Yalınlıkla Süslenen Bir Roman – Zafer Köse

Kitabın arka kapağında verilen bilgiye göre, Factotum, her işi yapan kişi anlamına geliyor. Genelde kahya, ayakçı gibi unvanla, bir vasıf gerektirmeyen işlerde çalışılan kişi. Bu tür işlerde çalışanların, bir işyerindeki ömürlerinin pek uzun olmadığı bilindiğine göre, Factotum sözcüğü, biraz da iş arayan kişiyle özdeşleşiyor. Bir tür “her işi yaparım abi” tipi.

Bukowski, Factotum adlı romanında, Henry Chinaski adını verdiği kahramanının serüvenlerini anlatır. Ama Chinaski, gerçek hayattaki Bukowski’ye çok benzemektedir.
Yani onlarca farklı işe girip çıkan bir adamın hayatından bir kesittir anlatılan. Günübirlik yaşanan bir hayattır bu. Ve tepkisel bir hayat.

AMERİKAN MALI BİR BABA

Zengin olmak hayalleriyle, katı kurallarla, ezberlenmiş değerlerle yaşayan bir adamın oğlu olarak, çocukluğunu yaşamıştır, Chinaski. Babası, başarı peşinde koşmak amacıyla egemen değerlere uyum sağlamış, tutarlı bir kişilik geliştirememiş biridir.

Üstelik başarısızlığın getirdiği sorunlarla, kişilik zaafları birbirini beslemiştir. Tüm bunlara bir de yoksulluk eklenmiştir. Chinaski, kötü bir çocukluk yaşamıştır. Bazen nedenini bile bilmediği cezalara çarptırılmıştır.

Amerika’nın başarıya endeksli yaşamı ile babasının kişisel özellikleri kafasında özdeşleştiği için, genel Amerikan yaşam tarzına tepkilidir. Onaylanan bir yaşam tarzı istemez. Onaylanan işler yapmayı sevmez.

Sorunlarını abartmadan, uzun vadeli planlar yapmadan yaşar. “Hallederiz” ve “boş ver, olmazsa olmasın” ruh halleri bir arada bulunur, onda. Gelecek yıllarda ne olacağı, hatta gelecek ayların, haftaların nasıl yaşanacağı; o günün akşamında nasıl içki bulacağından daha önemli değildir.

Zaten alkol, onun hayatının refakatçisidir. Sürekli taşınır, sürekli iş değiştirir; ucuz pansiyonların ve alkol giderlerinin karşılanması sorununa öncelik verir.

Hayatını yanlış yaşadığını düşündüğü ender zamanlarda bile, onaylanmış başarı yollarını doğru kabul etmez: “Ne biçim adamım ben?” diye sorar yüksek sesle. “Babam sonumun böyle olacağını söylemişti. Sokağa çıkıp bir şeyler çalabilmeliyim en azından. Bir şeyler çalacağım… Ama önce, bir bardak şarap.”

Bu ihtirassız hayatında, bir tutku haline getirmemiş de olsa, gerçek bir hedefi de vardır. Yazar olmak ister. Hatta bazen, girdiği yeni çevrelerde kendini öyle tanıtır.

ÇEKİCİ BİR SADELİK

Bukowski, o kadar basit yollarla, o kadar önemsemez bir tavırla anlatıyor ki, anlatının değerinden şüpheye düşüyorsunuz. Yer yer kıssadan hisse anlatır gibi, ama bir hisse çıkardığınıza da aldırmaz havayla ve parçalı bir şekilde ilerliyor roman.

Anlatımın en dikkat çeken özelliği, kuşkusuz yalınlığı. Aşırı yalın. Örneğin birlikte yaşadıkları sevgilisi, Chinaski’yi şarap almaya gönderiyor. O günkü ruhsal durumunu, somut koşullarını ve şarap almaya gitme olayını kısaca şöyle anlatıyor: “Döndüm. Dönmek zorundaydım.”

Ama üzerinde düşünülmesi gereken bir konuya, dikkat çeken bir özelliğe dönüşmüş bir şey, yalın olarak tanımlanabilir mi? Yani, belli bir sınırdan sonra, yalınlığın kendisi aslında bir süs olmuyor mu?

Bu nedenle Bukowski’nin anlatımının aslında süslü olduğunu da söyleyebiliriz. Hem de tehlikeli bir süs; yalınlık süsü.

Bu zor işin üstesinden gelmiş, diye düşündürecek şekilde, anlatım kendine dikkat çekiyor. Oysa sadelik, dikkat çekmemek demek değil mi? Örneğin bir davete giderken, diyelim ki, baştan ayağa bembeyaz, hiçbir çizgi, nokta olmayan, dümdüzlüğüyle dikkat çeken bir şey giydiniz. Bu sadelik olabilir mi?

Bukowski’nin tarzındaki sadelik görüntüsü, sadece cümle yapılarında dikkat çekmiyor. Duygunun neredeyse hiç olmadığı, insan davranışlarının sanki eşyaların hareketiymiş gibi anlatıldığı, özneyle onun yaptığı arasına mesafe koyan bir üslup. Gerçekliği aktarışı acımasızca. İçtenliğini ise kanıtlama gereği duymadığı bir özelliği olarak ortaya sürüyor. Bu şekilde tartışma dışı bırakmak, belki de içtenliği kanıtlamanın bir yolu oluyor.

Birçok usta yazar, içtenliği, yalınlığı, duruluğu, duygusallıktan uzak durmayı önerir.

Factotum, birçok nedenle okunmalı.

Zafer Köse
zaferxkose@gmail.com

***

Factotum, Charles Bukowski, Metis Yayınları, 178 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir