Yazmak Eylemi Üzerine Yazarca Bakışlar – Erinç Büyükaşık

Bugünlerde birkaç kitabı bilinçli bir okuma eylemi adına gözden geçirme gereği duydum. Yazmak ve sözcükler üzerine kaleme alınmış söz konusu üç kitabı kayda geçirmenin ve üzerine birkaç söz söylemenin gereğine inandım. Bu üç kitaptan ilki Ayşe Böhürler?in Yazmasam Ölürdüm başlıklı kitabı. Birçok yazarın edebiyata girişini kendi ifadeleriyle, röportaj atmosferi içinde aktarmış yazar. Ahmet Altan?dan, Ahmet Ümit?e, Aslı Erdoğan?dan, Ayfer Tunç?a, Cihan Aktaş?tan, Vedat Türkali?ye kadar nice farklı pencereden hayata bakışın edebiyatça yorumu sıralanmış kitapta. Bir okur olarak kitabı kayda değer bulmamdaki ana neden öncelikle Sait Faik?ten yapılan bir alıntının kitabın başlığı kadar aslında yazarların yazmaya bakışını özetlemekte olduğunu fark etmem oldu. Otuz yazar ve iki yüz saaati bulan röportajların yer aldığı kitap edebiyatın kökleri, klasik metinlerden çağdaş metinlere kadar anlatmak ve anlatının serüvenini yazarların gözünden aktarmaya çalışmış.?Kriminal Bir Yazar: Ahmet Ümit? başlıklı bölümde suçun toplumsallığı ve Türkiye?de polisiye olgusu ele alınırken aynı noktadan yazmanın yazar için zorunluluğu yine klasiklere, klasik metinlere gönderme yapılarak yansıtılıyor. Ahmet Ümit?in yazmaya başlamasında Agatha Christie, Dostoyevski etkilerini onun dilinden keşfetmek beni bir okur olarak da bu açıdan etkiledi. Hamlet?teki trajedinin kendi romanlarındaki kurmaca dilini de beslediğini ifade eden yazara koşut olarak başka bir röportajda Alev Alatlı?nın romandaki tarihselliğe verdiği önemi ve bu topraklardan beslenmeyi yazmak adına başat gördüğünü fark ediyoruz. Bu anlamda Kemal Tahir bir model yazar olarak çıkıyor karşımıza. Kitapta yer alan Aslı Erdoğan röportajında ise yazar Erdoğan Cern deneylerinin sunduğu iç ve dış dünya ve fiziğin varlık ve evren üzerine getirdiği soruların ondaki yaratıcı yönü beslediğini ifade etmiş. Türk, Doğulu imgelerinin edebiyata dair karşılıklarını da sorgulayan yazar Kafka?dan beslendiği kadar Sait Faik?in onun yazın dünyasını belirtmeden geçememiş. Kitapta karşımıza çıkan bir başka ilginç röportaj da Ayfer Tunç?la yapılmış. Tunç, onun genç kuşak yazarı olaka Tomris Uyar?dan , Halit Ziya?ya geniş bir düşünce ve üretim penceresinden beslenmenin yazınsal gelişim için gereğine işaret ediyor. Röportajı cumhuriyet kuşağının düşünce çığırını anlama çabasıyla sürüyor ve şu önemli saptamayı yaparak her kuşağın birbirini beslediğini vurguluyor yazar. Yine kadın yazarlardan Cihan Aktaş?la yapılan röportajda, Aktaş Türk romanının tarihsel seyrine dair düşüncelerini aktarırken Orhan Pamuk?un ne kadar iyi bir kurgucu ve anlatıcı olursa olsun mütercim yazar havasından sıyrılamadığı eleştirisini de getiriyor.

Kitapta yer alan röportajlardan Bejan Matur?la olanında Matur ?kadın şiiri? kavramına değinirken, bir kavim ve aidiyet duygusunun onun yazma edimin belirlediğini aktarmış. Yerelliğe vurgu yapıyor Matur. Kitaptaki dikkat çeken röportajlardan birinde Hilmi Yavuz da bu yerellik olgusunu gelenekten beslenmek olarak aktarıyor. Gelenekle yürümek ve gelenekten yeni olanı çıkarmak. Metinlerarasılık bu anlamda Klasik edebiyatı, Fars edebiyatını anlama çabasıyla başlayarak batı felsefesini keşifle karşılığını buluyor. Felsefenin şiiri olarak aktarıyor bunu Yavuz. Kitapta yer alan Oya Baydar röportajında da yazar 60?ların siyasal panoramasından ve mücadelesinden arda kalanların, geçmişle yıkmadan kurduğu hesaplaşmanın bir dönem romanı olarak eserlerinde karşılığını bulduğunu aktarıyor.Evrenselin peşinde bir yazar olmak kadar kadın yazar olmanın bilincini yüklenmiş romanlarında. 80 sonrası depolitizasyonun keskin bir eleştisini de aktarıyor bu röportajda.

Sadık Yalsızuçar?sa ilginç bir saptamayla modern edebiyatı Şeyh Galip?le başlatmayı yeğlemiş. Ondaki sembolizmin modern şiirdeki sembolizmle karşılaştırabilecek kadar zengin olduğunu vurgularken Tanzimat ve Cumhuriyet edebiyatındaki batılı yüzün gelenekle bağını koparamadığını da aktarmış.Oğuz Atay, Tanpınar metinlerindeki kültürel kodlarımıza ilişkin sorgulamalarında adeta bir geleneği anlama çabası olduğunu varsayıyor yazar, Orhan Pamuk?u da adeta geleneği canlandıran modern olarak algıladığını aktarıyor Yalsızuçar bu röportajda.Sema Kaygusuz?la yapılan röportaj da benzer pencereden batı romanı ve anlatısının bize ait olan karşılaştırması çerçevesinde karşımıza çıkıyor. Binlerce yıllık uygarlıktan beslenmek olarak aktardığı bu durumun kadın yazar olmasıyla da belki zorlu bir mecraya girdiğini de ifade etmiş. Vedat Türkali ise Tanpınar?ın öğrencisi bir komünist olmanın romanlarındaki estetiği politik dille çelişmeden beslediği kaydediyor. Sevinç Çokum?un kendisiyle kitapta yerini bulan röportajda söylediği ideolojinin insanı yaşadığı çevreden uzaklaştırdığı tezine de karşı çıkan Türkali siyasal mücadelesinin bir dönem romanı olarak karşılığını romanlarında bulmasının kaçınılmaz olduğunu aktarmış.

Kuşkusuz bir derleme, röportaj külliyatı sayılan kitabın eleştirmekten de geri duramayacağımız noktası yazara ideolojiler üstü ve adeta tanrısal yaratma eyleminin bir parçası olarak bakılmış olması. Bu açıdan İslami kesim ve Sol yazar imgesı çok da deşilmeden ortak bir yazma çabasıyla barıştırılmış adeta. Siyasal tavrın yerini edebiyatı merkeze koyan bu yaklaşım başlangıçta yapıcı ve yol açıcı görülse de edebiyatın içindeki politik sorunsalı görmezden gelmek kitabın bütünü açısından bir sorun teşkil ediyor.

Yazma eylemini yine yazarların gözünden aktaran Ayşe Böhürler?in bu kitabı kadar sözü edilmesi gereken ikinci bir kitap da Esra Yalazan?ın gazete ve dergilerde yayımlanmış köşe yazılarından oluşan ?Kelimeler ve Kader? adlı kitabı. Şarin varlığı, yazmak ve kader ilişkisi, S. Zweig?tan, Balzac?a vicdan ve adalet kavramlarına yazarca bakış, Tezer Özlü?deki intihar olgusu, Tolstoy?da tanrısal ışık ve ölümsüzlük temaları, Refik Halit?te çocuk teması, Herman Hesse?de göçebelik ve münzevilik, Dicken?ta çocuklar, yoksulluk ve çocukluğunun öcünü alma isteği ve yazarların Böhürler?in kitabında da sorguladığı ?neden yazmak? sorusu bu kitapta yerini farklı başlıklarla almış. Mona Lisa?dan ve Leonardo?nun çizdiği ve anatomisini sunduğu insan duygularından, Dr. Jivago?daki ihanete, Tanpınar?daki zaman algısına, sanata yüklenen antik anlama, Virginia Woolf?ta zihinsel açmazlara birçok başlığın, kavramın ve edebiyata dair sorgulamanın yerini aldığı bu metinler yazmaya dair yazarca açıklamalar ve ipuçları sayılabilir okur için. Bu anlamda gözden kaçırmamız gereken metinler saymalıyız bu iki kitabı. Yazmanın evrenselliği kadar gelenekle kurduğu bağı görmek açısından da edebiyatımız ve dünya edebiyatının ortak düşünce dünyalarıyla ve insanla kurduğu bağı görmek bu kitapların okuru olarak mümkün olacaktır.

Yazmak eylemini başka bir noktadan yazmanın metinlerarasılığı ve dilselliği üzerinden irdeleyen Tahsin Yücel?in ?Kendine Doğru Yolculuk ? da bu açıdan ele alınması gereken bir kitap. 1974?ten başlayarak 2005?e kadar Avrupa?da yayımlanmış ve aslı Fransızca olan makalelerin toplamı bu kitap. Anlatım, bağlam, kurmaca ilişkisini yazar-okur ve yapıt üçgeninde çözümleyen Yücel, altmetin, dil ve metin ilişkisi çerçevesinde Camus?tan Balzac?a, Bernanos?tan Türk masallarına kadar bir dizi yazar ve metni göstergebilim, dilsel bağlam, alt metin ve anlam kodları ekseninde çözümlemiş. Metnin uzamsallığı, öyküleyim öznesi, sözcelemsel öznesi olarak ifade edilen anlam ve dil öğeleri, ve anlatıcı öznesinin metne yansıması tüm bu makalelerin değindiği başlık ve temalar olarak yerini buluyor. Dilin evreninden, zaman, insan ve söz olgularının oluşturduğu anlatım olanaklarını irdelerken göstergebilimin metin incelemedeki kaçınılmaz katkıları çıkıyor karşımıza.

Söz konusu üç kitabın da yazmaya da okura bir bakış açısı taşıyabildiğini, yazmaya dair yazarca ve dilce bu bakışın okurun düşünme ve metne gizli yazar olarak katılmasına katkılarının yadsınamaz olduğunu vurgulamalıyım. Yazar bir söz taşıyıcısı olarak söz konusu metinlerde yerini bulurken dilin evrensellik ve yerelliği birleştiren çizgisi de yansıyor metinlere. Yazmanın kurmaca haliyle yazarın toplumsal ve kişisel tarihiyle kaçınılmaz bağına da işaret ediyor bu üç kitap bununla birlikte.

Erinç BÜYÜKAŞIK

Değerlendirilen Kitaplar
Ayşe Böhürler ?Yazmasam Ölürdüm?,Profil Yayınları, 2010

Esra Yalazan, ?Kelimeler ve Kader?, Timaş Yayınları,2011
Tahsin Yücel, Kendine Doğru Yolculuk, Can Yayınları, 2012

Yazının kaynağı: http://sozunbuyusu.wordpress.com/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir