Yılmaz Güney ile Behçet Necatigil’in ortaklaştığı görüş

yılmaz güney kovboy aliYılmaz Güney Kovboy mu?..
İşin aslına bakarsanız, Hollyvvood filmlerindeki hızlı silah çekme sahnelerinin tamamıyla uydurma olduğu ortaya çıkar. Kovboyların bellerindeki silahlar son derece kullanışsız ve iş görmez durumdaydılar.

O dönemin en gelişmiş silahı olan Colt 45 Deacemaker, en keskin gözlü nişancının elindeyken bile hedefi vuramıyordu. Tabancaların yetersiz oluşlarından dolayı birçok silahşor sırtlarından vurularak ya da almış oldukları basit yaraların bakımsızlık yüzünden kangrene dönüşmesi sonucunda ölüyorlardı. Buffalo Bill ününü attığı kurşunlara değil, tabancasının kabzasıyla rakiplerinin başlarına vurup korkutarak kazanmıştır. Bu yüzden, unvanından doğan “Buffaloing” sözcüğü günümüzde de, “gözdağı vermek” anlamında kullanılır.

Oyuncak kovboy tabancalarının düşleriyle yaşayanlar arasında İstanbul’un Kumkapı semtinde yüzen çocuklar da vardır. Mayoları olmadığı için denize donlarıyla atlayışlar yapan çocukların arasında Sait Faik Abasıyanık’ı, 1947 yılının Temmuz ayında gezinirken görürüz.

Abasıyanık’ın, “Beleş Plaj” adlı yazısında western filmlerinin çocuklar üzerindeki etkisine tanık oluruz: “Ellerinde birer nikel Smith Vesson tabancası gibi parlayan çene kemikleriyle çocuklar nişan alarak üzerimize hücum ediyorlar.”

Bir koyunun çene kemiğinden yaptığı tabanca Yılmaz Güney’in de tek oyuncağıdır. Güney, ortaokuldayken, Adana’nın bir kenar mahallesinde 25 kuruş verip ilk filmini izler. Filmde bir kovboy dört kişiyi dövmüştür.

Sinemadan çıkınca iki çocuğun üstünde gördüğü sahneleri uygular.

Alkış beklerken karakolda bulur kendisini!

Yılmaz Güney yaşamış olduğu bu olayı 1966’da çekilen “Kovboy Ali” adlı filmde canlandırır. Ali, izlediği bir kovboy filminin etkisinde kalıp üç kişiyi dövdüğü için hapishaneye girer. Özgürlüğüne kavuştuğunda üstünde kovboy giysileri vardır. Film, Kovboy Ali’nin kötülere karşı verdiği kavgayı içerir. Behçet Necatigil kovboy filmlerini “hak hukuk dağıtma yeri” olarak görür. Yılmaz Güney de şair ile aynı görüştedir.

Birçok filminde kovboy ve gangster karışımı bir rol sergileyen Yılmaz Güney’in sinema serüveninde vvestern etkisinin yoğun olduğu yapımlardan biri de “Yedi Belalılardır: Ağanın zorbalıklarına halkın karşı koyacak gücü yoktur. Bu arada, kovboy giysili yedi kişi bir araya gelir ve haydutlara karşı çarpışırlar. Aralarından biri kadındır üstelik! Kadın kovboy rolünü Sevda Ferdağ oynar. Filmin sonunda hayatta kalan da yalnızca o’dur.

Yılmaz Güney’i kovboy giysileri içinde bir yıl sonra çekilen “Çirkin ve Cesur”da da görürüz. Kovboyluğa özenen siyah şapkalı, beli silahlı bir adam uğramış olduğu bir köyde zalim ağaya dersini verir ve haksızlıklar karşısında korumasız olan insanların yanında olmak üzere atını bir başka köye doğru sürer!..

Behçet Necatigil gibi Yılmaz Güney de kovboy filmlerinde adalet dağıtıldığını sanır. Ezilen, sömürülen Anadolu insanına kovboy kıyafetleriyle taşır adaleti. Oysa Anadolu insanı kovboy değil, Kızılderili’dir. Şair de, sinemacı da aynı yanılgıya düşmüşlerdir.

Kendisiyle yapılan bir söyleşide şunları söyler Yılmaz Güney: “Ben oyuncu olarak halkın giyiminden, davranışlarından ‘ farklı olmamaya çalışıyordum”.. Duvar, Yol, Sürü gibi son dönem filmlerinde halkının giymiş olduğu kıyafetler içinde görürüz oyuncuyu. Siyah şapkalı, beli tabancalı kovboy gitmiş, yerine başkaldıran, isyan eden bir Kızılderili gelmiştir.

Sunay AKIN

KIZ KULESİNDEKİ KIZILDERİLİ
Nisan 1999
Çınar Yayınları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir