“Emek Yoksa Ben de Yokum, aslında pek de sevmediğim türden, cafcaflı ve gösterişli bir başlıktı… Bir yandan yazarın kendisini fazla öne çıkarması diye yorumlanabilirdi. Öte yandan da riskliydi: Eğer amacı gerçekleşmezse ve yazar “Emek’i kurtaramazsa” ne olacaktı? Yazar ömrünü verdiği mesleğini ve köşesini bırakacak mıydı?
Ancak, öncelikle bunları düşünecek halim yoktu. Armudun sapı, üzümün çöpü diyecek halim de… Bir yandan içinde, on yaşlarımdan başlayarak yaklaşık altmış yıl boyunca sinemayla ve sanatla ilgili sayısız harika anlar yaşadığım, hayatımı etkileyen görüntüler izlediğim, büyük insanlarla tanıştığım ve bir ömre yetecek anılar biriktirdiğim bir mekân göz göre göre yok oluyordu. Öte yandan, tüm dünyanın kimi zaman çok daha az güzel ve eski benzerlerini özenle koruduğu şahane bir salon yıkılıyordu. Ben elimden geleni yapmış, yine sayısız yazı ve eylemle bu kültür cinayetini önlemeye çabalamıştım. Yazılarla, yürüyüşlerle, başbakana, bakanlara, yerel veya genel belediye başkanlarına mektuplar veya ricalarla… “

Atillâ Dorsay’ın yıkılan Emek Sineması çevresinde, dünden bugüne Beyoğlu’nun geçirdiği bütün değişimleri de fotoğraflarla destekleyerek hazırladığı bu kitap, bir kültür semtini kurtarmak üzere verilen çabaları da topluca gösteriyor.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Künyesi
Emek Yoksa Ben de Yokum!
Atilla Dorsay
Kırmızı Kedi Yayınevi / Sinema Dizisi
İstanbul, 2014
238 s.

Previous Story

Şairler Şehri, Buket Uzuner

Next Story

Bir zamanlar çocuktular – A. Ömer Türkeş

Latest from Atillâ Dorsay

Türk Sinemasında Sansür

“Türk Sinemasında Sansür” adlı kitap, Kasım 2000 yılında Kolektif Kitle Yayınları’nca Burçak Evren, Hasan Bülent Kahraman, Aziz Nesin, Nijat Özön, Agah Özgüç, Metin Erksan,
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ