Yolculuğuna yaşamın ucundan başlayan kadın: Canım Tezer

?Niçin dünyaya geldiğini bilmiyor musun? Anlatmalısın, anlatmalısın, ayrıca açıklamalısın, susamalısın? sonun korkunç, sefil olmalı! Bunu biliyor musun? Bunu sana Pavese söylüyor.?

Evet, bunu Pavese söylüyor. Tezer ise içindeki gitme isteğinin yoğunluğuyla Pavese?nin peşine takılıyor. ?Pazar günleri? Şimdilerde? Sokak aralarından geçerken? gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim? evlerin pencere camları buharlaşmışsa? odaların içine asılmış çamaşır görürsem? bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek?. isterim hep.?

Kaleme aldığı üç kitabıyla edebiyat dünyasında büyük yer edinen, erken yaşta aramızdan ayrılmış olan Tezer Özlü, Kütahya?nın Simav ilçesinde, Demir Özlü ve Sezer Duru?nun kardeşi olarak hayata gözlerini açar ve 10 yaşında İstanbul?a gelir. Avusturya Kız Lisesi?nindeki egitimini yarıda bırakır. O yıllara ilişkin, ? Okula erken varmışsak, kiliseden rahibelerin ayinleri işitiliyor. Org müziği ve rahibeler korosu. Ürküyoruz. Sonra onlar tespihlerini çekerek, kimsenin yüzüne bakmadan, sabah solgunlukları içinde uçuşan kara bulutlar gibi yerlere varan giysileriyle önümüzden hızla merdivenleri çıkıyor, kendilerinden daha da derin, bir uçurumu andıran manastır karanlığında yitiyorlar (ders saatine dek).? der. 62-63 yılları arasında otostop ile Avrupa?yı gezer. Tezer?in evi, dili, bağlı kalabileceği, sahip olduğu bir değer yoktur. ? Öfke içinde büyüyoruz. Oturduğumuz semte, sokağa, odalara, kış aylarında güçlükle ısıttığımız, eskimiş, ortası çukur pamuk yataklara öfke duyarak büyüyoruz. Yaşam yalnızca sokaklarda. Bir canlılık var sokaklarda. Güzel olan, gerçek olan, kentin insanları, dış dünya.?

64 yılında Güner Sümer (Adalet Ağaoğlu?nun kardeşi) ile başlayan birliktelikleri 67 yılında sona erer.67-72 yılları arasında gördüğü psikolojik tedavi süreci boyunca, çektiği acılara, maruz kaldığı işkenceye, karşılığında özgürlüğüne kavusacağı bilinciyle boyun eğer. 24 yaşında yatırıldığı bir klinikte uzun saatler boyu uykuyu ararken Torelli?nin ve Marcello?nun sessizliğe fısıldadığı ezgilerde huzuru bulur ekseriyetle. ?Guguk Kuşu? filmini izlerken hastanın elektrosoka yatırılacağı sahnede, dayanamayıp kendini dışarı atar.Tedavi sürecindeki bu dönemde ?Çocukluğun Soğuk Geceleri? adlı kitabını yazar.68 yılında Erden Kıral ile evlenir ve Deniz adında bir kızları olur.83?de Almanca olarak kaleme aldığı, ?Bir İntiharın İzinde? adlı eseriyle, ilham aldığı üç yazarın (Svevo, Kafka, Pavese) peşinden gider ve Marburg Yazın Ödülü? ne layık görülür. Tezer Özlü, daha sonra kitabı Türkçe olarak yeniden kaleme alır.Ferid Edgü, Tezer Özlü’ye yazdığı mektupta, “Bir İntiharın İzinde” adlı kitabı okumuştur ve kitapla ilgili izlenimlerini belirtir.

[” “Bir İntiharın İzinde” müthiş bir kitap. Cok müthiş bir kitap.(Başka sözcük bulamıyorum.) Yıllar var ki böyle bir metin okumadım. (Tabii Turkçe metinlerden söz etmiyorum.) Bana gençlik yıllarımda, Ribaud’yu, Lautreamont’u, daha sonra Kafka’yı,Rilke’yi, Hölderlin’i keşfettiğim günleri yaşattı.

…Birkaç yıl önce, çocukluğun soguk geceleri için düşünüp de söyleyemediğim, dile getiremediğim buydu işte: o malzemenin öykülemeye değin, böylesi bir çığlığa dönüşmesi gerektiğini düşlemiştim. İçine sıçayım edebi türlerin. Romanın. Öykünün. Şiirin. İçine sıçayım. Bana yaşamın ucuna yapılan yolculuklar gerek. Bu yolculuğun türü olur mu?

Kitabına ne güzel yakışırdı YAŞAMIN UCUNA YOLCULUK.” Edgü’nün bu satırları kitaba adını verir.]

Onu yok sayan, itip örseleyen, ötekileştiren bu toplum; her sözcükte insanı sarsan, kalemi acı yüklü Tezer Özlü’nün ölümüne kayıtsız kalır. Özlü, ölümle son bulan arayışında salt gitme isteğiyle yaşar. Hemhal olmadığı kimliğiyle, ağırlığında ezilmediği yüküyle? 43 yaşında, İsviçre?nin Zürih kentinde, yakalandığı gögüs kanseri sebebiyle hayatını kaybeder.

?Yaşamı cesur yaşamak gerek. Yaşamı doyarak yaşamak gerek. Yaşamı insafsızca yaşamak gerek. Yaşam sert. Yaşamı sert yaşamak gerek. Aşırı duyarlılıkları, garip aile bağlarını zamanında yenmek gerekiyor.Kendi kendine cesur olan insan, neden ölümünü cesur ve istekle ölmesin? İstekle yaşayan insan neden istekle ölmesin??

Eda Tunuz
Samsa Fanzin, Nisan 2014 Sayı 1

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir