Aydınlanma ve Psikoloji: Şeytanın Yeni Marifetleri

Şeytanın_yeni_marifetleri“Hikâyenin ana fikri şudur: Kötülük, bir oyun karakterinden başka bir şey olmayan Şeytan’ın maskesinin ardında saklanmaktadır. Kötülüğün asıl temsilcisi ise, Şeytan’ı icat etmiş olan insandır; çünkü böylece içinde uyuklayan kötülüğü kendinden ayırabilmiş ve kurmaca bir karakterde toplayabilmiştir.”

Game Of Thrones dizisini bir hayli kişi izliyor, takip ediyor. İzlemeyenler için konusunu anlatmayacağım ama dizideki karakterlerden kötü olanlar hakkında hep yorumlar yapılır; “ bu çok kötüymüş”, “ yok artık, bu öbüründen daha kötüymüş”, “şundan daha kötüsü yoktur herhâlde”… derken en son Ramsay Bolton isimli bir karakter kötülük üzerine bildiklerimizi, düşündüklerimizi tümden yeniledi. Yaptığı kötülüklerdeki tarzıyla, -daha da dehşete düşüreni –yaptıklarından haz duyması ve tatmin olmasıyla kötülüğe yeni bir boyut getirdi. Freud hayatta olup da bu karakteri okusaydı/izleseydi çocukluğundan girip libidosundan çıkarak kim bilir ne yorumlar yapardı diye düşünmeden edemedim.

Bir de mesela Karayip Korsanları’ndaki Kaptan Jack Sparrow karakteri var. Yine filmi izlemiş olanlar bilir ki, Jack sadece kendini düşünen bencil biri olmasının yanı sıra başkalarına yalan söyleyerek onları satmaktan çekinmeyen bir kişidir. Bunun yanında sevimli bir yanının olması, özünde saf kötülük yapabilecek düzeye gelmemiş olması onu sevmemize ve onu bir şekilde mazur görmemize yol açar. Yani kötü diye nitelendirdiğimizin bir de böyle çekici gelebilen bir yanı da var.

Neden kötü karakterlerden bahsedip duruyorum derseniz, okuduğunuz yazının konusu kötülük hakkında bir kitap o yüzden. Sel Yayıncılık, Kötünün Estetiği dizisinin birinci kitabı olan Her Şeyin Başlangıcı: Şeytanın Düşüşü ve Kötünün Doğuşu’nu daha iki ay önce çıkarmışken, dizinin ikinci kitabı Aydınlanma ve Psikoloji: Şeytanın Yeni Marifetleri’ni yayına sürmüş bile.

Her Şeyin Başlangıcı: Şeytanın Düşüşü ve Kötünün Doğuşu hakkında yazdığım yazıda da belirttiğim üzere, Kötünün Estetiği yazar Peter-Andre Alt’ın yedi kitaptan oluşan serisi. Birinci kitapta kötünün başlangıç zamanları, mitolojide ve yaratılış efsanesindeki yeri anlatılmış; Antik felsefedeki kötülük fikri incelenmişti.

İkinci kitapta ise Aydınlanma dönemi ve psikolojide kötünün aldığı şekiller yer alıyor ve bu sefer Goethe, Freud, Jung gibi yazarlardan yola çıkarak bir değerlendirme yapılıyor.

“Göründüğü kadarıyla Şeytan inancı, gözünü imgelerin ardındaki kavramlara tekrar çeviren bir aydınlanmayla aşılmıştır ve artık sadece –Meier’in son cümlelerindeki ifadeyle- “hiciv konusu” olarak algılanabilecektir.”

“Asıl yapılması gereken, Şeytan tarafından baştan çıkarılma anlatısını, bu yaklaşım çoğu kez suçluları temize çıkarmaya yarıyor olsa bile, psikolojik açıdan yorumlamaktır. İnsanların içine düşebileceği kötü davranış biçimlerinin çokluğu, Şeytan’ın bedensel bir varlığı olduğunu göstermez. Meier bu mitin, kendi eyleminin sorumluluğunu üstlenmeye yanaşmayan bireyi haklı çıkarmaya yaradığını göstermeye çalışmıştır.”

Kitabın birinci bölümünde Aydınlanma çağı ve bu çağda Şeytan’ın ele alınışı anlatılmaktadır. Bu dönemde Şeytan’ın varlığı hiciv yoluyla incelenmekte ve sorgulanmaktadır.

“Goethe’nin Mephisto’su pek çok farklı rol ve kimliğe bürünen bir şeytandır ve aslında bunlar Aydınlanmacı bir eleştirinin tarihini de yansıtır. Faust mitolojisi geleneğinde göründüğü kadarıyla Mephisto, İblis’in maiyetindeki bir yardımcı olarak ikinci kademede yer alan bir kötü varlıktır.”

İkinci bölümde Goethe’nin ünlü eseri Faust üzerinden şeytan araştırılmaktadır. Artık kötülük görünür olmak için farklı yollar aramaya başlamıştır.

“Bu bağlamda Şeytan, Tanrı’nın –suçunu kabullenip tövbe etmeye yanaşmadığı için gökten kovulması gereken- yitik oğlu olarak anlaşılacaktır(bu yorum, Lucifer’i, Tanrı’nın bir oğul gibi sevdiği ve en yakın hissettiği melek sayan gnostik anlayışla örtüşmektedir). Kurban ve cezalandırma, suç, tövbe ve kovulma, İsa ve Şeytan figürleriyle birlikte Ödipus kompleksine benzer bir çatışma durumuna işaret eder.”

Daha sonraki bölümlerde ise Şeytan psikolojinin konusu olmakta ve Freud, Jung, Reik gibi analistlerin araştırmalarında yer almaktadır. Freud’a göre şeytan bilinçdışındaki dürtüsel yaşamın kişileştirilmesinden ibarettir.

Şeytan’ın ve kötülüğün macerası Sel Yayıncılığın Kötünün Estetiği dizisinde böyle devam ediyor. Bu ikinci kitapta şeytanın günümüze yaklaşmasını okurken dikkatimi çeken bir takım kitaplar oldu. Matthew Gregory Lewis’in The Monk isimli kitabı (Türkçe çevirisinin olmadığını üzülerek gördüm), E.T.A. Hoffmann’ın Şeytanın İksirleri isimli kitabı, Ann Radcliffe’nin kitapları, Horace Walpole’un Otranto Şatosu gibi. Korku ve gotik edebiyatın ilklerinden sayılan bu kitapları da okumak şeytan ve kötülük üzerine daha çok fikir yürütmemize yol açacaktır kanısındayım.

Okuması dikkat, zaman ve emek istese de Sel Yayıncılığın Kötünün Estetiği dizisi özellikle felsefe, psikoloji, din alanlarında aydınlatıcı ve geliştirici olmaya devam ediyor. Bu yüzden kitaplığınızda bulundurmanızı öneririm.

Serinin kapak tasarımlarının ayrıca ilgimi çektiğini de eklemeden edemeyeceğim.

Perge Dündar
http://kitapeki.com/ 1 HAZİRAN 2016

Aydınlanma ve Psikoloji: Şeytanın Yeni Marifetleri
Yazar: Peter-Andre Alt
Çeviren: Sabir Yücesoy
Sayfa Sayısı: 134 sayfa
Sel Yayıncılık, Mayıs 2016

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir