Berna Moran: Sinekli Bakkal, boyun eğmenin romanı

Sinekli Bakkal“Roman iki kısma ayrılmıştır. Birinci kısmın ana teması Abdülhamit’in istibdat idaresi karşısında ayaklanıp devrim yapmanın doğru olup olmayacağı sorunudur. Adıvar’a göre amaç iyi de olsa, zorbalığı yıkmak da olsa, şiddete başvurmak yanlıştı. Devrime değil, evrime inanın Hilmi de giriştikleri işin nelere malolduğunu görünce daha ilk aşamada fikirlerini değiştirir, Vehbi Dede’nin felsefesini benimser ve vazgeçer devrimcilikten. Romanın son sayfaları, beklenen rejim değişikliğinin istenen sonuçları vermeyeceğini göstermek için yazılmıştır.

(…) Ne yapmalı öyleyse? Anlaşılan, yapılacak tek şey kadere boyun eğmek, Tanrı’ya güvenmek. Yazar bu görüşü Vehbi Dede’nin izinle doğru yolu bulan Selim Paşa’nın ağzından dinletir bize. (…) Doğrusu, bir Doğu ile Batı bileşiminin sözkonusu edildiğini sanmıyorum. Romanda Batı uygarlığının değerlerine pek değinilmemiş, sadece çok sesli musikinin değeri üzerinde belirsiz bazı şeyler söylenmiştir. (…) Bunun dışında, Doğu-Batı bileşiminden çok, Doğu’nun Batı’ya manevi üstünlüğü görülür. (…) Tezli romanın bir tehlikesi, yazarı, kişiler arasındaki ilişkiyi, olayları tezin doğrultusunda zorlamaya itmesidir. Adıvar da bu tehlikeyi savuşturamamış. Hissediyoruz ki, olaylar yazarın kafasındaki bir görüşü dile getirmek için tertiplenmekte ve Rabia ile Peregrini de yazarın tezi gereği seviştirilip evlendirilmektedir. Kısacası, olayların ilk yarıdaki doğal gelişimi, çatışmaların yarattığı gerilim ve dramatik sahneler ikinci yarıda silinip giderken Rabia ile Peregrini arasındaki zorlama ve yapay ilişkinin gelişimine bırakınca, roman hızını ve canlılığını kaybediyor.”

Berna Moran
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1983, Sinekli Bakkal, Halide Edip Adıvar bölümü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir