Bir adam eve gelir ve evdeki kadına (eşine/annesine vs.) söylenmeye başlar: ?Yemek hazır değil mi??, ?İşler hala bitmedi mi??, ?Bu evin hali ne?? ya da özetle ?Bütün gün ne yaptın?? Kadın bu sorunun cevabını vermek istese de bütün gün çalıştığını söyleyemez. Çünkü bunu kanıtlayacak parası yoktur. Oysa kadın bütün gün çalışır, o anlamsız soruyu soran adamdan daha çok çalışır ve yeniden üretimin sürekliliği için üretmeye devam eder. Buna rağmen dünyanın dört bir yanından erkek akılla kadına sorulan soru aynı: ?Bütün gün ne yaptın?? Selma James, 1953-2005 yılları arasında kaleme aldığı yazılardan oluşan kitabında (Cinsiyet Sınıf Irk: Kadınlardan Yeni Bir Perspektif, çev. Ayşan Sönmez, Sezgin Gündoğan, İstanbul: BGST Yayınları, 2010) erkek akla bu sorunun yanıtını vermeye çalışır.

?Kadınlar dünyadaki işlerin üçte ikisini yapıyor.? Buna rağmen kadınların yaptığı işler ya ücretsiz ya da düşük ücretlerle ücretlendirilir. Bunun başlıca sebebi ?ev kadınlığı? rolüdür. Kültürel olarak dayatılan bu rolün barındırdığı emek, görmezden gelindiği gibi kişisel bir iş gibi gösterilerek değersizleştirilir. Bu değersizleştirmenin altında yatan neden açıktır. Her şey yeniden üretimin ?kültürel kodlar aracılığıyla- ücretsiz olarak sağlanması içindir. Bu süreç şöyle gerçekleşir: ?Rahimde geçen 9 aydan sonra beslenmeli, giydirilmeli, eğitilmeli, çalıştığında yatağı toplanmalı, evinin yerleri silinmeli, öğle yemeği hazırlanmalı, cinselliği tatmin edilmeyip dindirilmeli, gece vardiyasından döndüğünde yemeği hazır olmalıdır.? İşte bu tam olarak kadının yaptığı iştir ?fakat kadının yaptığı işin tamamı değildir. İş gücünün üretimi kadının yaptığı işin yarısıdır. Bu işler kadının biyolojik rolünü yani doğurganlığı suiistimal edilerek gizlenir. Oysa doğurmak ve bu işleri yapmak arasında hiçbir bağlantı yoktur.

Kadınlar yaptıkları işler karşılığında ?dünya gelirinin %5?ini, varlığının ise %1?ini elde ediyor.? Yani verilen emeğe rağmen ?dünyanın en yoksulları?, kadınlar. Kadınlar sermayeye emek gücü sağlamak için harcadığı emek karşılığında hiçbir gelir elde edemezler. Oysa yeniden üretimi ?kültürel rollerin dayatmasıyla olsa da- üstlenerek, sermayenin yaptığı yatırımları korurlar. Bunun yanı sıra üretime de katkıda bulunurlar. Dünya üzerindeki gıdanın yaklaşık yarısını üretir; formel iş gücünün üçte birini oluşturur; dünyadaki tüm sağlık hizmetinin toplamından daha fazla sağlık hizmeti sağlarlar. Buna rağmen en düşük ücretli işlerde istihdam edilirler. Erkeklerin iki katı kadar iş yapsalar da kadınların aldıkları ücret erkeklerinkinin dörtte üçünün daha azı kadardır. Bunun temel sebebi ?vazgeçilmez? olan işlerin kadınlara ücretsiz olarak dayatılması ve bu işlerin değersizleştirilmesidir. İkinci sebebi ise kadınların bu sayede erkeklere bağımlı kılınmasının sağlanmasıdır. Çünkü kadınlara -ücretli bir işte çalışmadıkları takdirde- ?kocalarının getirdiği parayı harcarken çalışmadıkları için asalak oldukları hissettirilir.? Bu da daha fazla suçluluk ve bağımlılığın getiricisi olur.

Unutulmaması gereken şey şudur: ?Kadınlık, kârın ve kârı koruyup artırmak için yapılan? işlerin tam merkezinde durur. Dolayısıyla kadınların yaptıkları işler hayatı durduracak kadar merkezidir. Bu nedenle ev işi ücretlendirilmelidir. Ev işinin ücretlendirilmesi, kadının erkekten bağımsız olması anlamına gelir. Bu nedenle kadınlar dışarıda çalışmasa bile evde yaptıkları işlerin ücretlendirilmesi gerekir. Bu sayede kadınlar karar verme hakkına (ne zaman, nerede çalışacağına; nerede yaşayacağına; hangi koşullarda, kimden çocuk sahibi olacağına vs.) yani özgürlüklerine sahip olacakları gibi yaptıkları işlerin görünürlüğü de sağlanır.

Not: Yazıda geçen veriler, bahsi geçen kitaptan alıntılanmıştır.

Elif Kutlu
(16.06.2013)

Previous Story

Yeniden “81 İl – 81 Şiir” – Doğan Soydan

Next Story

CEVAP – Nazım Hikmet

Latest from İnceleme

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ