Aşağı yukarı yetmiş ile seksen yıllık bir sürenin ardından Türkçeye çevrilme şansı bulabilmiş Proust. Haliyle Proust bizim için yeni sayılır. Proust, elli dokuz yıl
Marcel Proust’un hayatını sanat yapıtına dönüştürme azim ve kararlılığı yazara kendimi yakın hissetmemi sağlıyor. Yoksa ilgilendiği ve kabul görmek için girmediği kılık kalmayan sosyete
Artık yaşlanmış, ancak bunu bir zamanlar, gençliklerinden tanıdığı kişilerin yüzlerinde yılların bıraktığı izleri görünce farkeden bir zihnin, yaşamını, o büyüleyici belleğini doğrulamak istercesine sarıldığı
Stephane Heuet’nin Marcel Proust’un aynı adlı eserinden büyük bir titizlikle uyarlayıp çizdiği Combray, Marcel Proust’un yedi kitaplık devasa eseri Kayıp Zamanın İzinde’nin ilk kitabı
Okuma Günleri kitabında; bir kişi, bir durum veya bir olguyla ilgili başlayan bir cümlede bazen karşılaştırma, bazen sorgulama, bazen de başka bir yolla devam
?Okumak; başka hayatların, insanların, fikirlerin dünyasına yapılan bir yolculuktur, ötekini anlayabilmenin en erdemli yoludur.? diye cümleler kurarız durmadan, lakin çok şeye zaman bulabildiğimiz halde
Marcel Proust için okuma eylemi, bilgiye ulaşma arzusundan çok daha fazlasıdır. Tümüyle tinsel bir eylem olarak kişinin kendisini değiştirme, dönüştürme ve benliğin aşma sürecine
“Okuma Üzerine”, yaşamı boyunca farklı yörelerde yaşamayı seçmiş olan Marcel Proust’un birey ile kitap arasındaki ilişkiyi ve özgün psikolojik edim olarak okumayı irdelediği, bu
Marcel Proust 1922 yılında Kayıp Zamanın İzinde’yi tamamlamasının ardından hayata gözlerini yumduğunda arkasında düzenlenmesi gereken düzinelerce defter, sayısız mektup, eskiz, müsvedde ve elbette kişisel
Kayıp Zamanın İzinde, Marcel Proust’un hayatının son 17 yılında yazdığı yaklaşık Bir milyon ikiyüz elli bin sözcükten oluşan dev romandır. 20. yüzyıl edebiyatının en