Cemal-SureyaNE? NİÇİN? NASIL?
Neydi şiir Cemal Süreya için? Neden yazdı? Nasıl yazdı? Ucu her zaman açık kalacak sorular …
Her şair için, her yazar için bu böyle. Bazıları için daha da böyle. Hazır yanıtları yoktu. Gençliğinde? Belki. Ama yazdıkça, yaşadıkça yazdıkça, hele ellisinden sonra, iyice diplerden sökülüp geldi yanıtları. Yeraltı sularından, yaratıcı gücün magmasından … Hayatının, şiirinin toplamından da …

“Şiir ne benim için? Dramım, açmazım, kurtuluşum, batağım, sevgilim, babam, gözaltım ve kendimi hiçlemeyi bilişim… Daha önemlisi yazgım olarak da görüyorum onu.(Laf düzgün çıkmadı ama bunu aynen böyle yaz.) Neden yazgım? İyi bir öğrenim gördüm. Bunun bir rastlantı olmadığı kanısındayım. Şiire dadanışım da öyle rastlantı değil. Tek dayanağım bu. Yalnız bu, bu ikisi, bende bir güç (elverişlilik desek daha iyi} olduğu sanısı uyandırmıştır. Bazen de öbür şairlere bakarım (hep bakarım ya), sanki bana ilişkin bir rol de var diye düşünürüm. Bazı şeyleri yalnız ben anlatabiliyorum gibi bir izlenim …

Borç öder gibi mi yazdım şiirlerimi? Biraz öyle.

Şunu da demek isterim: şiir benim hem mesleğim hem hayatımın özü olmuş. Kendimi riske etmişim onda.

Çok içten, gerçek bir şey söyleyeyim mi? Kendi şiirlerime karşı o kadar duyarlı değilim. Yaptıklarımın üzerinde hiçbir zaman ayrıntılı düşünmedim. Aslında şiirleri yazarken de öyleydim. Her seferinde ne yaptığımı bilmeden çalıştım. Çalışmak da denemez buna. İnsanın kendini ordan oraya vurması gibi bir şey. Ayrıca şiirden hep korktum. Şair miyim diye kendimden de her zaman kuşku/anmışımdır. Beceremediğim, bunun için de bir türlü sevemediğim bir işi yapıyorum havası işte. Bu, ilk şiirimi yayımladığım zaman da böyleydi. Bugün de böyle. Hep zorlanarak yazdım; mecburdum sanki. Elimde bulunan bir ilk imge ya da ilk dizenin şiddetli dürtüsünden de hiçbir zaman kurtulamadım. Bu dürtünün benim için yalnız sanat değil, hayat dürtüsü olduğunu da söyleyebilirim.

Metnin ağardığı, şiirin artık ortaya çıkar gibi olduğu an ve onu izleyen kısa süre ise öyle büyük bir sevinç getirir ki, galiba, bugüne dek sadece o sevinci duymak için yazdım.

Niçin yazdığımı kolay kolay anlatamam. Kendim de pek anlamış değilim çünkü. Bir düşünce adamı için düşüncelerini yazarak ortaya koymak söz konusudur. Yazı onun için, düşüncenin doğrudan kalıbı, üstüne tam oturmuş giysisidir. Ama özgül tanımıyla) yazmak başka bir olay. Pasternak’a sormuşlardı: “Bizi doğruya götür!” Şöyle karşılık vermişti: “Benim işim rüzgarın ağaç yapraklarında çıkardığı hışırtıdan öte bir şey değil.” Yazmak da öyle bir şey olmasın?

Yazmak bana her zaman çok zor gelmiştir. Daha ilkokulda ortaokulda adım “üstad”dı. Şanslarım oldu, ama bugün, daha önce belirttiğim gibi) elli yaşı çoktan dönmüş biri olarak neye yetenekli olduğumu hala çözebilmiş değilim.

Yazacaksın diye dürtüldüm de sanki. Öyle dediler. Sanki dediler. Öyle de dediler) sanki de dediler.

Bunun dışında sanırım) kendim nasıl.sam) yazma deneyimim de öyle olmuş. Kimi zaman) özellikle düzyazıda, düşüncemi ortaya koyma) çevremdekileri değerlendirme) sözü alma tavrı öne geçmiş. Okuduklarından o türlü de yararlanmadan edemeyen bir adam var onlarda. Kimi zaman da düşünce.sini yazdıklarıyla birlikte çaprazlı pırtı halinde eynine giymiş bir adam.

Sanırım ikincisiyim ben.

Kaynak: A’dan Z’ye Cemal Süreya Nursel Duruel (haz.) YKY

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Cemal Süreya, ilk şiir kitabına Üvercinka adını neden verdi?

Next Story

Motosiklet Günlükleri – Ernesto Che Guevara. Küba Devrimine giden bir devrimcinin ağzından anlatılmış bir yol hikayesi…

Latest from Anlatı

Go toTop