“Dağ Kokusu” veya “Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri” – Adil Okay

dagkokusu“Tıpkı bakışların gibi o ıssız gecede, uçurum kenarında sevginin seline uğradık.
İşte sırf bu yüzden bile, bizi masal sanacaklar…” Seyit Oktay

“Hapishane Edebiyatı” kavramı tartışmalıdır. Zira biz zindandaki tutsaklardan hep ve sadece “içeriyi” anlatmalarını bekleriz. Ya da içeriden bir gözle “dışarının” anlatılmasını. Oysa politik tutsaklar anı bohçalarını asıl olarak dışarıda doldurmuşlardır.

Bu anlamda “dışarıyı” da “içeri” gibi anlatacak birikimleri vardır. Ama bu birikimi estetiği ihmal etmeden, edebiyatın olmazsa olmaz kurallarıyla işleyip ak kâğıda aktarmak çetrefilli iştir. Yazar- şair yoğunlaşmak için kimi zaman kalabalıklara karışmak kimi zaman da yalnız kalmak ister. Bu bir lüks değil, üretim daha iyi üretim için zorunluluktur. Ama zindandaki yazar-şair dilediği zaman yalnız kalamaz veya kalabalıklara karışıp anonim olamaz. Bu açığını ancak düş gücüyle ve anı bohçasına başvurarak kapatır. Ve okuyarak.

Zindanda, bu betimlemesi zor koşullarda üretmek ayrıca takdiri hak eder.

İşte Seyit Oktay da hapishanede 20 yılını doldururken, Ten’e cezadan, Tin’e ezaya evrilen zindan koşullarına direnmiş ve o koşullarda üretebilmiş bir yazar.

Kendi gibi uzun yıllardır tutsak olan Doktor Ayhan Kavak’ın ifadesiyle: “Seyit Oktay, destanı, gergefe işleyen motiflerin inceliğiyle ele almakta. Bunu yaparken edebiyatın farklı disiplinlerini birlikte kullanmaktan geri durmamakta. Suyun berrak akışındaki ritmi yakaladığından, onu okurken destandan şiir formatına dönüşen geçişlerin zarifliğinin kuşatıcılığını hissedeceksiniz. Modern çağlarda yoğun simgesel biçemde kotarılmış başarılı bir destan, bizleri mefhumların manasında araştırmaya da sevk edecektir. Yazar, yaralı coğrafyanın acılı ve makûs tarihini iç burkucu bir düzlemde dile getirirken; “bu toprakların ‘yazgısına’, kendi dilimce yorumlar getirmeye çalıştım” demekte.”

Daha önce “Arami Tabletleri” adlı kitabını okuduğum yazar, bu kez DAĞ KOKUSU ile karşımıza çıkıyor. Kitabın alt başlığı da şiirsel ve simgesel. “Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri”.

Seyit Oktay bu çalışmayla zoru başarmış. Divan edebiyatından, ninesinin mesellerine, Dengbejlerden, Acem ve Kürt edebiyatına kadar geniş bir alandan beslenmiş. Aldıklarını harmanlamış ve yeni sembol ve metaforlarla estetize ederek sunmuş.

Seyit Oktay’ın “Dağ Kokusu”, okumaya değecek bir yapıt.

Künye: Seyit Oktay, Dağ Kokusu – “Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri”, Ceylan Yayınları, 2015.

okayadil@hotmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir