?Kaynayan kazan? tabiri Orta Doğu?yu anlatan en bilindik ama yerinde benzetmelerden biri olabilir. Yüzyılların getirdiği sorunların yeni veçheleri bölgenin acı veren tarihini sürekli canlı tutuyor. Bölgenin bu hareketli yapısı, yapılacak tespitleri zorlaştırırken bir yandan da anlama isteğini artıyor. Bu ikilem içinde Orta Doğu bilgiden ziyade görmek istenilenlerin görüldüğü ve dolayısıyla bütüncül bir analiz yapmanın gittikçe zorlaştığı bir alan haline geliyor. Sosyal bilimciler için çok verimli bir alan olan Orta Doğu?nun zor anlaşılır yapısı, bölgeye dair çalışmalarda taraf tutmak ya dapropaganda yapma şüphesini yüklüyor. Son dönemde çıkan eserlerin büyük çoğunluğu bu hataya düştüler. Tarafların, bağlantıların, ittifakların sürekli değiştiği ama tarihsel bazı dinamiklerin sürekli tekrarlandığı bu alanda bölgeyi anlamak gerçekten zor.
?Değişen Orta Doğu?da Değişmeyen Sorunlar? başlıklı çalışma, Irak İşgali ve Arap Baharı arasındaki on yıllık dönemde bölgedeki gelişmeleri anamaya çalışan bir derleme kitap. Taraf tutmaktan önce anlamak ve yorumlamaya çalışmak yönünde bir çaba olan kitabın içinde on farklı akademisyenin yazıları var. Ağırlıklı olarak Niğde Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü hocaları olmak üzere diğer üniversitelerden akademisyenlerin desteğiyle oluşmuş eserde Orta doğu?ya dair tarafgir yaklaşımlardan önce sarih bir anlama ve tespit etme çabası görülüyor. Geçmişten gelen sorunların bugün nasıl yeniden canlandığını ve değişerek dönüştüğünü anlatan çalışmalar ülke eksenli olarak bölünmüş. Suriye, Irak, İran, Mısır, Afganistan gibi bölge aktörleri kadar ABD ve AB gibi bölgeyle doğrudan ilişkili ?büyük güçler?in de bu süreçteki rolleri aktarılmaya çalışılmış. Arap Baharı ya da İsyanları da bölgede devletlerden ziyade halkların konuştuğu bir farklılık olarak altı çizilen olaylardan biri. Yazılar birbirini tamamlayan ve yeni sorular sorduran türden.
Türkiye akademisinin konu üzerinde düşünüyor ve üretiyor olması gerçekten önemli. Ancak çoğu zaman yanı başımızdaki olayları kıta ötesindekilerden daha kötü analiz edebiliyoruz. Bu noktada Dora Yayıncılık?tan çıkan bu kitapta, televizyonlarda alıştığımız gürültülü ve tarafgir yorumlardan ziyade veriler ve kavramlar ışığında bir çerçeve çizme çabası var. Ayrıca akademik dilin soğukluğunun hakim olmaması ve güncel kaynak ve verilerin dikkatlice kullanılmış olması da dikkat çekici. Tabii ki bölgeye dair yayınların yayınlandığı andan itibaren eskidiği, bazen yanlışlandığı bir gerçek. Bu alanda çalışmalar üretmek oldukça riskli. Yine de bu yönde girişimlerin olması, farklı bakış açılarının bir çerçevede toplanabilmesi ve bundan sonrası için üstüne koyulabilecek eserlerin üretiliyor olması sevindirici.
Orta Doğu halkları kazan kaldırırken, değişmeyeceği zannedilen hegemonik sistemin her an yeni gelişmelerle tersine çevrilebileceğini yakın zamanda gördük. Dolayısıyla yakın dönemin derli toplu analizleri bundan sonraki değişimleri çıkarsamamız açısından önemli. Çalışmanın bu potansiyelleri sunduğunu söylemek mümkün. Orta Doğu?ya dair genel geçer tespitler yerine bu şekilde somut analizler üzerinden yaklaşmak daha etkili olacaktır kanaatindeyim.
Salih Dost
Künye:
Değişen Orta Doğu?da Değişmeyen Sorunlar-Irak İşgali?nden Arap Baharı?na
Ed. Yavuz Yıldırım-Yasin Atlıoğlu, Dora Yayıncılık.314 sayfa.