Dogmacılık Nietzsche’ye göre mutlak bir kötülük değildir.

Dogmacılık Nietzsche’nin kitabında mutlak bir kötülük değildir. Felsefi dogmacılık tarih boyunca boş inançlardan ve önyargılardan beslenmiş olsa da, bin yıl boyunca bir vaadi beraberinde taşıyarak hakikat aşkını canlı tutmuştur. İnsan kalbine “ebedi talepler’i (ewigen Forderungen) yerleştirmiştir. Fakat hakikat zannedilen hataların altında ezilen felsefe şu ana kadar büyük vaadini yerine getirmeyi başaramamıştır. Tıpkı felsefeyi veya bilgelik aşkını bilime veya gerçek bilgeliğe dönüştürmeyi kendine gaye edinmiş Hegel gibi, Nietzsche de “uyanıklık halinin ta kendisine erişerek” felsefenin vaadini yerine getirmeyi gaye edindiğini ilan eder.’ Bunun için “Platon’un saf tin’i ve iyi’yi uydurması gibi… bu ana kadar yapılmış olan en kötü, en uzun ömürlü ve en tehlikeli tüm hataları…” düzeltmek gerekmektedir. Bu korkunç hata “hakikati baş aşağı çevirmeyi ve tüm hayatın temel koşulu olan bakış açısını inkâr etmeyi” (ibid) içermiştir. Fakat eğer hakikat baş aşağı çevrilebiliyorsa onun öncelikle aşağıya çevrilecek bir başının olması gerekir.

Platoncu hataya karşı savaşmak, hakikatin düzeltilmesini gerektirdiği için, hakikatin doğasının getirdiği bir görünüş ve duruşa sahip olduğunu ima eder. Bu yüzden Nietzsche bakış açısının tüm hayatın temel koşulu olduğunu, bakış açısı ve hayat arasındaki bağıntı üzerine doğru bir bakış açısına izin veren bir seyir noktasından bakarak belirtir.

Hakikatin ayaklarının tekrar yere basmasını sağlama ve onun gururunu onarma mücadelesini sanki kendi mücadelesiymişçesine benimseyen Nietzsche sadece Platon’a değil, aynı zamanda Platonculuğun Avrupa’yı fetheden biçimi olan Hıristiyanlığa da karşı çıkarak hakikatin onurunu savunur. Hıristiyanlığa karşı verilen mücadele yeni devasa olasılıklar doğurmuştur; “Avrupa’da, daha önce yeryüzünde eşi benzeri görülmemiş muhteşem bir tinsel gerilim yaratmıştır.” Nietzsche’nin sadece tüm hataların en kötüsü, en uzun ömürlüsü ve en tehlikelisinden felsefeyi ve onun Hıristiyanlık’taki siyasi ifadelerini sorumlu tutmadığına, “bu kadar gergin bir yayla en uzak hedefleri bile vurabiliriz artık” derken aynı zamanda en büyük umudunun kaynağı olarak da felsefeyi gördüğüne dikkat edin.” Kendisini de aralarında gördüğü “iyi Avrupalılar ve özgür, çok özgür tinler’in görüş sahasına yeni giren bu en uzak hedef geleceğin felsefesidir. (328-329)

Peter Berkowitz
Nietzche/ Bir Ahlak Karşıtının Etiği
Ayrıntı Yayınları @ayrintiyayinevi
#nietzsche #PeterBerkowitz

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here