Düşünümsel Sosyolojiye Davet – Pierre Bourdieu, Loic Wacquant

Çağdaş sosyal bilim dünyasına damgasını vurmuş isimlerden biri olan Pierre Bourdieu, incelediği alanlar açısından büyük bir çeşitlilik gösteren eserleriyle, dünyanın dört bir yanında, çeşitli disiplinlerden araştırmacıları etkilemeye devam ediyor.

Bourdieu sosyolojisine genel bir bakış sunan bu kitap üç ana bölümden oluşuyor: Loïc Wacquant, ilk bölümde Bourdieu sosyolojisinin yapısını ve mantığını derli toplu ama son derece derinlikli bir biçimde değerlendiriyor. İkinci bölümde Bourdieu, Wacquant’la yaptığı mülakatta sosyolog olarak entelektüel serüveninin adeta bir muhasebesini yapıyor. Çalışmalarını, kullandığı temel kavramları –yapı, alan, strateji, habitus, kültürel sermaye, çıkar, illusio, simgesel iktidar– olabildiğince yalın ve anlaşılır bir dille açıklıyor. Eserlerine dair yanlış anlaşılmaların nedenlerine işaret ederek kendisine yöneltilen eleştirilere cevap verirken, hem sosyal bilimler alanının genel bir manzarasını çiziyor hem de bu alanda kendi özgün konumunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Kitabın üçüncü bölümü, Bourdieu’nün lisansüstü öğrencileriyle yaptığı bir araştırma seminerinde verdiği konferanslardan oluşuyor. Bu bölümde Bourdieu, araştırma anlayışını öğrencilere aktarırken pratikten yola çıkıp epistemolojik ilkelere ulaşıyor. Kitabın sonunda ise yine Wacquant’ın kaleminden, Bourdieu’nün eserlerine dair iki okuma güzergâhı önerisi ve geniş bir kaynakça bulmak mümkün.

Türkçedeki ilk basımı Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar adıyla yayımlanan kitabın gözden geçirilmiş ve genişletilmiş versiyonu niteliğindeki Düşünümsel Sosyolojiye Davet, Bourdieu’nün eserlerine mükemmel bir giriş niteliği taşıyor.


SUNUŞ
NAZLI ÖKTEN

2002 yılında Pierre Bourdieu’nün vefatını öğrendiğim sırada,
Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar’ın çevirisi üzerinde
çalışıyordum. 1995 yılında arkadaşlarımla birlikte çıkardığımız
Hayalet Gemi dergisi için “Spor Sosyolojisi Notları” ve “Zevk
Sosyolojisi Notları” başlığıyla iki kısa çeviri yapmıştım ancak
Toplumbilim Sorunları başlıklı derlemede yer alan bu metinler,
daha ziyade akademik alanın dışına hitaben yazılmış olmaları nedeniyle, bilimsel terminolojisinin ağır ve kimi zaman katı
kullanımından farklı bir üslup içeriyorlardı.
Yayınevinden arayıp Bourdieu’yle ilgili bir yazı istediklerinde önce bocalamıştım. Hakkında kapsamlı bir derleme (Ocak
ve Zanaat) ve bazı çeviriler yayımlanmıştı, ancak ismi ülkemizde henüz yeni yeni duyuluyordu. Bu gecikmiş tanınırlık benim
açımdan şaşırtıcı değildi. Doksanlı yılların ortasında siyaset
sosyolojisi yüksek lisansı için Paris’e gittiğimde, Pierre Bourdieu ismini hocalarımın ağzından yalnızca bir kez duymuştum, o da ders arasında “Canım bu Bourdieu de çok abartılıyor” minvalinde bir yakınmayla. Bourdieu’nün Collège de France gibi Fransa’nın entelektüel hayatının nihai zirvesi sayılacak
bir konuma eriştikten sonra bile kendi ülkesinde kabul görmeyişi, bizim ülkemize de ancak Amerika Birleşik Devletleri’ndeki üniversitelerde sosyal bilimler eğitiminin kaçınılmaz bir parçası haline geldikten sonra tanınmasına neden olan etkenlerden biriydi.
2007 yılında Karşı Sanat’ta “Fondation Pierre Bourdieu” işbirliği ile 2 Mayıs-2 Haziran 2007 tarihleri arasında ‘’Pierre Bourdieu: Cezayir’de. Köksüzleşmenin Tanıklığı’’ isimli fotoğraf sergisi vesilesiyle, İTÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü ile Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ortaklığında,
Ocak ve Zanaat derlemesinin yazarlarının da katkılarıyla, Bourdieu’nün sosyolojik çalışmalarını merkeze alan iki uluslararası konferans düzenledik. Bu konferansların ilki, “Pierre Bourdieu: Sosyal Bilimlerde Açılımlar” başlığıyla 3-5 Mayıs tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Maçka Kampüsü’nde
düzenlenmişti. Dinleyici kitlesinin bizi şaşırtan kalabalığı, artık Bourdieu düşüncesinin kaçınılmaz bir referans oluşturmaya başladığının bir göstergesiydi. “Tahakkümün Çoğul Yüzleri:
Bourdieu Sosyolojisi” başlıklı ikinci konferansa ise, Loïc Wacquant ve Bourdieu yaşarken onun da teşvikiyle düşüncesini konu alan ilk kitabı yazan Louis Pinto katılmıştı. Galatasaray Üniversitesi’nde 18 Mayıs 2007 tarihinde düzenlediğimiz bu konferans da yoğun bir ilgiyle karşılandı. Bu sıradaki sohbetlerimiz
esnasında Bourdieu ve Loïc Wacquant’ın, Durkheim ve Mauss’a referansla birbirlerine amca ve yeğen olarak takıldıklarını
öğrenmiştim. Loïc Wacquant için Bourdieu düşüncesinin çeviri, aktarım ve yorum sırasında “zayi” olabilecek veçhelerine
dikkat çekmek, altını çizmek neredeyse bir görev gibiydi. Çünkü kendisinin de inandığı sosyal bilim ilkelerinin dinamiği açısından sürekli bir tür ince ayarın sağlanması şarttı. Kitaba eklediği yeni bölümlerde bu çaba gün gibi ortada. Özellikle yüksek
lisans ve doktora öğrencileri için, Bourdieu’nün asıl eserlerinin
dilindeki bilinçli karmaşıklığa ilaç olacak bir tür yol haritası gibi kullanılacağına eminim.
Cevaplar’dan sonra Bir Pratik Teorisi için Taslak ve Homo
academicus gibi eserlerini çevirirken bu bilinçli karmaşıklığın düğümlerini çözmenin ne derece önemli olduğuna şahit
oldum. Öğrencilerim Bourdieu okumaya ilk başladıklarında onları cesaretlendirmek için şöyle söylerim: Bazı kitaplar kolay okunur ve bittikten sonra unutulur ama Bourdieu’nün yazısı okuyucuyu adeta bir pentatlona çağırır; dilin içinde kimi
zaman koşmanız, kimi zaman yüzmeniz, kimi zaman bisiklete binmeniz gerekir ama bitirdiğinizde düşüncenin pratik becerilerine siz de şaşar ve metinle mücadelenizden başkalaşmış
olarak çıkarsınız. Bu kitabın ilk versiyonunu çevirmeyi bitirdiğimde, sadece sosyal bilimlere bakışım değil, akademik dünyanın bütününe bakışım da değişmişti. Hem Bourdieu’nün hem
Loïc Wacquant’ın doğrudan ve kati yaklaşımlarının, kılı kırk
yaran titizliklerinin hakkını verebilmek için çok çabaladığımı
hatırlıyorum. Geriye dönüp baktığımda bu ilk baskıda Işık Ergüden’in editörlük çabalarının da, kimi yerlerde dili zorlayan
ifadeleri daha anlaşılır kılmaya yönelik katkılarının da hakkını vermeliyim. Ancak elinizdeki basım, sadece yazarlardan birinin, Loïc Wacquant’ın yeni katkılarıyla değil, aynı zamanda
Türkçede Bourdieu sosyolojisi açısından yerleşen terminolojiyi
de göz önüne alarak yenilenmesi açısından da farklılıklar içeriyor. O dönem agent kavramını karşılamak için kullanılan eyleyen/eyleyici yerine failin, mekân olarak karşılanmış espace için
uzamın kullanılması gibi terminolojik değişiklikler, karşılaştırmalı okuma yapmak isteyenler için göz önünde bulundurulmalı. Söyleşi ve konferans bölümlerine eklenen dipnotlar ve kaynakçanın metni hantallaştırdığı düşünülebilirse de, gerek tematik gerek metodolojik olarak son derece aydınlatıcı oldukları görülecektir. Bourdieu gibi Loïc Wacquant’ın da muradı olan
davet, “Bourdieucü” bir sosyoloji yapmaya değil, bütünleşmiş,
ilişkisel ve analitik bir sosyal bilimler için kolektif bir düşünüme katkıda bulunmaya yönelik olarak görülmelidir.
* * *
“Dil, doğallaştırılan, dolayısıyla göz ardı edilen, bilinçdışı inşa araçları olarak işlev gören, muazzam bir önkabuller deposudur aslında” diyor Bourdieu. Kitabın dili sizi her zorladığında
bunu önkabullerinizi sorgulamak için bir fırsat olarak görmeniz umuduyla, iyi okumalar


Yeni Basıma Önsöz
SOSYOLOJİK ATÖLYENİN KAPISINDA
LOÏC WACQUANT

Bu kitap, Chicago University Press ile Polity Press’in 1992 yılında birlikte yayımladıkları, kısaltılmış ve geçici bir Fransızca çevirisi aynı yıl Seuil Yayınları’ndan Réponses. Pour une anthropologie réflexive [Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar] başlığıyla çıkıp hızla tükenen An Invitation to Reflexive Sociology adlı eserin gözden geçirilmiş, düzeltilmiş, genişletilmiş
bir çevirisidir. Kitap, Bourdieu’nün Amerikan sosyolojik ortodoksisiyle, benim o dönem doktora yaptığım Chicago’da, Nisan 1987 ile Nisan 1989 arasındaki iki ziyareti sırasında karşı
karşıya gelmesinin ürünüdür. Mayıs 1988 ile Aralık 1991 arasında, Atlantik’in iki yakasında dört elle, doğrudan İngilizce
olarak yazılmıştır. Fransızca bölümler daha sonra tarafımdan
İngilizceye çevrilmiştir.
Bourdieu’nün Amerika Birleşik Devletleri sosyal bilimleriyle diyaloğunu incelemenin yeri burası değilse de, bu diyaloğun,
Kıta felsefesiyle süregiden gizli sohbetiyle birlikte, eserinin itici güçlerinden biri olduğunu söylemek gerekir. Bu diyaloğun temel etapları arasında, onu felsefeden sosyolojiye etnoloji yoluyla geçmeye teşvik eden (1958’de Ruth Benedict, Ralph
Linton ve John Dollard’ın kültürel antropolojisinin ilk okumalarından, 1966’da Paul Lazarsfeld’le karşılaşma-kaçınmaya uzanan) gençlik keşifleri karşımıza çıkar. Ardından 1972-
1973’te Princeton Institute for Advanced Study’de kalışı sırasında simgesel meta ekonomisini arşınlayarak kendi dönüşümünü tamamlar ve sahiplenir, ülkenin kampüslerinin şaşırtıcı
klostrofobisini deneyimler ve Amerikan establishment’ının akademik üslubuna cevap olarak Actes de la recherche en science sociales’in yayımlanmasını tasarlar. Daha sonra bu kitabın da parçası olduğu bilimsel fetih yolculukları (San Diego, üç kez Chicago, Madison, New York ve Princeton, 1986-1989) ve nihayet lafı dolandırmadan onu disiplinlerin tamamını kucaklamaya götüren entelektüel şöhret konferansları (1994’te New York
ve 1996’da Berkeley) gelir. Bu seyahatlerin sonunda, Bourdieu’nün, Durkheimcı projenin erken doğumundan bir yüzyıl
sonra, sosyal bilimler ile insan bilimlerini yeniden birleştirerek
fizyonomilerini yeniden tasarlamaya yönelen bir bilimsel devrimin bizzat faili olduğunu fark ettiğini söyleyebiliriz. Atlantik’in öteki yakasında, kendileri de başka ülkelerden ve başka
zihinsel manzaralardan gelen “entelektüel arkadaşları” arasında, sosyologlar Erving Goffman ve Aaron Cicourel, ekonomist
Albert Hirschman, dilbilimci William Labov, antropolog Nancy Munn, tarihçi Carl Schorske, filozof John Searle ve sanatçı
Hans Haacke yer alır.

I
Düşünümsel Sosyolojiye Davet, Pierre Bourdieu’nün entelektüel güzergâhında majör bir bükülmenin, bir yayıncılık dönemecinin ve bilimsel bir konjonktürün kavşağında doğmuştur. Bilimsel konjonktür, seksenli yıllarda, yapısalcı-işlevselci hegemonyanın çöküşünün ardından Amerikan sosyolojisindeki paradigma patlamasıdır. Mikrososyolojik akımların (faydacı, pragmatist ve fenomenolojik olmak üzere üç ayrı hattın)
boy vermesi, makrotarihsel ve karşılaştırmalı incelemelerin yenilenmesi, kültür sosyolojisi dalgası, (Foucault’dan Derrida’ya,
Deleuze’den Kristeva’ya) postyapısalcı adı verilen yaklaşımların yaygın ve karışık türlerinin ortaya çıkışı, feminist eleştirinin filizlenmesi ve nihayet (Atlantik ötesinde Bourdieu’nün üzülerek, bazen aceleyle Habermas, Giddens ve Gadamer’in yanı başında sınıflandırıldığı skolastik türde) “büyük teorinin” dirilişi: Tüm bu gelişmeler, tam da her türden bilimsel ortodoksiye
meydan okuyan ve reddeden çalışmalarının geniş bir kabulüne
elverişli bir entelektüel iklim ve akademik bağlam oluşturmaya
katkıda bulunmuştur.1
İkinci elverişli unsur, Bourdieu’nün İngilizceye çevrilmesindeki ani hızlanma olur. Sınıf, kültür ve iktidar arasındaki ilişkiler üzerine onlarca yıldır süren araştırmaların yoğun bir sentezi olan, beğeninin toplumsal belirleyenlerini ortaya koyarak
Kant’ın teorisine karşı çıkan Ayrım, 1984 yılında (Fransa’da yayımlanmasından beş yıl sonra) Harvard University Press’ten çıkar, okunup tartışılmaya başlanır. Ardından Homo academicus
(1988’de, Fransa’da yayımlanmasından dört yıl sonra), daha
sonra 1990 yılında (üç yıl sonra) Sens pratique [Pratik Duyu] ve
Bourdieu’nün “Düşünümsel bir sosyoloji” alt başlığını koyduğu Choses dites [Söylenmiş Şeyler] ve 1991’de (yine üç yıl sonra) Heidegger’in Politik Ontolojisi… Daha sonra Polity Press’in
yöneticisi John Thompson’un inisiyatifiyle eski çalışmaları ardı
ardına İngilizcede yayımlanır: Un art moyen [Ortalama Bir Sanat] (1965’te Fransızcada, 1990’da İngilizcede), Sanat Sevdası
(1966 ve 1991), Le Métier de sociologue [Sosyologluk Zanaatı]
(1968 ve 1991) ve nihayet Ce que parler veut dire’in [Konuşmak
Ne Demektir?] (1984) Bourdieu’nün siyaset ve grup oluşumu
konusundaki kilit denemeleriyle zenginleştirilmiş yeni baskısı
Langage et pouvoir symbolique [Dil ve Simgesel İktidar] (1991,
Fransa’da bu versiyon on yıl sonra basılacaktır).
Bourdieu, yurtdışında giderek artan talep karşısında, kararlı
bir biçimde uluslararası tartışma uzamına doğru yönelir. 1987

1 Bourdieu, Nisan 1987’de Chicago Üniversitesi’nde “Beyond the false dichotomies of social science” başlıklı, daha sonra bir bölümü Theory&Society dergisinin yıllık sayısında “Vive la crise!” başlığıyla yayımlanacak bir konferansta, heterodoksileri çoğaltma çağrısında bulunmuştu (1988i). Aynı zamanda
Bourdieu’nün bazıları tarafından on yıl sonra hâlâ özdeşleştirildiği ve Fransızca bölümleriyle sınırlı kalan, ABD sosyolojisine yabancı olan edebi-felsefi
“French theory”ye hasrettiği “Passport to Duke” makalesi okunabilir (1996c).

yılında estetik ve toplumsal sınıflar, 1988 yılında edebiyat ve
simgesel iktidar, 1989 yılında da düşünümsel sosyolojinin ilkeleri ve hedefleri ile entelektüeller hakkındaki çok sayıda önemli makaleyi doğrudan İngilizce olarak yayımlar;2
1990’da “skolastik paralojizmin” bir kesitini ve 1989’da Chicago’da kaçırılan bir randevudan sonra 1994’te New York’ta karşılaşacağı Robert Merton’a üstü örtülü bir saygı duruşunu da unutmamak
gerekir. Kendisini gitgide bilimsel lingua franca olarak dayatan
(Amerika’da İnglizce olmayan hiçbir şey okunmamaktadır),
Shakespeare’in dilinde erişilebilir bu metinlerin sayısındaki artış ve temalardaki çeşitlenme, Bourdieu’ye, eserlerinin o zamana dek doğru bulmadığı disiplinlerarası bölünmeler ve gündelik anlam kategorileri ile ilmi kategoriler arasındaki bölünmelere göre gerçekleşen alımlanışını yenilemek için yeni bir pencere açar.3
Sosyolog, Amerika maceraları sırasında bu işe birçok cepheden kişisel olarak girişir. Böylece 1986 yılının Nisan ayında
Princeton’da sanatsal yaratı muammasını çözmek için geliştirdiği eserler bilimi üzerine Gauss Lectures in Criticism’i [Gauss
Eleştiri Dersleri] verir. 1987 yılının ilkbaharında Chicago Üniversitesi Dekanlık Sempozyumu’nda sınıflar konusundaki nihai konferansı verir: “Toplumsal cinsiyet, yaş, ırk ve sınıf: Analitik kategoriler mi, yerli kategoriler mi?” Bu, Orta Batı’nın başkentinde, dokuz günde altı bölüm ve enstitüde verilen sekiz
konferansın sonuncusudur. İki yıl sonra yine Chicago’da, James Coleman’la birlikte, Gary Becker, Jon Elster ve Coleman’a
özgü faydacı bireycilik ile kendi savunduğu genetik yapısalcılık arasındaki karşıtlığı ön plana çıkaran rakip sosyoloji kavrayışlarının karşı karşıya geldiği büyük bir kolokyum düzenler ve
yönetir. Bourdieu, Center for Psychosocial Studies tarafından

2 Bu makalelerden bazıları günümüzde Fransızca olarak yayımlanmamış, bazıları ise daha sonra yapılan derlemelerde yeniden basılmıştır. Okuyucu, bu önsözde ve kitabın geri kalanında bahsi geçen metinlerin tam referansını eserin
sonunda yer alan kaynakçada bulacaktır.
3 Bu durumda her disiplin veya uzmanlık dalı, belli başlı eserlerden birine ve
onun ardından gelen makalelere odaklanarak Bourdieu’nün diğer çalışmalarına dikkat göstermez.

çalışmaları hakkında düzenlenen disiplinlerarası bir konferansa ana konuşmacı olarak katılmadan önce, bu tartışmaları dünya ölçeğinde bilimsel mücadelede birleşmiş bir sosyolojik alanın tesisine yönelik çağrıyla bağlar.4
Aynı anda, Bourdieu bilimsel ilerlemesinde önemli bir viraj
alır; kitap projesini şekillendirecek olan şey de budur ve belki de hayatının en üretken dönemine girer. Böylece Düşünümsel Sosyolojiye Davet’i önce tasarladığımız, sonra da yazdığımız
yıllar boyunca, alan kavramını ortaya koyan ve simgesel iktidar kavramını serimleyen geniş bir yelpazede çalışmalar yapar.
Bourdieu öncelikle, teknokratik tahakkümün kutsama mekanizmalarını açığa çıkaran La Noblesse d’État’nın [Devlet Soyluluğu] yayımlanmasıyla “iktidar alanı” radyografisini tamamına erdirir. Sanatın Kuralları’nın yayımlanmasıyla birlikte edebi
alanın toplumsal doğuşu konusundaki yirmi yıllık araştırmalarını tamamlar. Ve devletin icadı konusundaki araştırmalarını Collège de France derslerinde toplar. Daha sonra da müstakil konut piyasasının işleyişine dair analizinde bürokratik alan
kavramını açar (bu çözümlemenin ilk hali, on yıl sonra Les
Structures Sociales de l’Economie [Ekonominin Toplumsal Yapıları] olarak yeniden toparlanmadan, 1990 yılında Actes de la recherche en sciences sociales’in özel sayısı olarak basılır).
Bourdieu, aynı sırada “fikirlerin uluslararası dolaşımının”
toplumsal mantığını irdeleyerek, Avrupa çapında disiplinle

4 Bkz. “Concluding remarks: for a sociogenetic understanding of intellectual
Works”, C. Calhoun, E. Lipuma ve M. Postone (ed.), Bourdieu: Critical Perspectives, Polity Press, Cambridge, s. 263-275. Bourdieu’nün ABD’deki tüm bu
konuşmaları hızlıca yayımlandı. Üç Gauss konferansı, simgesel meta ekonomisi konusunda, Fransızcada bulunmayan The Field of Cultural Production
başlıklı bir derlemeye dahil edildi. Dekanlık sempozyumunun ana konuşması “What makes a social class?” başlığı altında yayımlandı (Bourdieu, 1987k).
Bu toplantının diğer davetlileri, psikolog Elenaor Maccoby (Skinner’ın öğrencisi ve Carol Jacklin’le birlikte klasik olmuş The Psychology of Sex Differences
kitabının yazarı), ölümlülük uzmanı demograf Samuel Preston ve Harvard’da
bulunan, Slavery and Social Death’in yazarı Jamaikalı sosyolog Orlando Patterson idi. Bourdieu-Coleman, Amerikan sosyolojisinin yükselen kuşağının
tenorlarının katkılarını Social Theory for a Changing Society başlığı altında bir
araya getirdi (1991). Psychosocial Studies Center’ın kolokyumu, Craig Calhoun ve arkadaşları tarafından Pierre Bourdieu: Critical Perspectives başlığı altında yayımlanmıştır.

rarası bir ağ oluşturur ve piyasa imparatorluğunun yayılmasına bağlı toplumsal ıstırabın yıpratıcı etkilerinin, bütünlenmemiş biçimlerinin ve ağrılı yerlerinin dökümü niteliğindeki Dünyanın Sefaleti isimli ortak saha çalışmasının başını çeker. Öte yandan, hızla on iki ülkede ve dilde dağıtılan “Avrupa Kitap Dergisi” Liber’i yayına sokar ve teori, ampiri ve yurttaşlık meselelerini kaynaştırmak amacıyla 1975’ten beri çıkardığı Actes de la recherche en sciences sociales dergisinin yüzüncü sayısını hazırlar. Bu önemli çalışmaların üst üste gelmesi ve
bilimsel etkileri kadar toplumsal-siyasal anlamda da ses getirmeleri nedeniyle, 1993 yılında Bourdieu, CNRS altın madalyasını alan ilk sosyolog olacaktır.5
Minuit Yayınları’ndan Seuil Yayınları’na geçişiyle altı çizilen bu entelektüel dönüm noktası, onu, sosyolojisinin odak noktasını kategorilerin “gerçekleşmesindeki” simyaya (grupların oluşumuna), sınıflandırma
mercii olarak devlete ve demokratik siyasetin hal-i pür melaline doğru kaydırmaya sevk eder. Tüm bunların doğrudan
uzantısı, Bourdieu’nün kamusal müzakereye dahlinin yoğunlaşması ve çeşitlenmesidir. “Raison d’agir” kolektifinin ve iki
yıl sonra da aynı adı taşıyan yayınevinin kurulması, ardından
1995 Aralık hareketinin çizgisinde çeşitli biçimler alan müdahaleleri de bunun tanığıdır.
Bu entelektüel ânı yakalamak için çarpıtmadan basitleştirirsek, Bourdieu’nün, 1960’ları habitus kavramını, 1970’leri alan
kavramını geliştirerek, 1980’leri de Cassirer’den esinlendiği bir
sınıflandırmayla simgesel iktidarın farklı kiplerinin (mit, din,
dil, bilim, siyaset, hukuk ve sanat) izini sürerek geçirdiğini
söyleyebiliriz. 1990’lara gelindiğinde, 1972’de Bir Pratik Teorisi için Taslak’ta ve 1980’de Le Sens pratique’te yoğunlaşan teorik ve ampirik sentezi güncelleme zamanıdır. Düşünümsel Sosyolojiye Davet, böylece kazanımların bilançosunu ortaya koyar
ve gelecek araştırmalar için bir çerçeve sunar.

5 Bourdieu’nün entelektüel evriminde çok önemli olan bu dönemin derinlemesine bir çözümlemesi için bkz. “Bourdieu 1993: a case study of scientific consecration” (Wacquant, 2013).

II
Pierre Bourdieu’nün otuz yıllık araştırmaları boyunca geliştirdiği toplumsal dünyalar ve pratik teorisinin epistemolojik ve metodolojik ilkelerini aydınlatmak, kavramsal “çekirdeğini” ortaya çıkarmak, içermelerini ve akrabalıklarını ortaya koymak, kışkırttığı itirazlara ve sorgulamalara karşılık vermek, nihayet Atlantik’in iki yanında da yeniden moda olan skolastik geleneğe karşı, toplumsal olgunun bilimsel inşasına yönelik pratik şemaların düşünümsel bir uygulaması olarak sosyolojik teorinin
ayırt edici bir kavrayışını sergilemek: Bu amaçlar, çelişkili değilse de uzlaşmaları güçmüş gibi görünebilir. Kitabın daha önce görülmedik biçiminin nedeni bundan kaynaklanır: Analitik
sergilemenin ciddiyetini akıl yürütmeye dayalı fikir alışverişinin
esnekliğiyle birleştirmeye olanak sağlayan yazılı bir diyalog öncesinde, ilk esasların ve koyutların açıklandığı giriş bölümü ve
sonunda da pedagojik bir yol haritası. Bu karma formül, 1986,
1987 ve 1989 ilkbaharlarında Pierre Bourdieu’nün Chicago gezileri sırasında denenmiş ve uygulanmıştır.
Bourdieu, 1987 yılının Nisan ayında, Chicago Üniversitesi
sosyal bilimler dekanının (tabakalaşma ve ağ uzmanı sosyolog
Edward Laumann) hamisi olduğu prestijli bienalin keynote speaker’ı olarak gittiği Hyde Park kampüsünde iki kez kaldı. Bu ziyaret bir tür fünye etkisi yaptı. Gelişinden önceki kış, Ocak’tan
Mart’a dek, her perşembe akşamı toplanarak metinlerini didikleyen, sosyoloji, antropoloji ve siyaset biliminden on üç öğrenciyle bir “Graduate Workshop on Pierre Bourdieu” düzenlemiştim. Son seansta Bourdieu, bütün bir öğleden sonra ve akşam boyunca on iki tematik başlığa ayrılmış on sayfa sorudan
yola çıkarak bizimle kıran kırana tartıştı. Zaten isteği üzerine
“Ayrım’a yönelik Anglo-Amerikan Eleştiriler”i özetleyen, daha sonra Bourdieu’nün eğitim, sanat ve kültür, dil, Cezayir etnolojisi ve pratik teorisi hakkında çevrilen diğer çalışmalarının ABD’de ve uluslararası arenada aldığı tepkilerle de genişlettiğim uzun bir memorandum hazırlamıştım. Böylece Pascalca Düşünme Çabaları’nın yazarı, yazdıklarının yurtdışında neden olduğu soruların, anlaşmazlıkların, yakınmaların ve küçümsemelerin tam, canlı ve eşzamanlı bir tablosuyla hem kâğıt üzerinde hem de kişisel olarak yüz yüze gelebildi ve bunlara cevap vermenin farklı yollarını in situ deneyebildi. Daha sonra Bourdieu Atölyesi ve (Center for Psychosocial Studies’in bir
araya getirdiği, William Julius Wilson’un dilbilimciler ve felsefecilerden oluşan araştırma ekibi ve Chicagolu antropologlarla)
diğer seminerler sırasında yaptığımız tartışmaları, makale şeklinde yayımlanacak bir dizi yazılı ve sözlü söyleşi6
gerçekleştirerek sürdürebildik. Ve nihayet, Chicago’daki okuma grubuyla karşılaşmanın başarısı, Bourdieu’yü École des Hautes Études
en Sciences Sociales’deki (1987 Ekim ayında kaydedilen, 1988
Haziranı’nda gözden geçirilen) araştırma seminerinin sunuşunu, Amerikan okuruna yönelik olarak yazıya dökmeye ve cilalamaya teşvik etti.
Gittiği yerlerde verdiği konferansları sırasıyla çevirirken hazırlık notları almış ve bunları “eklemeler ve önerilerle bezemiştim”; aynı zamanda Bourdieu’nün sözlü sunumunda benimseyip erittiği, daha sonra nihai metne dahil ettiği sayısız
“bağ ve geçiş” eklemiştim. Birlikte çok kolay yazabildiğimizi
böyle keşfettik. Bu da yarım düzine makalesini Amerikan dergileri için özgürce çevirip gözden geçirdiğimde doğrulanmış
oldu. Bu ziyaretin Bourdieu üzerinde başka bir anlamlı etkisi
daha oldu, çünkü Amerikan akademik alanıyla pratik ilişkisini
değiştirdi: (Dille ilgili güvensizliği nedeniyle dizginlediği) İngilizcesinin “önündeki engelleri kaldırdım”, böylece Atlantikötesi konuşmaları sırasında satır satır okumak zorunda hissettiği yazılı bir metne mahkûm olmaktansa âdeti olduğu üzere
özgürce doğaçlama yapmaya başladı. Bütün bu unsurlar birleşince, Chicago’daki konferanslarının yayımlanması sorusu ortaya çıktığında, bunları Toward a Sociology of Symbolic Domination başlığı altında hazırladığım, o sırada çevirisi yapılan ve
Chicago Üniversitesi’nin sabırsızlıkla beklediği bir derlemeye eklemektense, aynı editöre, An Invitation to Reflexive Socio

6 Bourdieu ve Wacquant (1989a; 1989b; 1993 [1991’de Almanca ilk basımdan
sonra]).

logy7
başlığı altında Bourdieu’nün çalışmalarının tamamını ele
alan, İngiliz-Amerikan okurlarının kullanımına yönelik ortak
bir kitap yazmayı önerdik.
Kitabın çok sayıda dile çevrileceğini öngörmüştük ama Fransa’da yayımlanmasını hiç konuşmadık –ki bu Paris’te hüküm
süren sağlıksız entelektüel iklim hakkında bir fikir verecektir. Yine de Bourdieu, tamamladığı elyazmasını çevresine okuttu ve onlardan gelen coşkulu tepkiler üzerine Seuil Yayınları’nın kitabı Fransızca yayımlama talebine olumlu karşılık vermeye ikna oldu. Böylece, ilk basım biter bitmez gözden geçirme düşüncesiyle, Sanatın Kuralları’nın çıkışı nedeniyle değiştiremediğimiz imkânsız bir teslim tarihine yetiştirmek için kayıt
cihazıyla çevirip kesip biçerek kısaltılmış bir versiyon hazırladık. 1997’de Almanca ve Arapça baskıların hazırlıkları sırasında Bourdieu ve ben, kitabın orijinal ABD baskısının tam versiyonunu Fransızca yazmakta anlaşmıştık. Ama bunun için tüm
metni çevirmek ve devasa kaynakçasını yeniden yapmak gerektiği ortaya çıktı ve ne o ne de ben bunu yapma fırsatı bulabildik. Bu arada eser, yirmiden fazla dile çevrilmişti ve tüm dünyada yeni okuyucular kadar deneyimli araştırmacılar için de
Bourdieu’nün eserine giriş kapısı haline gelmişti. Düzeltilmiş
ve genişletilmiş bu tam baskı, sonunda erişime açık.
Bu basım için orijinal metnin bütününü yeniden oluşturduk.
Pierre Bourdieu’nün edep duygusuyla veya bilimsel kaygıyla
geçici Fransızca baskıdan çıkardığı bölümleri yeniden yerleştirdik. Bunlar, Bourdieu’nün özellikle homo academicus yaklaşımına, toplumsal güzergâhına, Cezayir deneyimine ve yurttaşlık taahhütlerine dair, Fransa bağlamında polemik ve bilim dışı
amaçlarla kullanılacağından korktuğu unsurlar8
ve bu anahtar

7 Bu isim, Bourdieu’nün 1987 Nisanı’nda Chicago Üniversitesi’nin sosyoloji
bölümündeki konferansında araştırmalarının bir panoramasını sunmak üzere öngördüğü başlıktan geliyordu: “Reflexive Sociology: en quoi et comment
la réflexion sur la pratique sociologique change la sociologie?” [“Düşünümsel
Sosyoloji: Sosyoloji pratiği üzerine düşünmek, sosyolojiyi neden ve nasıl değiştirir?”] (Pierre Bourdieu’nün Loic Wacquant’a 3 Nisan 1987 tarihli iletisi).
8 Birkaç yıl sonra Televizyon Üzerine’nin yayımlanmasına karşı yekvücut olarak
koparılan medyatik fırtına sırasında, daha sonra da ölümünün ardından bu
öngörülerin temelsiz olmadığı görüldü.

anları işleyen, nüansları ortaya koyan yazılarına göndermelerdi. İngilizce metni satır satır Fransızcaya çevirdik, ki bu da bize 1992 versiyonunda bulanık kalan bazı kavramsal noktaları
(örneğin toplumsal uzam, alan ve iktidar alanı arasındaki ilişkileri) aydınlığa kavuşturma ve ifadeleri netleştirme fırsatı verdi.
Bourdieu’yü dönemin tartışmaları içindeki yerine oturttukları
için ilk referansları ve notları muhafaza ettik; öte yandan, doğrudan Amerikalı okura hitap eden veya o bağlama özgü saptamaları ve çıkışları kestik. Metnin hassas noktalarına, Bourdieu’nün Düşünümsel Sosyolojiye Davet’inden sonra çıkan temel
kitaplarından birer alıntı yerleştirdik, ama notları ve referansları ağırlaştırmamak için bu konuda ölçülü davrandık.
Orijinal baskıda üç ek vardı: Yabancı okurlara yönelik,
“Bourdieu nasıl okunmalı?” başlıklı, 1991 yılının sonunda İngilizcede bulunan metinlere dayanan kısa bir rehber kaynakça; Actes de la recherche en sciences sociales’de çıkmış, Bourdieu’nün teorilerinin esinlediği kolektif çalışmayı kateden bir
makale seçkisi ve kaynakçada bulunan, Bourdieu üzerine ikincil çözümlemelere işaret eden bir liste. Bu basım için Actes’ın
antolojisini kaldırdık, çünkü artık dergiye internet üzerinden erişilebiliyor ve bayrağı yeni bir araştırmacı kuşağı devraldı. Bourdieu’ye ikincil referansları esas kaynakçanın içine alırken güncellemedik, çünkü bunu yapsaydık ve seçici davransaydık bile ayrı bir kitap hacmine ulaşabilirdi. İlk kez Bourdieu’nün yazılarının bütününü kateden ayrıntılı iki okuma güzergâhı ekledik: Genetik diyebileceğimiz ilki, sosyolojisinin gelişimini beş evreye ayırıyor; analitik diye adlandırabileceğimiz
ikincisi ise düşüncesini temellendiren altı ana kavramı irdeliyor (habitus, alan, sermaye, toplumsal uzam, simgesel iktidar
ve düşünümsellik). Bourdieu’nün kırk yıllık araştırmaları boyunca dikkatini yoğunlaştırdığı temel ampirik nesneleri kapsayan tematik bir üçüncü güzergâh oluşturmaktan vazgeçtik.
Çünkü ortak aklı kendine dayanak alan, toplumsal veya yönetsel bölümlemelere (eğitim, kültür, siyaset vb.) dayalı, hatalı
bir biçimde “somut” okumaları pekiştirmekten korktuk. Bourdieu’nün yaklaşımının esas gücünün, çapraz süreçlerin ve mekanizmaların izini sürerek tam da bunları saf dışı etmek olduğunu akılda tuttuk.
Eğer bu basım gerçekleşebildiyse, bu, Bourdieu külliyatına
vâkıf olduğundan metnin yeniden inşasına, kaynakların sağlamasına ve elinizdeki eserin muradı olan eğitsel “paketin” tamamlayıcı parçası olan kaynakçanın oluşturulmasına önemli bir katkı sağlayan Étienne Ollion’un sıra dışı entelektüel sebatı ve sosyolojik kavrayışı sayesindedir. Burada (metnin ilk
halinin ve notların düzeltilmesine katkıda bulunan) Joséphine Gross’a, Frank Poupeau’ya, Louis Pinto’ya, Marie-Christine Rivière’e ve ölümünden bu yana Bourdieu’nün eserini yaşatan, Actes de la recherche en sciences sociales ve Raison d’agir gibi yayınları hazırlayan tüm ekibe candan teşekkürlerimi ifade
etmek isterim.

III
Yazılışından yirmi yıl sonra bu kitabı yeniden okurken beni
sarsan şey, onu besleyen teatilerin elle tutulur yoğunluğunun
yanı sıra (üretimi sırasında ortaya çıkan binlerce sayfalık arşiv
bunun kanıtıdır), hayatının son on yılında birbiri ardınca sıralanan geliştirmelerin esasını, özet halinde veya satır aralarında
içermesidir.
Böylece okuyucu, ikinci bölümdeki diyalogda Dünyanın Sefaleti ve Eril Tahakküm’de bulunan tezlerin erken oluşumlarını ve Pascalca Düşünme Çabaları’nın esasını oluşturan skolastik
yanılsama eleştirisinin açık bir öncülünü, ama aynı zamanda
Les Structures sociales de l’économie’nin [Ekonominin Toplumsal Yapıları] parametresini oluşturan ve Devlet Üzerine’de işlenen en yüksek sembolik iktidar kavrayışının altında yatan geniş antropolojinin bir özetini ve hatta Bekârlar Balosu’nun temelindeki toplumsal analiz ilkelerini bulabilir. Yani bu kitap,
gelecek kitaplara, araştırmalara ve sahalara “gebedir”; elbette
sadece Bourdieu’nünkilere değil, onun felsefe ve sosyal bilimlerin büyük düşünürleriyle kurduğu ve verimliliğinin anahtarlarından biri olan “fetişizmsiz bir ilişkiyi” bizzat Bourdieu sosyolojisiyle tesis eden, ulusların ve disiplinlerin ötesinde içerdiği aletleri benimseyen araştırmaların tümüne gebedir:
Entelektüeller, araştırmacılar, eğitimlerinin tüm mantığıyla, geçmişin eserlerini bir kültür gibi, yani kutsanan, önemsenen, yüceltilen bir hazine gibi ele almaya hazırlanırlar. Böylece, kendi kendilerine de değer yükleyerek, bunları sonuç elde
etmek üzere araştırmaya yatırılan üretici bir sermaye gibi değil, sembolik paylar veya basit narsisistik ikramiyeler üretmeye yönelik bir sermaye olarak düşünürler (Bourdieu, 1986h,
s. 42).
Düşünümsel Sosyolojiye Davet, bu anlamda akademik bir mozoleye giriş (hele hele entelektüel bir boşgömüt hiç) değil, Pierre Bourdieu’nün görüşmelerine nokta koyarken söylemeyi sevdiği gibi, üzerinde “İş başına!” yazan bilimsel bir atölye kapısı
olmayı amaçlamaktadır.
Berkeley ve Paris, Mayıs 2014


KÜNYE
Düşünümsel Sosyolojiye Davet
Pierre Bourdieu, Loic Wacquant
İletişim Yayınları
Çeviri: Nazlı Ökten
2. basım 1. baskı – Mart 2021
407 sayfa


İÇİNDEKİLER
SUNUŞ · NAZLI ÖKTEN ……………………………………………………………………………………………………………………………..7
Yeni Basıma Önsöz
SOSYOLOJİK ATÖLYENİN KAPISINDA
L OÏC WACQUANT…………………………………………………………………………………………………………………………………………….11
Latin Amerika Basımlarına Önsöz
RASYONALİZM VE DÜŞÜNÜMSELLİK
PIERRE BOURDIEU – L OÏC WACQUANT………………………………………………………………………………………………..23
ÖNSÖZ · L OÏC WACQUANT ……………………………………………………………………………………………………………………27
BİRİNCİ BÖLÜM
Toplumsal Bir Prakseoloji İçin
Bourdieu Sosyolojisinin Yapısı ve Mantığı
L OÏC WACQUANT…………………………………………………………………………………………………………………………………………….33
1. SOSYAL FİZİK VE SOSYAL FENOMENOLOJİ ÇATIŞKISINI AŞMAK………………………………40
2. TOPLUMSAL VE ZİHİNSEL YAPILARIN DİYALEKTİĞİNDEN
SINIFLANDIRMA MÜCADELELERİNE………………………………………………………………………………………….46
3. METODOLOJİK İLİŞKİSELCİLİK……………………………………………………………………………………………………..50
4. PRATİK DUYUNUN BULANIK MANTIĞI………………………………………………………………………………………55
5. TEORİSİZME VE METODOLOJİZME KARŞI: BÜTÜNCÜL BİR SOSYAL BİLİM…………64
6. EPİSTEMİK BİR DÜŞÜNÜMSELLİK İÇİN…………………………………………………………………………………..74
7. AKIL, ETİK VE SİYASET………………………………………………………………………………………………………………………87
İKİNCİ BÖLÜM
Düşünümsel Sosyolojinin Amaçları
(Chicago Semineri)
PIERRE BOURDIEU – L OÏC WACQUANT……………………………………………………………………………………………..101
1. SOSYOANALİZ OLARAK SOSYOLOJİ………………………………………………………………………………………….103
2. BİRİCİK VE SABİT……………………………………………………………………………………………………………………………..118
3. ALANLARIN MANTIĞI………………………………………………………………………………………………………………………..140
4. ÇIKAR, HABİTUS, RASYONALİTE……………………………………………………………………………………………….164
5. DİL, TOPLUMSAL CİNSİYET VE SİMGESEL ŞİDDET…………………………………………………………196
6. BİR AKIL REELPOLİTİĞİ İÇİN……………………………………………………………………………………………………..235
7. NESNELEŞTİREN ÖZNENİN NESNELEŞTİRİLMESİ……………………………………………………………269
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Düşünümsel Sosyolojinin Araçları
(Paris Semineri)
PIERRE BOURDIEU ……………………………………………………………………………………………………………………………………..285
1. BİR MESLEĞİ AKTARMAK………………………………………………………………………………………………………………287
2. İLİŞKİSEL DÜŞÜNMEK…………………………………………………………………………………………………………………….293
3. RADİKAL BİR ŞÜPHE………………………………………………………………………………………………………………………..305
4. DOUBLE BIND VE DÖNÜŞME……………………………………………………………………………………………………….318
5. KATILIMCI NESNELEŞTİRME……………………………………………………………………………………………………….325
BOURDIEU NASIL OKUNMALI: İKİ ROTA · L OÏC WACQUANT…………………………..333
Genetik Güzergâh……………………………………………………………………………………………………………………………………334
Analitik Güzergâh…………………………………………………………………………………………………………………………………….354
PIERRE BOURDIEU KAYNAKÇASI…………………………………………………………………………………..365
GENEL KAYNAKÇA ………………………………………………………………………………………………………………………..385


Pierre Bourdieu
20. yüzyılın en önemli sosyolog ve düşünürleri arasında yer alır. Neoliberalizm karşıtı küresel hareketin öncü fikir insanlarındandır. École des Hautes Études en Sciences Sociales ve Collège de France’da dersler vermiş, Avrupa Sosyoloji Merkezi’ni, Actes de la Recherche en Sciences Sociales dergisini ve Raisons d’agir Yayınevi’ni yönetmiştir. Sosyoloji ve antropoloji alanında pek çok klasik eserin yazarıdır. Türkçeye çevrilmiş diğer eserleri şunlardır: (Jean-Claude Passeron ile) Les Héritiers: les étudiants et la culture, 1964 [Vârisler: Öğrenciler ve Kültür, çev. Aslı Sümer, Levent Ünsaldı, Heretik Yayıncılık, 2014]; (Alain Dardel ile) L’Amour de l’art: Les musées et leur public, 1966 [Sanat Sevdası, çev. Sertaç Canbolat, Metis Yayınları, 2011]; (Jean-Claude Passeron ile) La reproduction: Éléments d’une théorie du système d’enseignement, 1970 [Yeniden Üretim, çev. Aslı Sümer, Levent Ünsaldı, Özlem Akkaya, Heretik Yayıncılık, 2015]; La Distinction. Critique sociale du jugement, 1979 [Ayrım. Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi, çev. Ayşe Günce Berkkurt, Derya Fırat Şannan, Heretik Yayıncılık, 2015]; Questions de sociologie, 1980 [Sosyoloji Meseleleri, çev. Aslı Sümer, Büşra Uçar, Filiz Öztürk, Mustafa Gültekin, Heretik Yayıncılık, 2016]; Choses dites, 1987 [Seçilmiş Metinler, çev. Levent Ünsaldı, Heretik Yayıncılık, 2013]; Les règles de l’art: genèse et structure du champ littéraire, 1992 [Sanatın Kuralları. Yazınsal Alanın Oluşumu ve Yapısı, çev. Necmettin Kamil Sevil, YKY, 2006]; (Loïc Wacquant ile) Réponses: Pour une anthropologie réflexive, 1992 [Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar, çev. Nazlı Ökten, İletişim Yayınları, 2003]; Les raisons pratiques: sur la théorie de l’action, 1994 [Pratik Nedenler. Eylem Kuramı Üzerine, çev. Hülya Uğur Tanrıöver, Hil Yayınları, 2006]; Sur la télévision, 1996 [Televizyon Üzerine, çev. Alper Bakım, Sel, 2019]; Les usages sociaux de la science. Pour une sociologie clinique du champ scientifique, 1997 [Bilimin Toplumsal Kullanımları. Bilimsel Alanın Klinik Bir Sosyolojisi İçin, çev. Levent Ünsaldı, Heretik Yayıncılık, 2013]; Méditations pascaliennes, 1997 [Akademik Aklın Eleştirisi. Pascalca Düşünme Çabaları, çev. P. Burcu Yalım, Metis Yayınları, 2016]; Contre-feux, 1998 [Karşı Ateşler, çev. Sertaç Canbolat, Sel Yayıncılık, 2017]; La domination masculine, 1998 [Eril Tahakküm, çev. Bediz Yılmaz, Bağlam Yayınları, 2014]; Le Bal des célibataires. Crise de la société paysanne en Béarn, 2002 [Bekârlar Balosu, çev. Çağrı Eroğlu, Dost Kitabevi, 2010]; Esquisse pour une auto-analyse, 2004 [Bir Otoanaliz İçin Taslak, çev. Murat Erşen, Bağlam Yayınları, 2013]; (Roger Chartier ile) Le sociologue et l’historien, 2010 [Sosyolog ve Tarihçi, çev. Zuhal Karaca, Açılım Kitap, 2014].


Loic Wacquant
California Üniversitesi’nde (Berkeley) Sosyoloji Bölümü’nde öğretim görevlisi; Avrupa Sosyoloji Merkezi’nde (Centre de sociologie européenne, Paris) araştırmacı olarak görev yapmaktadır. MacArthur Vakfı bursundan yararlanan Wacquant’ın, kent yaşamında marjinal gruplar, simgesel olgular, ceza devleti, etnik-ırksal tahakküm konularında, pek çok dile çevrilmiş çalışmaları bulunmaktadır. Kitaplarından bazıları: An Invitation to Reflexive Sociology (1992, Pierre Bourdieu ile birlikte), Les Prisons de la misère (1999), Body and Soul: Notebooks of An Apprentice Boxer (2004) [Ruh ve Beden: Acemi Bir Boksörün Defterleri, çev. Nazlı Ökten, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2012], The Mystery of Ministry: Pierre Bourdieu and Democratic Politics (2005), Das Janusgesicht des Ghettos und andere Essays (2006), Urban Outcasts: A Comparative Sociology of Advanced Marginality (2007 [Kent Paryaları: İleri Marjinalliğin Karşılaştırmalı Sosyolojisi, çev. Mehmet Doğan, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2012]. Disiplinlerarası Ethnography dergisinin kurucuları ve editörleri arasındadır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here