Site icon insanokur

?Erkeklik Ofsayta Düşünce? – Önder Çelik

Ne mi yazacağım?

Kocaman bir gülümseme koyup, sol üst köşesine bugünün tarihini atsam ?anlatmaya ne hacet alın kitabı okuyun kardeşim? desem yerinde olur. (Bawer?in dilinden ötürü)

Ya da;

Sınavda üçüncü cevap kâğıdını isteyen, sosyal ilişkileri zayıf, pratikte hızlı zekâlı bir öğrenci marifetiyle yazardım da yazardım. (Burcu?nun emeğinden sebep)

?Erkeklik Ofsayta Düşünce?, henüz lise yılları öncesinde iken her insanın yaşadığı ?çocukluk şakaları? nın değişik bireylerde gösterdiği farklı etkileri anlatmaya başlayarak giriyor söze. Sonra bu durumun nasıl vahim bir hale dönüştüğünün fotoğrafını koyuyor önümüze.

İnsan doğduğu coğrafyayı, konuştuğu dili, aksanını, cinsiyetini, adını, soyadını, dinini seçemez dedik. Konuştuk orada burada. Bu saçmalıklara ?neden? demeye başladığımız zamanlara denk düşüyor aslında bu kitabın da söze başladığı yıllar. Kiminiz için biraz sonraları, bazılarımız için biraz önceleri de diyebiliriz. Hikâyenin örgüsü, toplumdaki baskı unsurlarının üzerinden gidiyor ve ?neden?lerimizin bizi nasıl bir etki altında bıraktığını açıkça önümüze seriyor.

?Boşluk yıllarıdır canım ne olacak? sözü ile bitmeyecek bir hikâye. ?Kimlik arayışı mı desek yoksa kafa karışıklığı mı?? ikilemine girmeden, cinsiyet kavramını kendine özne yaparak bireysel gelişiminin dışa göre ?farklılık? olarak nitelendirilebilecek bütünlüklerini okuyoruz kitap boyunca. Aslında, sadece adını sonradan koyduğumuz bazı hislerin, kişinin kendisinde var olduğunu ve bunu algıladığı andan itibaren özgürleştiğini anlıyoruz.

Mahalle maçlarında ?eksik adam? yerine kaleye konulmak.
?Amcalarına pipini göster oğlum? söylemlerini anımsamak.
Kuzeni ile güreşirken tezahürat yapan dayıları algılamak.(Sende halaların olabilir.)

Arayışlarının orta yerinde tanıştığı rockçı arkadaşlar, içine kapanık ergenliğinin üzerinde baskı kurmaya çalışan asi ergen arkadaşlar.Hiyerarşisi, nonoş, top, ibne ile devam eden ?çocukluk şakaları.? Bütün bu atmosfer içinde kendine kimlik arayan bir cinsiyet. ?Yaşamadım ben? diyen bir adım öne çıkabilir.

Kendileri gibi hisseden insanların yanına ulaşmalarını, ?gökkuşağı altından geçip, atladıkları bir seviye? olarak anlatan Bawer Çakır ?Zeki Müren, Bülent Ersoy ve kendinden? oluşan üç kişilik dünyasına yeni kişileri eklemeye başlıyor. LGBT örgütleriyle tanışıyor. Sıkıcı konuların arkasından oturup çay içebileceği bir çevre yaratıyor kendine. Tanıdık yüzlerin cinsiyetçi saldırılarına karşı verdikleri mücadeleleri sıralıyor bir bir. Bursaspor taraftarlarının linç girişimlerinin cephesine Gençlerbirliği taraftarlarını koyuyor. Almanların St.Pauli?sini anlata anlata biteremiyor…

Ulusal medya da kitap üzerine okuduğum bir kaç yazı, içinden ayıklanan bazı kısımlarından öteye gitmiyor. Bunun üzerine söylenecek tek bir söz var. Mesele ne Halil İbrahim Dinçdağ?ın Trabzonlu olması, ne hakem olmasıdır. Trabzonlu olup da futbol ile ilgilenmek kadar normal bir durum olmasa gerek. Konu da hiç o kadar ilginç değil. ?Vahim? denebilir. Balkon demirlerinde gencecik bedenler asılı kalabilir. Mesela ?konu politiktir? diyebilirim. Herkes ?yerinde söz, evet evet!? diye onaylayabilir üstelik.

Burcu Karakaş?ın Halil İbrahim Dinçdağ ile yaptığı söyleşinin satır başlarında dikkat edilmesi gereken aslında verilen her cevabın tek bir soruya ait olduğu. ?Ötekileştirme faşizmi.?

Hadi bakalım bunu da ben uydurdum. Eşcinsel olduğunu yıllarca saklamaya çalışıp artık açıklama vakti geldiği günler. Zorluklara karşı verilen mücadele. Yöntemleri, alanları, dili…

Çok fazla anlatmayayım. Mücadele başlığını anlayabilmek için göz atılması gereken bir kitap.
Oku oğlum! Askere git! Adam akıllı bir iş sahibi ol!

Benim ki naçizane bir keyif okumasıdır. Söylenenler kimseyi bağlamaz.
Tekrar söylüyorum. ?İsterseniz kocaman bir gülümseme koyabilirsiniz.?

Ama politik.

Önder Çelik

Exit mobile version