İkinci El Zaman: Kızıl İnsanın Sonu – Svetlana Aleksiyeviç

ikinci-el-zaman“Svetlana Aleksiyeviç ismini ilk duyduğumuzda, hemen Türkçeye çevrilen kitaplarına (Bir Nükleer Felaketin Sözlü Tarihi: Çernobil’den Sesler ve Nazi İşgalinde Sovyet Kadınları) bakarak, henüz “kurgu” kitapları çevrilmemiş bir isim olduğu yanılgısına düştük. Oysa, ödülün gerekçesinde de özellikle belirtilmişti: İsveç Akademisi, Svetlana Aleksiyeviç’in “yeni bir edebi tür” yarattığını söylüyordu.

Çernobil’den Sesler kitabını okuyanlar için bu gerekçeyle ne kastedildiği açıktı aslında, ama tanışmak isteyenler için baskısı tükenen bu kitabı edinmek hiç de kolay olmamıştır eminim. Şimdi ise, Svetlana Aleksiyeviç’in yakın bir zaman önce Türkçeleştirilen İkinci El Zaman isimli çalışmasıyla birlikte her şey aydınlanmış oldu! ”
Ceyhan Usanmaz, 14-10-2016,sabitfikir.com

İkinci El Zaman’da Aleksiyeviç, bizi homo sovyeticus’la tanıştırıyor, yani “Sovyet insanı”yla: “Sanırım, bu insanı tanıyorum, çok iyi tanıyorum, onunla yan yana, sırt sırta yaşadım yıllarca. O – benim. Benim tanıdıklarım, arkadaşlarım, annem babam. Birkaç yıl bütün eski Sovyetler Birliği’ni gezdim, çünkü homo sovyeticus sadece Rus değil, aynı zamanda Belarus, Türkmen, Ukraynalı, Kazak…” Daha doğrusu, 1991-2012 yılları arasında bu insanlarla yaptığı söyleşileri derleyerek, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı dönemde ve çöküşün ardından ortaya çıkan yeni Rusya’da yaşamın nasıl bir tecrübe olduğunu aktarıyor. Bunun yeni bir edebi türü ifade edip etmediğinin cevabı ise, Svetlana Aleksiyeviç’in 7 Aralık 2015’te yaptığı ödül kabul konuşmasında saklı: “Flaubert, kendisi için ‘kalem-insan’ demiş. Ben de kendim için ‘kulak-insan’ diyebilirim. Sokakta yürüdüğüm zaman, kulağıma birtakım kelimeler, sözler, nidalar çalındığında, hep şunu düşünüyorum: Zamanla ne kadar çok roman, iz bile bırakmadan kayboluyor. Karanlığa karışıyor. İnsan hayatının, edebiyata kazandıramadığımız sözlü bir kısmı var. Henüz değer biçmediğimiz, bizi şaşırtmayan, kendine hayran bıraktırmayan bir yan bu. Beni ise büyüleyen ve kendine esir eden şey. İnsanın konuşmasını seviyorum. Tek başına bir insan sesini seviyorum. En büyük aşkım, en büyük tutkum bu.” (Türkçeleştiren Nigâr Hacızade, 5harfliler.com)

Kitabın Künyesi
İkinci El Zaman : Kızıl İnsanın Sonu
Yazar: Svetlana Aleksiyeviç
Çevirmen: Sabri Gürses
Yayıncı: Kafka Yayınevi
09 / 2016
Türkçe
528 Sayfa
Tür: Roman

TANITIM BÜLTENİ
İsveç Akademisi, Svetlana Aleksiyeviç’e Nobel Ödülü verdiğinde yazarın “yeni bir edebi tür” yarattığını belirtmiş, eserlerini de “duyguların ve ruhun bir tarihi” sözcükleriyle betimlemişti. Aleksiyeviç uzun bireysel monologları farklı seslerin duyulduğu bir kolaja dönüştüren özgün dokümanter tarzıyla, kendilerine nadiren konuşma fırsatı verilen, yaşantıları da çoğu zaman ülkenin resmi tarihine karışarak yitip giden sokaktaki insanların hikâyelerini kayıt altına alıyor.

Sovyetler Birliği’nin dağılışı ve yeni bir Rusya’nın ortaya çıkışı üzerine senfonik bir sözlü tarih çalışması olan İkinci El Zaman’da Aleksiyeviç, komünizmin çöküşünün kroniğini çıkartıyor. Rusya’nın sıradan insanları geçirdikleri son otuz yılı anlatarak bizlere Sovyetler Birliği’nin çöküş döneminde ve çöküşün ardından ortaya çıkan yeni Rusya’da yaşamanın nasıl bir tecrübe olduğunu gösteriyorlar. 1991-2012 dönemini kapsayan söyleşiler aracılığıyla, Aleksiyeviç bizleri propagandanın ve uydurma medya anlatımlarının ötesine taşıyor. Bunu yaparak da hem Rusya’nın hem de baskıya, teröre, açlığa, katliamlara dair, fakat aynı zamanda ülkelerinden duydukları gurura, gelecek umutlarına ve herkesin bir ütopya yaratmak için omuz omuza çalışıp mücadele verdiği inancına dair anılarını hâlâ taşıyan Rusların panoramik bir portresini çiziyor. Sonuç olarak da, bir zamanlar dünyanın üçte birini egemenliği altına alacak kadar güçlü bir fikrin ardından o topraklarda yaşamanın ayrıntılı bir dökümü çıkıyor karşımıza.

Previous Story

Sabahattin Ali şiiri olduğunu bilmediğiniz 11 bilinen şarkı

Next Story

Yüzyıllık Bir Barış Haykırışı: 1902 Doğumlular

Latest from Romanlar

Sarsılmak – Zafer Köse

Sarsılmak, derin ve katmanlı bir roman. Gündelik dilin nüanslarını yansıtan akıcı bir dille yazılmış olması da önemli.Zafer Köse sadece bir depremi değil, toplumsal ve
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ