1. Gidilen yolun doğru olduğu ancak gidildikten sonra anlaşılabilir; gidilmeyen yolun doğruluğu ise hiçbir zaman anlaşılamaz. Bu nedenle, geçmiş, bugünün aynasıdır, pratik ise, onu gösteren ışık-demetidir.
2. Hata, insana dairdir; çünkü o, tasarlayandır. Tasarısının eksikliği bir sonraki aşamaya göredir; mükemmel olmadığına göre…
3. İnsan öğrenirken yarattı, yaratırken öğrendi; yarattığının gölgesine sığınmak için onu yüceltti ve suçlu olanı belirlemek üzere üst-ben-ine başvurdu; oklar, yeniden ve yine ona/insana çevrildi.
4. Varlığın devinim biçimindeki köklü değişme onu yok etmez; o, artık başka bir varlıktır.
5. Geriye dönüş asla yoktur; çünkü hep ileri gidilir.
6. Her değişim bir direnç ile karşılaşır; değişimin gerçekleşebilmesi karşı-direnci kırabilecek güçte olmasına bağlıdır. O güç, olgunun içinde/değişimin içinde potansiyel olarak birikmiştir ki değişim sancıları yaşanır.
7. Kadın ile yatak yan-yana getirilmemelidir; erkeğin düşkünlüğü yatakta bitmez, tam da orada başlar.
8. Kendini beğenmişliğin bir ölçüsü varsa eğer; bu, aldanmak/kanmak olsa gerek.
9. Bencile sormuşlar ?aç mısın? diye; ?hiç doymadım ki? demiş; her şeyi önüne koymuşlar, onları telden çit ile çevirmiş, başında beklerken ölmüş; aç-gitmiş.
10. Yaşamsal itki ölümü de aşar; bu aşkınlıktır ki insanı köleleştirir.
11. Umudu yaratan olgu toplumsal zemindir; bu zemin hem kaygan, hem kırılgan ve hem de karşı-direnci olan bir zemindir; bu durumda umudun sahte mi gerçek mi olduğunu ise, özne ve genel çelişkisi belirleyecektir.
12. Tasarım düş gücünün sınırlarında son bulur; fakat bu durum, tasarımın sınırı değildir ve bu nedenledir ki, son-u yoktur.
13. Her an açık gözeten kendi açığını göremez; hiç gözetmeyenin kapanmaya gereksinimi yoktur.
14. Hedefe/amaca giden yol vardır, yol vardır; yol bir araç değilse hedefin kendisidir.
15. Olumsuzu olumsuzlayarak olumlama girişimi olumsuzu yok etmez; yalnızca onu mevcut olumsuz olma özelliğinden uzaklaştırarak kısmen iyileştirmiş olur.
16. Kötü olan içten-pazarlıklıdır; mask/esi düştüğünde de korkutucu değildir; korku, tehlikenin yönünü bilmemekte yatar.
17. Sormak, yanıtı bilmeyi gerektirmemektedir ve fakat bu, en azından bir bilinene dair bilgiyi içinde barındırmaktadır. Her yanıt bir sonraki bilgiye eklemlenirken kat edilen mesafe çok küçük olsa da bu, hiç yol almamaktan iyidir.
18. Durulan yer ile görülünen yer arasındaki fark uzadıkça, büyük bir sıçrayış dahi görünemeyecektir; devinimin içerik ve şekil olarak yapısı durma noktasına göre bir anlam ifade eder, öyle ise, insan nerede durduğunu biliyorsa devinimi anlamlı olacaktır.
19. İnanç olması için bilgiden yoksunluk gerekir; besleyeni cehalettir. İnsanlaşmaya cehalet ile başlanmış olunsa da ilk-elin cehaleti ile modern/çağdaş sayılanın cehaleti bir ve aynı değildir; ilki bilgiye aç iken, diğeri bilgisizliğinin kurbanı olur.
20. Güven duygusu arz-a/toprağa benzer; bu nedenledir ki, yer sarsıntıları endişe kaynağı olurlar. İnsanın bastığı zemin sağlam/sarsılmaz/güven dolu olmalıdır ki ilerleyebilsin, kaygan zeminde yürürken dik durmak zor olsa da olanaksız değildir; öyle ise, güvensiz zeminde de yürünebilinir.
21. Doğal olan ile kültürel olan arasındaki gerilim biyolojik insan ile öznel insanın toplumla olan gerilimine özdeştir; biyolojik insan saf/doğal iken toplumsal özne giydirilmiştir; öznenin toplumsal yanı onun doğal yanına yabancı ise de kendine yabancı değildir; öyle ise, toplumsal özenin doğallığı ile biyolojik öznenin doğallığını ayrı kefelere koymak gerekecektir.
22. Hiçbir şey için ihtiras duymadan yaşayan ve paylaşmak dışında beklentisi olmayanın bir tek giysisi vardır; sevgi…
23. Farklı olmakla başladı insanlaşma ve bu da gözlem-deney ile damla- damla birikti; yürüyen canlı, sözcükler eşliğinde ve elleriyle insan-ı/kendini yarattı.
24. Köle ruh özgür bedene dayanır, özgür ruh ise köle bedene sığmaz.
25. Gerçek olan/hakikat kendini parça parça gösterir; parça gerçeğin kendisi iken bütüne duyulan gereksinim insanın tümleştirim yöneliminden başka bir şey değildir; bu durum hem yararlı ve hem de zararlıdır; hangi yönde değerlendirileceğine karar vermek ise insana kalmıştır.
26. Sonsuz evrende zerre ile devasa büyüklük arasında nasıl bir fark olabilir ki? Sonsuzluk karşısında her şey küçük kalacaktır; ne ki, sonsuzluk tanımlanamazken küçük olan her şey tanımlanabilecektir, öyle ise, kum tanesi özel ve önemli olandır.
27. Sorumluluktan kurtulmak için duyulan sığınma gereksinimi insanın doğa karşısındaki zorlu var olma mücadelesinin bir sonucu olarak ona toplumsal var-olma ile eklemlendi ve o, bu sığınakta ruhunu dinlendirmeyi öğrendi; ne ki, zamanla bir azab çemberine düşeceğini/dönüşeceğini bilmiyordu, daha sonra ondan kaçmak/kurtulmak/uzaklaşmak istedi; sorumluluk halkasını da boynuna takan kendi değil midir?
28. Sınırsız ve duvarsız bir ormandan çıkan insanı, ondan kazandığını düşündüğü odun ve kereste ile etrafında çit örmesi onu yabanıl olmaktan çıkardı ve fakat çitlere bağlandıkça köle yaptı; öyle ise, ilkin çitleri yıkmak gerekir.
29. Öz-ü kavramak susmaktır; belki de onun başkalaşımı ile bu böyledir.
30. İnsanlaşma ile başlayan tüm korkular bilgi ile tek tek aşılırken insanlaşmanın kendi korkusu çoğalarak bir set oluşturma eğilimini taşımaktadır; öyle ise, insanlaşmanın yarattığı zincirler tek tek ve geriye doğru çözülmeye muhtaçtır.
31. Görmek ile bilmek ayrışır; bilmek, görünenden aşkındır.
32. Bilinç, insan türünün ayırt edici bir özelliğidir; vicdan ve utancı ondan ayırmak, insanı yok etmektir.
Nejdet Evren
8/9 Ekim, 2012 Batı
Franz Kafka ile kısa soluklu bir diyalog kurabilmek için zamanda yolculuk yapmak gerekiyordu. Ne ki, bu mümkün olmadığına göre onun eserleriyle biçimsel olarak gerçekleştirilmesi mümkündü. Çünkü o, geleceğe gönderme yaparken bunu görmüş olmalı…öyle ise, geleceğe gönderme yapabilme adına küçük bir sohbet/diyalog sonraki kuşaklara bırakılmalıdır.
Yukarıdaki aforizmalarımı Franz Kafka?nın bir kısım Aforizmalarını okurken bir günlük zaman dilimi içersinde yazıp, editledikten sonra son şeklini verdiğim aforizmalarımdır. Aşağıda kaynak olarak gösterdiğim kitabın yayınevince konulan yasaklamadan dolayı kitaptan alıntı yapılmamıştır.
Franz Kafka?nın anısına saygı ile…
Kaynak kitabın künyesi;
Aforizmalar, Franz Kafka, Özgün Ad: Aphorismen, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1.Baskı Ocak,2010 İstanbul, Almanca aslından çeviren: Osman Çakmakçı, Önsöz: Ferit Edgü, 109 sayfa