Her biri diğerinden güzel öyküler yer alıyor bu kitapta.
Doğal ve akıcı.

Bunu nasıl başarmış, diye soruyorum biraz da imrenerek. Yanıtı zor değil. Kendinden yola çıkmış. “Ben” dilini kullanmış bütün öykülerinde. Anlattığı olayların merkezinde hep yazarın kendisi var. Başkalarının öykülerini anlatsa da o başkalarının yerine hep kendini koyarak başarmış bu akıcılık ve sadeliği.
Edebiyat yapmıyor yazar. Edebiyat yapacağım diye başı sonu birbirinin içine geçmiş olaylar anlatma çabasına girmiyor. Bize bir şeyleri öğretme derdine düşmüyor.Okuyucunun kafasını karıştırmış olmakla kendine, “post” bilmem ne denilen bunalım edebiyatında bir yer edinmeye çabalamıyor. Her şey arı duru.
Efendim bu öyküyü tersten okursanız şu anlam, ortadan atlayarak okursanız bu anlam çıkar. Dilerseniz bir de şöyle bakın!…
Böyle bir şey yok Melisa Kesmez’in öykülerinde. Düz okuyacaksın. Kitap okur gibi. Okurken kendini kitaptaki sıradan insanların yerine koyacaksın. Bunlar bizim insanlarımız, bu ben miyim yoksa? Burada bizim komşulardan söz ediliyor, bu da benim annem gibi, diyeceksin.

“Hepimizin hayatının ortasına kalın bir çizgi çizilmişti o yaz. Hiçbirimiz birkaç ay önceki insanlar değildik. Bir parkta başlayıp bir gecede ülkeye yayılan direnişe destek verenin de karşısında duranın da hayatında bir şeyler kırılmıştı. Biz, yani ülkede ne zamandır böğrümüze basan şeylerden yorgun olanlar için durum elbet de başkaydı. Nicedir çarpıp durduğumuz duvara, biri gelip çizgi filmlerdeki gibi tebeşirle bir kapı çizmiş, o kapının kolunu çevirip biraz daha nefes alabildiğimiz başka bir realiteye geçebileceğimizi göstermişti.” (s.40)
“O Yaz” adlı öyküde dayanışmanın ve güvenin sınırının olmadığına dair bir ayrıntıyı anlatıyor yazar. Gecenin bir vakti eve döndüğünde kapısı çalınır genç kadının. Korkuyla karışık açar kapıyı. Bir türlü uyku tutmayan karşı komşu, bir kadehçik rakı rica etmektedir.
“Güldüm kendi kendime dolabın kapağını açarken. Böyle zamanda dayanışmanın sınırı yoktu demek. Komşu komşunun bir tek rakısına bile muhtaç oluyordu demek yeri geldi mi.” (s.42)

Kadın gözüyle aşklar, ayrılıklar, hayal kırıklıkları ve güldür güldür akıp giden yaşamın kendisidir anlatılan. Öykülerin ortasında duran bir kadın var.
“Cesaretiniz var mı her şeyi öylece bırakıp gitmeye? İnsan her nereye giderse gitsin kendini de beraberinde götürmez mi? Varlığından güç aldığımız arkadaşlarımız ne zaman yük haline geldi? Her seferinde duvara tosladığımız halde hâlâ yeni ilişkiler kurmaya, var olanı kurtarmaya çalışmak hayal kırıklıklarına bağımlı hale gelmemizle açıklanabilir mi? Meliha Kesmez, heyecanlı ve mütevazı sesinin her satırda hissedildiği kısa öykülerinde soruları müzikle, dramla, şiirle yoğuruyor, cevapları ise nüktedanlığı da elden bırakmayarak veriyor.” Böyle diyor arka kapak yazısında.

Güzel öyküler okumak isteyenler, hiç yorulmadan okuyacaklardır bu kitabı.
Melisa Kesmez, Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz, öykü, Sel Yayıncılık, 8. baskı, İstanbul 2016, 138 s. İlk baskısı 2014’te yapılmış.

Sadık Güvenç

Previous Story

Murat Uyurkulak’ın TOL Romanının Hatırlattıkları – Müslüm Üzülmez

Next Story

Peter Pan Romanlarında Hafıza ve Bilince Dair İnanılmaz Öngörüler

Latest from İnceleme

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ