Müfettiş – Nikolay Vasilyeviç Gogol ‘Müfettiş benim yaşamımda bir dönüm noktası oldu.’

Nikolay Vasilyeviç Gogol’un aklını 8 yıl meşgul eden, Müfettiş  adlı oyun, 1836 yılında yayınlandı ve sahnelendi. Gogol, “çarlık yönetiminin çürümüş, kokuşmuş ve çirkefe bulaşmış ilişkilerinin ve taşra bürokrasisinin korku ile bezenmiş aymazlıklarının mizah ve ironin bütün dilsel olanaklarını kullanarak yetkince kotardığı oyununda; bürokratik ilişkilerin tepeden tırnağa yozlaşmışlığı ve iktidarın olanaklarını kendi yaşamları için savunurken, halka iktidarın çirkin yüzünü göstererek aşağılayan despotik dayatmalarla hak arama mücadelesinin önünü tıkayan uygulamarıyla halkın nefretini kazanan çarlık yönetimine bütünlüklü bir eleştiri yöneltir.
Çar I. Nikola rejimi altında süren katı sansürle birlikte, bu komedinin sergilenmesi için izin alabilmek için güçlü bir nüfuz gerekiyordu.

Buna Gogol, Çar’ın bizzat araya girmesini sağlamayı başaran bir arkadaşının, Zhukovsky’nin vasıtasıyla ulaştı. Nikola’nın kendisi Nisan 1836’da oyunun ilk sergilenişine gelmişti, oyuna güldü ve onu alkışladı. “Oyunda herkesten bahsediliyordu, en çok da benden.” dediği söylenir.

Oyun çok tutulduysa da Petersburg’un bürokrat kesiminin ters tepkisine yol açtı. Gogol bu en verimli döneminde baskılara uğrayarak zor günler geçirdi. Ve yurt dışına çıktı. 1836- 1848 arasında kısa sürelerde Rusya’ya dönerek çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşadı. Oyunun üzerinde yarattığı baskının olumlu sonuçlarından belki de en önemlisi, Puşkin’e verdiği sözde durarak Ölü Canlar?ı (Mertiviya Dusi) 1842’de tamamlaması oldu.

Oyuna geri dönersek, yönettiği kente bir müfettiş geleceği duyumunu alan belediye başkanı, kentin bütün bürokratlarını toplayarak, denetime gelen müfettişin en iyi biçimde ağırlanması talimatını verir. Konuğun kentten memnuniyetle ayrılması için bütün olanakların seferber edilmesini, gerekirse rüşvet teklif edilmesini ister. Herkes üzerine düşen görevi titizlikle yerine getireceğini belirterek; işlerinin başına dönerler.

Oysa kente gelen şahıs müfettiş değil, zengin bir toprak ağasının oğludur. Yol harçlığını hesapsızca harcadığından çarçur ederek parasız kalmış ve bir handa borçlanarak konaklamaktadır. Uyanık ve kurnaz yolcu, belediye başkanının kendisini ziyaret etmesiyle önce tedirgin olur, sonra başkanın korkak ve yaranmacı tavrından faydalanarak, kendisine atfedilen statüyü kabul eder. Konuk, belediye başkanının ikramlarını reddetmez, diğer yöneticilerin kendisine yönelik “ikiyüzlü” ağırlama seremonilerinden konumunu iyice pekiştiren sahte müfettiş, halktan kendisine gelen şikayetleri de dinleyerek, çözüm olabileceği umudunu yaratarak onlardan da rüşvet almaktan geri durmaz. Ayrıca başkanın karısı ve kızını da birbirlerinden habersiz ayartır, kız ile uygunsuz durumda yakalandığında onunla evleneceği sözünü verir.
Konuğun uşağı, gerçeğin açığa çıkartılmadan kenti terk etmelerinin uygun olacağını söyler sahte müfettişe ve hemen hazırlıklara başlanır. Kenti terk etmeden önce Petersburg’daki gazeteci arkadaşına olup biteni aktaran müfettiş mektubu posta müdürüne verir. Kendisinin yukarıya şikayet edildiğinden şüphelenen posta müdürü biraz da meraktan mektubu açar ve gerçek ortaya çıkar ancak sahte müfettiş kenti çoktan terk etmiştir.

Yazıldığı dönemde çarlık Rusyası’nda sansür kurulunca reddedilen “Müfettiş” daha sonraları kimi sahnelerin yeniden yazılması ve bazı bölümlerin metinden çıkarılması koşuluyla sahnelenmesine izin verilir; ancak halktan ve yönetenlerden büyük tepki toplar. Dostoyevski’nin, “Hepimiz, Gogol’ün paltosundan çıktık” dediği Gogol, aktör arkadaşı Sçepkin’e yazdığı bir mektupta, Müfettişe ilişkin şunu söyler; “Müfettiş benim yaşamımda bir dönüm noktası oldu; Rusya’daki rezaletleri bir araya toplamak ve halkı bu vurdum duymazlığa bir daha güldürmek istedim.” (Metin Boran, ‘korkunun sömürüsü’ yazısı, 14.02.2006, evrensel.net)

“Müfettiş oyununa sadece edebi bir değer biçilmesi ve onun Rus komedilerinin en büyüğü olarak ilan edilmesi, onun hem Rus edebiyatında hem de Rusya yaşamında taşıdığı önemi karşılamaz. Hiçbir dilin modern edebiyatında, onun eğitimli Ruslara verdiği gibi kurumların zengin içeriğini taşıyan başka bir eser yoktur. Almanların Faust’u vardır, ama Faust kosmik bir felsefe teması taşıyan bir trajedidir. İngiltere’de yaklaşık herkesin Shakespeare’in kapsamlı ismiyle ima edilenden hissettiği duygu ile, bir Rus’un Müfettiş’in anılmasıyla hissetiği duygu; aynı büyüklük duygusudur.

Bu Rusların; Gogol’un bir komedisini, en büyük İngiliz oyun yazarının ortak yaratıcı üretimine karşı dengelemek için veya Shakespeare’in daha büyük oyunlarından herhangi birinin edebi değerini ona atfetmeye çalışmak için eleştirel kabiliyetten yoksun oldukları anlamına gelmez. Rusların beğenilerinin gösterdiği şey, edebiyatın Rusya’nın entelektüel yaşamında oynadığı yaratıcı roldür. Burada edebiyat bir lüks, bir eğlence değildir. O, sadece entelijensiyanın değil, aynı zamanda artan sayıda halktan insanın günlük varoluşlarına, düşüncelerinin parçalarına, düşlerine, sosyal politik ve ekonomik yaşamlarına yakından bağlı ete kemiğe işlemiş bir yapıdadır. Onların kollektif hatalarını ve pişmanlıklarını, onların kollektif umutlarını ve çabalamalarını ifade eder. Edebiyat, kitlesel hareketlere liderlik etmeye yaramakla kalmamış; aynı zamnda bu hareketlerin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Kısacası Rus edebiyatı, Rus toplumunun yaşamına tamamen bağlıdır ve onun canlılığı o toplumun ruhani canlılığının ölçütüdür.

Rus edebiyatının kendine özgü karakterinin başlangıcı Müfettiş’le olmuştur denebilir. Gogol’den önce çoğu Rus yazar, birkaç tanesi hariç, yabancı modellerin kötü birer taklitçileriydi. Tiyatro kendini genel olarak Fransız modelleri üzerine kurmuştu. Müfettiş ve sonrasında Gogol’ün Ölü Canlar romanı, Dostoyevski’den Gorki’ye bütün büyük yazarlar tarafından takip edilen Rus edebiyatı geleneğini kurmuştur.

Tek bir darbeyle Gogol, zamanının tiyatro izleyicisinin bir komedinin nasıl olması gerektiğine dair fikirlerini allak bullak etmiştir. O zamanın Rusya’sında bir oyun hakkındaki genel fikir, bizim zamanımızın yorulmuş bir iş adamının bu konudaki fikirlerinden çok az farklıydı. Ve Müfettiş’in erken ondokuzuncu Rusya seyircilerine yaptığı şok, zaman zaman cüretkar bir modern Avrupa oyununu meydana getirmek için gerekli yürekliliğe sahip bir tiyatro menajerinin bize verdiği şoka benzemez değildir. Yalnız şokun yoğunluğu çok daha yüksektir. Gogol sadece genel kabul gören metoda meydan okumakla kalmamış, aynı zamanda mizahının kisvesi altında devletin o kurumuna, yani Rus bürokrasisinin kurumlarına korkusuzca bir saldırıda bulunan konusunu takdim etme cesaretini göstermiştir. İşte bu yüzden Müfettiş Rus yazın dünyasında böyle bir devrimi simgeler. Oyun, biçim olarak realist; içerik olarak da yaşamsaldı. Rus hükümetinin işlettiği kurumların çürümüşlüğünü ve bozulmuşluğunu ortaya çıkardı. Doğrudan doğruya, tipik Rus yerel idare memurlarını gülünç duruma düşürdü ve dolaylı olarak, hükümdarlığın en yüksek memurları arasındaki aynı rüşvet ve yolsuzluk sistemi olduğunu işaret etti.

Müfettiş, Çarların hüküm sürdüğü topraklarda bir çeşit destan-komedi haline gelirken; her küçük kasabanın yöneticisi, oyunda belediye başkanının bilgece sözlerine göre, kendi topraklarında zorbalıklarını ve zulümlerini bir kalıba uyduran hemen hemen mutlak bir despottur: “Hiçbirimiz tertemiz, günahsız değiliz, Voltairecilerin düşündükleri o kadar önemli değil, Tanrı bizi böyle yaratmış işte.”* Kasaba yönetimindeki tüm kişiler, yukarıdan aşağıya doğru polis memurlarına kadar uzanan bir hat boyunca, aynı otorite tarafından konmuş kanunu “her zaman böyle titiz olmasa da- uygularlar: “Rütbene göre alman gerek.”** Şehirde ve kasabada nasılsa, köyde ve küçük köylerde de öyledir. Oyun, köklerini daha kapsamlı bir trajedi olan Rus despotizminden alan Rus hayatının trajedisidir. Bu despotizm, resmi bozulmuşluğa büyük katkı yapmıştır. Bunu düzeltmek için zorla yapılan devrimlerden başka yol yoktur.

Müfettiş’in yani sadece bir komedinin, Rus halkında böyle bir etkisinin olmasının ve Rus edebiyatında bu kadar önemli bir yer teşkil etmesinin birincil sebebi budur. Ve bu yüzden bir Rus eleştirmen, “Rusya’nın sahip olduğu tek bir komedi vardır: Müfettiş.” demiştir.

İkinci neden, bu ulusal temanın sunuluşundaki parlaklık ve orijinalliktir. Gogol, tüm diğer sanatçıların üstündeydi. Bir radikal değildi, hatta bir liberal bile değildi. O tam anlamıyla bir muhafazakardı. Bürokrasiden nefret etmesine rağmen, hiçbir zaman sistemin kendisinde veya otokraside bir sorun görmedi. Çoğu doğuştan yetenekli sanatçı gibi, mizaç olarak çok bireyciydi; onun hicvi ve alayı sebeplere değil, sonuçlara yönelikti. Bireylerin ahlaklıca davrandığını ve Gogol’ün hiç sorgulamadığı sistemin güzel bir şekilde işlediğini farz edelim. Bu görüş Gogol’ün tüm çabalarını karakter çizme üzerine yoğunlaştırmasına neden olmuştur. İfşa edilecek olan karakterlerdi, aşağılanacak ve küçük düşürülecek olanlar da bu karakterlerin eylemleriydi; bu karakterleri var eden ve böyle davranmalarına yol açan şartlar değildi. Eğer oyundan bir ders çıkarılacak olsaydı, bu sosyolojik bir ders değil, ahlaki bir ders olurdu. Kendinin oyunda yansıtıldığını gören bir birey bundan arınarak çıkabilir; ve toplumun bundan öğrenecek hiçbir şeyi yoktur.

Ama oyun taşıdığı toplumsal mesaj sayesinde hala yaşıyor. Yaratım, yaratıcısından daha büyük olduğunu kanıtladı. Müfettiş’in yazarı, kendi eserinin zayıf bir eleştirmeniydi. Rus halkı onun oyuna biçtiği değeri reddetti ve kendi değerini biçti. Memurlarını tanıyorlardı ve buna neden olan sistem yaşamaya devam ettikçe bunların düzeleceğine dair yanılsamalar içine girmediler. Gene de oyun nefret edilen sistemin kendisinin işlerinin keskin bir alayı ve çarpıcı bir sergilemesi olduğu için onu keyifle selamladılar. Ve Müfettiş bu güne kadar Rusya’nın vicdanında hep var oldu.

“Gogol’ün Müfettiş yazımıyla birlikte kendini geliştirdiği” belirtilmek zorundadır. Her zaman dikkatli bir sanatkar olan, bir hikayenin veya oyunun ilk versiyonu ile pek az tatmin olan, sürekli değiştiren ve yeniden yazan Gogol, bu komedinin mükemmelleşmesi için büyük ihtimam göstermiştir. Konu, Ölü Canlar’da olduğu gibi, ona şair Puşkin tarafından önerilmişti ve gerçek bir olay üzerine kurulmuştu. Puşkin Gogol’ün dehasını bir bakışta anlamıştı ve genç yazarı Rus edebiyatının yükselen yıldızı saymıştı. Tanışıklıkları kısa süre sonra samimi bir arkadaşlığı dönüşmüştü. Puşkin, yazdıkları hakkında onu cesaretlendirmek ve teşvik etmek, ve büyük nüfuzunun tüm gücüyle ona yardım etmek hususunda hiçbir fırsatı kaçırmadı. Gogol 1834’ün sonlarında oyun üzerine çalışmaya başladı, o zaman 25 yaşındaydı. Oyun ilk kez 1836’da St. Petersburg’da sergilendi. Gogol, oyunun sahneye konmasına izin vermesinden önce oyun birçok kez elden geçirilmesine rağmen, yine de tatmin olmadı ve oyun üzerine 1838’de tekrar çalışmaya başladı. Şu anki son biçimine gelmesi 1842’den önce olmadı.

Böylece Müfettiş, yazarının aklını 8 yıldan uzun bir süre meşgul etti ve, karakterizasyon ve tiyatro tekniği açısından neredeyse kusursuz bir yapıt olarak sonuçlandı. Çok daha önemli olan, oyunun Gogol’ün edebi gelişiminde bir çığır açmasıydı. Ona başladığında, onu sırf eğlence içeren bir komedi yapmaktan fazlasını düşünmüyordu; ama onun üzerinde çalışma süresince gitgide, konunun olanakları kendilerini göz önüne serdiler ve onun sonraki tüm kariyerini etkilediler. Sanatı genişledi, derinleşti ve daha ciddi gelişti. Eğer Puşkin’in “onun kahkahasının arkasında üzgün gözyaşları hissedersiniz,” sözü Gogol’ün önceki yapıtlarından bazıları için doğruysa, Müfettiş ve sonraki yapıtları için de doğrudur ve daha geçerlidir.

Gogol bize kendisi için yeni bir yaşamın başladığını söyler, o artık “çocuksu fikirlerle değil, tamamiyle hakiki yüce fikirlerle hareket edecekti.” Puşkin’di” şeklinde yazar ” bu şeye ciddi bakmamı sağlayan. Gördüm ki yazılarımda neden güldüğümü bilmeden değersizce hiçbir şey için gülüyormuşum. Eğer güleceksem, gerçekten gülünmesi gereken şeyler üzerine gülmeliyim. Müfettiş’te Rusya’daki tüm kötü şeyleri biraraya getirmeye karar verdim ve bu yerlerde uygulanan tüm adaletsizlikleri, o insani ilişkilerde insanlardan her şeyden fazla adaletin talep edildiğini bir yere yığdım ve geriye tüm bunların üstüne büyük bir kahkaha atmak kaldı. Ama, iyice bilindiği üzere, bu bir galeyan patlaması yarattı. Bana öncesinde hiç böyle bir güce sahip bir şeymiş gibi gelmeyen kahkahamla birlikte okuyucu derin bir üzüntü hissetti. Ben de kahkahamın bundan sonra eskisi gibi olmayacağını, eserlerimin geçmiştekiler gibi olmayacağını ve, kabahatsizce ama dikkatsizce yaşanan sahnelerin genç yaşlarım boyunca sürdüğünü ve kendimi değiştirme ihtiyacında olduğumu hissettim.”

Çar I. Nikola rejimi altında süren katı sansürle birlikte, bu komedinin sergilenmesi için izin alabilmek için güçlü bir nüfuz gerekiyordu. Buna Gogol, Çar’ın bizzat araya girmesini sağlamayı başaran bir arkadaşının, Zhukovsky’nin vasıtasıyla ulaştı. Nikola’nın kendisi Nisan 1936’da oyunun ilk sergilenişine gelmişti, oyuna güldü ve onu alkışladı. “Oyunda herkesten bahsediliyordu, en çok da benden.” dediği söylenir.

Doğal olarak, resmi Rusya drama sanatındaki bu yeniliği beğenmedi, onların ve destekçilerinin arasında oyuna duyulan öfke giderek yayılıyordu. Bulgarin bu saldırıya liderlik etti. Sanatta veya edebiyatta bir yeniliğe karşı genel olarak söylenen her şey, Müfettiş’e karşı söylenmişti: Orijinal değildi. Mümkün görünmeyen, imkansız, kaba, aşağılıktı; olay örgüsünden yoksundu. Herkesin bildiği bayat bir kıssayı ortaya sürüyordu. Haksız bir farstı. Karakterler sadece karikatürdü. “Bir tane bile dürüst ruha sahip olmayan bir kasaba ne biçim bir kasabaydı”

Gogol’ün alıngan doğası kendisine karşı patlak veren fırtınadan daha önce büzüştü ve o düşmanlarından Rusya dışına kaçtı. “Oyunu Moskova’da sergilemek üzerine ne yapmak istiyorsanız yapın.” şeklinde Shchepkin’e yazar oyunun St. Petersburg’da ilk sergilenişinden dört gün sonra. “Bunun hakkında endişe etmeyeceğim. Oyundan ve onun hakkındaki tüm yaygaradan sıkıldım. Oyun; büyük, gürültülü bir etki oluşturdu. Tüm hepsi bana karşı… Beni kötüye kullanıyorlar ve oyunu izlemeye gidiyorlar. Dördüncü performans için bilet bulmak mümkün değil.”

Ama Rusya’nın Puşkin ve Belinski ile birlikte en büyük edebi yeteneği, Rusya’nın yetiştirdiği en büyük eleştirmen, kendini onun tarafına yerleştirdi.

Nikolay Vasiliyeviç Gogol, Poltava hükümetine bağlı Soroçintsiy’de 1809’da doğdu. Babası bir Küçük Rus veya Ukraynalıydı, oyun yazarı ve aktör olarak büyük bir yetenek sergileyen bir toprak ağasıydı. Gogol on yaşına kadar evde eğitim gördü ve sonra 1821’de liseye başladığı Nejin’e gitti. Burada Star adında bir el yazması öğrenci dergisinin editörlüğünü yaptı ve sonra hem yöneticisi hem de bir aktörü olduğu bir öğrenci tiyatrosu kurdu. Bu tiyatro öyle bir başarı elde etti ki, izleyicisini genel halk oluşturuyordu.

1829’da bir aktör olmayı düşündüğü St. Petersburg’a gitti, ama en sonunda bu düşüncesinden vazgeçti ve bir devlet dairesinde katip olarak işe girdi. Onun gerçek edebi kariyeri 1830’da Dikanka yakınlarındaki Çiftlik Geceleri adlı Küçük Rus köy yaşantısından bir seri hikayenin yer aldığı kitabının basılmasıyla başlamıştır. 1831’de Puşkin ve Zukovski ile tanıştı. Zukoski onu “edebiyatla uğraşan erkeklerin içten grubunun ve entelektüel toplumun çiçeğinin” tam ortasına yani Madam O.A. Smirnov’un evine “utangaç Khokhol” (“Küçük Rus’un takma adı) olarak tanıttı. Aynı yıl Yurtsever Enstitüsü tarih bölümünde eğitimci olarak bir mevki elde etti. 1834’te St. Petersburg Üniversitesi’nde tarih profesörü oldu. Dersleri kuvvetli sunumu ve orijinalliği bakımından göze çarpsa da, bütüne bakıldığında bir profesör olarak başarılı görünmüyordu ve 1835’de işten ayrıldı.

Bu dönem boyunca Gogol edebi faaliyetine kesintisiz devam etti ve 1835’de bir hikaye kolleksiyonu olan Mirgorod Hikayelerini yayınladı. Kitap; İvan İvanoviç ile İvan Nikiforoviç’in Öyküsü’nü, Taras Bulba’yı ve diğerlerini içermekteydi. Bu kolleksiyon onun önde giden bir yazar olduğunu kesinkes yerleştirdi. Aynı zamanda birkaç oyun üzerine çalışmaktaydı: Vladimir Nişanı. Müfettiş’in daha küçük kasaba memurlarına değindiği gibi, aynı şekilde daha büyük St. Petersburg memurlarına değinen bu oyun hiç bitirilemedi. Gogol oyunun Rusya sahnesine konma olanaksızlığını anlamıştı. Oyunun birkaç güçlü sahnesi basıldı. Evlenme isimli komedi 1835’te bitirildi ki Rus tiyatro repertuarında hala yer bulur. Onun diğer bitirilmiş tek komedisi Kumarbazlar sonraki bir döneme aittir.

7 yıllık (1836-1841) bir duraklamayla sonuçlanan yurtdışında genelde İtalya’da kalmasından sonra, anavatanına döndü. Yanında da en büyük eseri Ölü Canlar’ın ilk cildini getirmişti. Ertesi yıl yayınlanan roman derin bir etki yarattı ve Gogol’ün edebi ününü en üst noktaya getirdi. Onun basımını görecek kadar yaşamayan Puşkin, ilk bölümlerinin okunuşunu duyduğunda “Tanrım, Rusya’mız ne kadar üzücü” şeklinde haykırır. Ve Alexander Hertzen “Harika bir kitap, acı, ama günümüz Rusya’sına karşı umutsuz bir paylama değil.” şeklinde tanımlar. Aksakov, kitabı Rus milli destanı ve Gogol’ü de Rus Homer olarak ilan etmek kadar ileriye gitmiştir.

Ne yazık ki roman tamamlanmamıştır. Gogol, kendisini uç boyutta bir hastalık hastası olmaya iten bir sinir hastalığı çekmeye başlamıştır. Son derece dindar biri olmuştur, sofuların ve fanatik bir rahibin etkisi altına girer, mistisizm içine battıkça batar, Kutsal Mezar’da ibadet etmek için Kudüs’e bir hac yolculuğuna çıkar. Aklının bu halinde kendisininki de dahil tüm edebiyatın zararlı ve günahkar olduğunu düşünür.

Ölü Canlar’ın ikinci cildinin el yazmasını yaktıktan sonra tekrar yazmaya başlar, bitirir ve 1851’de basıma hazır hale getirir, ama metnini kendinde tutar ve ölümünden (1852) birkaç gün önce onu yakar, böylece ikinci cilt sadece belli bölümler halinde günümüze kadar gelmiştir.

* Müfettiş, Metropol Yayınları 2002, Çev: Birnur Buzcu, sayfa 19
** Müfettiş, Metropol Yayınları 2002, Çev: Birnur Buzcu, sayfa 31
Thomas Seltzer’in Müfettiş oyununa dair yazısı, Çeviren: Piri Kaymakçıoğlu

“Bu komedyanın sadece güldürücü bir yapıt olduğunu söyleyenler yanılıyor? Evet, ilk bakışta öyledir. Fakat içi acı, çok acı” V.B. Belinski

Nikolay Vasilyeviç Gogol Hayatı
(31 Mart, 1809 – 4 Mart, 1852) gerçekçi Rus roman ve oyun yazarı.
Gogol orta halli toprak sahibi bir ailenin çocuğu olarak Ukrayna’da Soroçinski Köyü?nde dünyaya gelir. Gogol?un çocukluğu köy hayatı ile ve yoğun Kazak kültürü etkisi’nde geçer. Bu hayatın etkisi ileride yazacağı eserlere de yansıyacaktır. Gogol gençlik yıllarında şiire ve edebiyata ilgi duyar. 1828?de Petersburg’a gider. Orada memur olmayı ve bir şekilde geçinmeyi umar ancak işler umduğu gibi gitmez. Gogol Petersburg’dan Almanya’ya gider ancak orada da parası bitene kadar kalabilir. Tekrar Petersburg’a dönüp iş arayan Gogol bu sefer çok düşük bir maaşla da olsa devlet memuru olarak çalışmaya başlar. Bu görevden de bir sene sonra ayrılır.

Gogol, 1836’da Puşkin’in çıkardığı Sovremennik adlı dergide, yergili öykülerinin en neşelilerinden biri olan Araba’yı ve eğlenceli ve iğneleyici bir üslûpla yazılmış gerçeküstücü öyküsü Burun’u yayınlar. Yazar yazın sanatında büyük ölçüde Puşkin’in etkisi altındadır. Öyle ki onun eleştirileri ve telkinleri olmadan yazamayacağını düşünür. Yazarın Puşkin?le olan arkadaşlığı, onu aldığı acımasız eleştirilerden de koruyan en büyük güçtür.
Gogol’un ilk ciddi ve dikkat çeken eserleri Ukrayna hayatı ile, halk deyişleri ile süslü halk hikayeleridir. Gogol 1831 – 1832 yıllarında yazdığı bu hikayeleri Dilanka Yakınlarındaki Çiftlikte Akşam Toplantıları adlı kitapta toplar. Bu öyküler Rus edebiyat dünyasında Gogol’un bir anda parlamasına yol açar. 1835 yılında Mirgorod ve Arabeski adlı eserlerini de yayımladı. Bu kitaplarında da halk hikayeleri, özellikle Kazak geçmişi işlenmiştir.
Hikayelerinde Günlük hayatı ve bayağı kişilikleri zaman zaman mizahi zaman zaman öfkeye varan bir şekilde yeriyordu. Eski Zaman Beyleri, Arabeski bu yergi kitaplarının ilkleridir. Arabeski kitabındaki hikayelerinden biri olan Bir Delinin Hatıra Defteri bir memurun rutin hayatını ve işi yüzünden nasıl sıkıldığını anlatır. Hikayenin sonunda memur akıl hastanesine yatırılır. Portre adlı eseri ise dünyanın kötülüklerden kurtulamayacağı vugusu ile sonlanır.
Büyük komedisi Müfettiş adlı eseri ile bürokrasiyi alay derecesinde yeren Gogol eserinin sahnelenmesi ile tüm şimşekleri üzerine çeker. Tepkiler yüzünden Rusya?dan ayrılmak zorunda kalır. Roma’da Puşkin’in tavsiyesi ile en büyük eseri olan Ölü Canlar’ı yazarken Puşkin’in öldüğü haberini alır. Bu haber onun için “Rusya’dan gelebilecek en kötü haber”dir. O zamana kadar Puşkin’i düşünmeden dikkate almadan hiçbir şey yazmayan Gogol için bu haber gerçekten bir yıkım olmuştur. Puşkin?in ölümünün yıkıcı etkisine karşın 1842 yılında iki önemli eseri olan Ölü Canlar?ın 1. cildi ve uzun hikayesi Palto?yu bitirir ve yayınlar. Ölü Canlar dönemin Rusya?sının çürümüşlüğünü gerçekçi bir biçimde gözler önüne sererken Palto?da sıradan insanların yaşadıkları acılar, maaruz kaldıkları haksızlıklar, ve yaşadıkları yoksulluk tüm gerçeklikleriyle, okuyucuyu sarsacak bir ustalıkla gözler önüne serilmektedir. Bu eser de dönemin en büyük eserlerinden biri olarak nitelendirilecektir. Rus edebiyatına sıradan insanların gerçekçi bir girişi olarak da nitelendirilebilir Palto. Öyle ki Dostoyevski hikayeye hitaben “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” diyecektir. Ancak öykü yayınlaması ile soylu kesimin tepkisini tekrar Gogol üzerine çeker. Dönem aydınlar üzerinde büyük baskıların uygulandığı karanlık I.Nikola dönemidir. Gogol düzen savunucuları tarafından Rus insanını aşağılamakla onun kötü yönlerini göstermekle, halkına ihanetle suçlanır. Ancak onun yapmak istediği halkını aşağılamak değil onu bu hale sokan yozlaşmış düzeni tüm gerçekliği ile gözler önüne sermektir. Maruz kaldığı bu suçlamalar yazarın ruhsal sağlığına da ciddi zararlar vermiştir.

Son Yılları ve Ölümü
Puşkin’in ölümünden sonra Gogol’un popülaritesi daha da da artar. Bu ilgi Gogol’da bir öncülük hissi yaratır ve kendine toplumu değiştirmek, insanlara yol göstermek gibi misyonlar edinir. Bu dönemde eski yaratıcılığını kaybettiği söylenebilir. Dine karşı ilgisi artar ve daha önce eleştirdiği kiliseyi dahi övmeye başlar. Bu davranış hayranlarının tepkisini çeker ancak o bu tepkilere dinsel yorumlar katar ve Tanrı’nın gönlünü almak için ona daha da yakınlaşır. 1848?de kutsal toprakları ziyaret etmek için Filistin’e gider. Moskova’ya geri dönen Gogol orada Matvey Konstantinovski adlı gerici bir rahibin etkisi ile 1852 yılında Ölü Canlar romanının ikinci bölümünün el yazmalarını yakarak imha eder. Bu davranışından 10 gün sonra 43 yaşında Moskova?da ölür.
Gogol’ün tamamlayamadığı sadece taslaklarını kaleme aldığı Dördüncü Dereceden St.Vladimir Nişanı adlı oyunu ölümünden sonra Sasa Preis tamamlanmıştır.

Eserleri
Masallar
Müfettiş
Palto
Ölü Canlar
Burun
Bir Delinin Hatıra Defteri
Portre
Eski Zaman Beyleri
Taras Bulba
Fayton

 

Previous Story

Denis Diderot ‘un Hayatı. “Yaşamını gerçeğe ve doğruluğun coşkusuna adamış devrimci”

Next Story

Shakespeare dair – Karl Marx ve Friedrich Engels

Latest from Gogol

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ