Nereye Yolculuk Etmeli? – Friedrich Nietzsche

friedrich-nietzscheDolaysızca kendini gözlemleme, kendini öğrenmekte çok ileriye götüremez: tarihe gereksiniriz, çünkü geçmiş yüzlerce dalga halinde akar içimize; kendimiz de, her bir anda bu sürekli akıştan neyi duyumsuyorsak oyuzdur, başkası değil. Hatta burada, görünüşte en bize özgü ve en kişisel özümüzün ırmağına girmek istediğimizde bile geçerlidir Herakleitos’un ilkesi: aynı ırmağa iki kez girilmez.

– Öyle bir bilgeliktir ki bu, gerçi zamanla eskimiştir ama yine de güçlü ve besleyici kalmıştır eskisi gibi: tıpkı tarihi anlamak için, tarihsel dönemlerin yaşayan kalıntılarını ziyaret etmek gerektiği bilgeliği gibi, – yolculuk etmek gerektiği, büyük ata Herodot gibi, kavimlere –kavimler sabitleşmiş daha eski kültür basamaklarıdır sadece, üzerinde durulabilecek– özellikle de yabanıl ve yarı yabanıl halklara, insanın Avrupa giysilerini üstünden çıkarttığı ya da henüz giymediği yere. Ancak her zaman mekândan mekâna binlerce mil yol yürümeyi gerektirmeyen, daha ince bir yolculuk sanatı ve amacı daha vardır. Büyük bir olasılıkla son üç yüz yıl kültürel açıdan tüm renkleriyle, ışık kırılmalarıyla bizim yakınımızda da hâlâ sürmektedir: sadece keşfedilmeyi bekliyorlar. Kimi ailelerde, hatta tek tek insanlarda, katmanlar güzel ve gözle görülür bir biçimde üst üste duruyor hâlâ: bazı yerlerde de kayaların zor anlaşılır kırılması yer alıyor. Elbette ücra yörelerde, pek ayak basılmamış vadilerde, daha kapalı topluluklarda, çok daha eski duygunun saygıdeğer bir numunesi varlığını daha kolay koruyabilmiştir ve izinin de oralarda sürülmesi gerekir: oysa örneğin insanın haşlanmış ve ezilmiş bir halde dünyaya geldiği Berlin’de böylesi keşifler yapmak olanaksızdır. Bu yolculuk sanatında uzunca bir süre deneyim kazandıktan sonra, yüz gözlü bir Argos haline gelen kişi, kendi Io’sunu, –yani kendi ego’sunu– sonunda her yere götürecektir ve Mısır’da ve Yunan’da, Bizans’ta ve Roma’da, Fransa’da ve Almanya’da, göçebe ya da yerleşik halklar çağında, Rönesans’ta ve Reformasyon’da, sılada ve gurbette, denizde, ormanda, bitkilerde ve dağlarda bu oluşum ve dönüşüm içindeki egonun yolculuk-serüvenini yeniden keşfedecektir. – Böylece, geçmişteki her şey açısından, kendini-bilmek her şeyi-bilmek olacaktır: tıpkı, burada sadece ima ettiğimiz bir başka inceleme-zincirinden sonra, kendini belirlemenin ve kendini eğitmenin en özgür ve en geniş ufuklu tinlerde, sonunda gelecekteki tüm insanlık açısından her şeyi-belirlemeye dönüşebileceği gibi.

FRIEDRICH NIETZSCHE

KARIŞIK KANILAR VE ÖZDEYİŞLER
İNSANCA, PEK İNSANCA – 2
ALMANCA ASLINDAN ÇEVİREN: ALİ MUSTAFA TÜZEL
226. bölüm

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir