‘Övgü, soluk almanın kuralını bozar’ – Elias Canetti

saatin_gizli_yüreğiSaatin Gizli Yüreği, her ne kadar deneme başlığıyla bize sunulmuş olsa da, bir yönüyle aforizma, bir yönüyle günlük, bir yönüyle deneme çokça da notlar toplamıdır. Türleri, bile isteye ama herhangi bir türün sınırına sıkışmadan işletmiştir. Henüz kitap çapına ulaşmamış ham düşünce kökleri, edebiyata dönüşmemiş çiziktirmeler, okura kendisine açılma imkânı sunar. Büyük yazarları böylesi parçalardan bulmanın ayrı bir zevki var. Ayrıca, otobiyografik izler de taşırlar. Yıl yıl ayrılmış notlar. Konu, isimlendirme, başlık yok. Gittikçe konu konu açıldığı kadar döne dolana başa, ana konulara, temalara eğilmek gibi bir görüntüsü de var. Ülkemizin en yetkin çevirmenlerinden Ahmet Cemal’in imzası ise başka bir değer. Okumaya eğilmek, kitaba sarılmak, güvenle okumak ve yazarın bıraktığı izlerden daha geniş ve daha uzun izleklere yol almak bakımından, fırsat.

Yazarlar, notlarında, denemelerinde, güncelerinde bir şekilde sözü kendilerine getirirler. Hatta övünürler. Benlikleri batmayan güneş gibidir. Oysa, Canetti biraz da kendisini yok etmek, kendi benliğinde toplanan kişileri, insan için özlemek, saflaştırmak ister. Övmeye ve övünmeye karşı çıkar bu yüzden. ‘Övgü, soluk almanın kuralını bozar’ ona göre. İşte tam da bu cümleden çıkarak, ondan koyularak, kendinize yönelir, hayatı, sanatı ve düşünceyi bu kısa, net, ancak vurucu ve diri cümlelerde hayat bulursunuz. Yazı mı kuracaksın? Özgün düşünce mi çatacaksın, övmekten, övünmekten vaz geç. Eleştiri doğasıdır Canetti’nin. Şöhretin övmekle çok ilgili olduğunu düşünüyor olmalı ki şu yalın hükmü verir; ‘en yakınların dışında, insanı hiç kimse tanımıyormuş gibi yaşamak. Böylesi, yaşlılığın yetkinliği olurdu.’

Yazar iktidar ilişkilerinde açığa çıkar en çok onun eleştirel dokunuşları. İktidar sahipleri ile entelektüellerin ilişkisine özellikle değinir. “Eleştirellikten uzak geleneğin oluşması” bu tür ilişkiler sebebiyledir. Eleştiri, ama karşı çıkan, şikâyet eden değil, soran, sorgulayan, enerjik, umutsuz değil, çareyi insana bırakan, ona yükleyen bir eleştiri onunkisi. Hatta bir adım ilerden, başka bir dil ve uzaydan kurar dilini. “Üzerlerine tanıtma yazısı yazdığı kitapları hep daha sonra okurdu. Böylece o kitaplar üzerine ne düşündüğünü önceden bilirdi” cümlelerinde en çarpıcı karşılığını bulur bu dil.

İnsanın gizli yüreği
Hayvanlara düşkünlüğü, onların varlıkları karşısında hayrete kapıldığını biliyoruz Körleşme yazarının. Yer yer, “İnsan, artık bir mucize değil. Onun için mucize hayvan”dır. Defalarca dokunur hayvana. 1973-1985 yıllarında tutulan notlar boyunca Canetti; “tek bir insan üzerine, onu nasılsa öyle anlatmayı amaçlayan bütün bir kitap yazılabilir” düşüncesindedir. “Bunca zengin bir bileşim olan insan”, nice nice kişi ve karakteri bir kişide yaşama ve toplama potansiyeline sahiptir ve bu potansiyel dil yoluyla ve dilde açığa çıkar. O yüzden onun baş meselelerinden birisi de dildir. Dil deneyleri onun için çekici olmasa bile, “yazma sürecinin sonsuz yanı” kadar sonsuzdur dile düşkünlüğü, düşüşü.

Ve ölüm. Ahmet Cemal’in de altını çizdiği gibi, ölüm düşüncesi başattır notlarda. “Sadece doğallığı nedeniyle kaçınılmaz gördüğü ölüm” için çok yapılı, katmanlı ve zor bir meseledir. “Yükselme hırsı, düşüncenin nasıl ölümü ise, insan ancak bir şey istemediği zaman özgürdür” ve “ölümle aklının başına gelmesi için, insanın ne sıklıkla yaşaması gerekir?” İşte bu, yaşamın değerini ölümden göstermektir. İnsan hayatta olandır çünkü. Bu “son ağaç, son insan kadar acı veren bir düşünce” olsa bile. Canetti, saatin değil insanın gizli yüreği olan yazarlardan.

Ömer Erdem
‘Nefes almanın kuralı’
07.08.2015, http://kitap.radikal.com.tr/

SAATİN GİZLİ YÜREĞİ
Elias Canetti
Çeviren: Ahmet Cemal
Sel Yayıncılık
2015, 189 sayfa

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here