Öz adı Platôn olan filozofun Türkçesi neden Eflatun olmuş?

Öz adı Platôn olan filozofun Türkçesi neden Eflatun olmuş?

Cevap basit. Bir, Arapçada /p/ sesi yok. Yabancı dillerden alınan /p/ Arapçada daima /f/ oluyor.38 İki, Arapçada /o/ sesi de yok. Bu da daima /u/ya dönüşüyor. Üç, Arapçada kelime başında çift sessizi telaffuz etmek imkânsız. Türkçe ispor veya siteyşın gibi, ya başına ya arasına mutlaka bir sesli katıyorlar. Dolayısıyla filozofun Arapça adı Felâtûn veya Eflâtûn. Türkçeye Arapçadan aktarılmış, ikinci şekli daha çok tutmuş.

Platôn adının anlamı “düz yerden gelen” yahut “ovalı”. Bir rivayete göre de kafasının şeklinden ötürü “enli”. Karşıt ekolü kuran filozof Aristotelês’in adı “en meziyetli” ya da “en yetkin” gibi bir şey. Biraz Osmanlıca paralayanlar için: Ayn-ül Belaga. Geometriyi icat eden Öklit yani Eukleides “iyi namlı”. Cihan fatihi meşhur Aleksandros da “er savan”. Aleksô “savmak, savunmak”, anêr “er, erkek”, dolayısıyla asker, ándros bunun –i hali.

Aleksandros’tan yoğurtlu kebaba giden yolu da anımsayalım. Adamcağızın Arapça adı olan Aliksender metateze uğramış, yani dilin dolaşıp yalnız’ın yanılız olması gibi, s-k yer değiştirmiş, Aliskender olmuş. Bunun başındaki heceyi de Arapça harf-i tarif kabul edip al-İskender diye yorumlamışlar. Bursalı kebapçı İskender Efendi’nin adı oradan geliyor.

Sevan Nişanyan
30 Aralık 2008

Kelimebaz
Propaganda Yayınları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir