Redhouse: Miçoluktan Sadrazam Tercümanlığına Uzanan Hikayesiyle Sıra Dışı Bir Dilbilimci

Jamed Redhouseİngilizce öğrenirken hep elimizin altında duran “Redhouse” sözlüklerinin yaratıcısı James Redhouse’un hayatının önemli bir bölümünü İstanbul’da, Osmanlı’nın hizmetinde geçirdiğini hiç duydunuz mu? İstanbul’a miço olarak gelen Redhouse, tersane işçiliğinden sadrazam tercümanlığına kadar yükselmeyi başardı ve ölümsüz birçok esere imza attı. İşte Osmanlıların deyişiyle “İngiliz Mustafa”nın pek bilinmeyen sıra dışı öyküsü..

Miçoluktan Sadrazam Tercümanlığına Uzanan Hikayesiyle Sıra Dışı Bir Dilbilimci: Redhouse
İngiliz dilbilimci Jamed Redhouse, Britanya İmparatorluğu’nun “üzerinde güneş batmadığı” bir dönemde, 1811 yılında Londra’da doğdu. Henüz 5 yaşındayken babasını kaybetti. 8 yaşındayken bir aile dostu tarafından erkek çocuklarını denizciliğe hazırlamak için eğitim veren bir vakıf okuluna kaydedildi. Burada sıkı bir eğitimden geçti fakat disiplinsiz davranışları nedeniyle okuldan uzaklaştırıldı.

Miço olarak İstanbul’a geldi
James Redhouse’un bir dönem Londra’da eğitim gördüğü Christ’s Hospital okulu
Okuldan atıldıktan sonra bir süre gemilerde kamarot ve miço olarak çalışmaya başladı. 1826 yılında, çalıştığı ticaret gemisinin İstanbul’a uğradığı sırada teknik ressam olarak çalışma teklifi alınca hemen işini terk etti ve hayatını değiştirecek şehre, Dersaadet’e adım atı.

Henüz çocuk yaşlarında geldiği Osmanlı başkentinde tersanelerde çalışmaya başladı. İngiltere’de aldığı sıkı eğitiminde etkisiyle kısa zamanda adından söz ettirmeyi başardı. Ancak tersanedeki çalışma azmi ve yeteneğinden daha çok dikkat çeken bir husus vardı, o da Türkçe’yi öğrenmedeki hüneriydi.

Redhouse’un İstanbul’a geldiği sırada Osmanlı İmparatorluğu’nda değişim ve yenilik rüzgarları esmekteydi. Modern bir ordu kurulup donanma ıslah edilirken uluslararası alanda da denizlerdeki üstünlük Fransa’dan İngiltere’ye geçiyordu. Bu değişim nedeniyle bahriye okullarında okutmak üzere İngilizce kitaplara ve tercümana ihtiyaç doğdu.

Tabii Redhouse, oluşan bu fırsatı iyi değerlendirdi ve üst makamlara önerilmesiyle önce Tercüme Odası’nda çalışmaya ardından Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, yani Deniz Mühendishanesi’nde İngilizce hocalığı yapmaya başladı.

Bir yandan Fransızca, Arapça, Farsça, Almanca ve İtalyanca gibi dilleri öğrenip dil bilgisini genişletti, öte yandan İstanbul’da geniş ve önemli bir çevre edindi. Abdülmecid döneminin sadrazamı Hüsrev Paşa ile tanışması bu döneme rastlar…

Redhouse 1830 yılında İstanbul’dan ayrıldı ve Rusya’nın güneyine gitti. 3 yıllık Rusya seyahatinde hem Türkçe’nin doğu lehçesiyle ilgilendi hem de ilk önemli sözlük çalışması olan “Osmanlı Lisanı’ndan Seçmeler”in önemli bir kısmını tamamladı.

Rusya’dan döndükten sonra Londra’ya gitse de İstanbul ile bağını koparmadı. Londra’da Hüsrev Paşa tarafından kendisine verilen görev; İngiltere’ye eğitime gelen Türk öğrencileri denetleyip onlara İngilizce öğretmekti.

Ve Redhouse, 4 yılın ardından tekrar İstanbul’a döndü ve daha aktif görevlerde yer aldı. İlk olarak daha önce de çalıştığı tercüme dairesine girdi, ardından Sadrazam Hüsrev Paşa’nın tercümanlığına getirildi.

Adı hem İstanbul ricali hem de İngiliz hükümeti tarafından günden güne daha çok duyulur olmuştu. Artık “İngiliz Mustafa” adı ile tanınıyordu. Yeni görev yeri ise Osmanlı Hariciye Nezareti, yani Dışişleri Bakanlığı oldu.

1840 Londra Antlaşması gereği önce Suriye giden Redhouse buradaki başarılı hizmetinin ardından İran ile sınır düzeltme müzakereleri başlayınca Erzurum’a gönderildi. Burada tam dört sene kalan Redhouse, “Osmanlıca Grammer” isimli eserini tamamladı ve yayımladı.

Erzurum’dan döndükten sonra Encümen-i Daniş ( İlimler Akademisi) üyeliğine seçilen ve çeviri bürosunun içinde bir kütüphane kurup çalışmalarını sürdüren Redhouse, artan sağlık problemlerinin de etkisiyle 1853 yılında Kırım Savaşı arefesinde İstanbul’dan ayrıldı. Emekli olduğunda 42 yaşındaydı…
Eserini Sultan Abdülaziz’e ithaf etti

Ama Redhouse, emekli olduktan sonra Osmanlıca ile olan bağını koparmadı. Ömrünün sonuna kadar sürdüreceği geniş kapsamlı sözlük çalışması olan “Küllüyat-ı Aziziyye fi’i Lügati’l Osmaniyye (Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’e ithafen) isimli eserinin büyük bir kısmını tamamlayıp İstanbul’a gönderdi.
Mesnevi ve İncil çevirisi yaptı

Mesnevi ve İncil çevirisi yaptı
Ömrünün son dönemlerinde özellikle doğu Türk lehçesi üzerine önemli çalışmalar yaptı. 1890 yılında yayınladığı “Turkish and English Lexicon” isimli çalışması sadece Osmanlı döneminde değil, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde bile en önemli İngilizce sözlük kaynağı olarak bilinir.

Redhouse’un çalışmaları sözlüklerle sınırlı kalmadı. Londra’da Matta İncili’nin İtalyanca-Osmanlıca ve İngilizce-Osmanlıca çevirilerini yaptığı gibi ilerleyen yıllarda Mevlana’nın Mesnevisi ile Hz.Muhammed için yazılmış Bürde Kasidesini de İngilizce’ye çevirdi.

James Redhouse, hayatı boyunca çok farklı alanlarda sayısız esere imza attı. Evet, bazı projeleri de yarım kaldı. İstanbul’da olsun, emekliye ayrılıp Londra’ya döndüğünde olsun maiyetinde çalıştığı birçok isimden daha fazla Türk-İngiliz ilişkilerine kültürel katkı sağladı.

Uzun sayılabilecek hayatına dört Britanya hükümdarı ve beş Osmanlı padişahı sığdırdı. 1892 yılında İngiltere’de hayata veda ettiğinde geride kendisinden bahsedecek bir torun veya akraba bırakmadı. Bize de hayatının pek çok safhası hala bilinmezliğini koruyan “İngiliz Mustafa”nın yaşam öyküsüne dair bildiklerimizi, öğrendiklerimizi paylaşmak düştü…

Kaynaklar:
Carter Findley (Kebikeç Dergisi 6.sayı)
Burhan Çağlar (Habertürk Tarih Dergisi 5.sayı)
İslam Ansiklopedisi (James Redhouse maddesi)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir