SPINOZA: Onu şeytan aldattı diyebilirler. İyi ama şeytanı kim aldattı?

İKİNCİ BÖLÜM
VI. — Bununla birlikte, insanların çoğuna göre vurdumduymaz kişiler, doğanın düzenine uymaktan çok doğanın düzenini bozmaktadırlar, ve insanların çoğuna göre, insanlar doğada imparatorluk içinde imparatorlukturlar. Onlara kalırsa, doğal nedenlerin yarattığı bir şey olmaktan uzak olan insan ruhu, doğrudan doğruya Tanrı tarafından yaratılmıştır, kendi kendini belirlemekte ve doğrudan doğruya aklını kullanmakta sınırsız güce sahip olduğu için, dünyanın geri kalan bölümünden bağımsız bir şeydir.

Ama deney bize şunu yeterince gösteriyor: sağlıklı bir bedene sahip olmak da sağlıklı bir ruha sahip olmak da bizim gücümüzün dışında bir şeydir. Bunun dışında her şey kendi varlığını kendi kendine korumak zorunda olduğuna göre, aklın buyruklarına göre yaşamak da kör arzuların yönetiminde yaşamak da bizim istemimize bağlı bir iş olsaydı, herkes akla ve bilgece konulmuş kurallara göre yaşayacaktı, oysa bu olacak şey değildir ve her kişi peşine düştüğü arzunun çekiciliğine boyun eğmektedir. Bu güçlüğü yaratanlar, elbette insan doğasındaki bu güçsüzlüğün nedenini ilk insanın kökel düşüşüne bağlı kötülükte ve günahta bulan dinbilimciler değillerdir. Gerçekte ilk insan hem dürüst kalmayı hem de düşmeyi gerçekleştirebilecek güçte olsaydı, kendi kendine sahip olsaydı ve henüz kötülüğe bulaşmamış bir doğaya sahip olsaydı, bilgili ve sakınık olduğu halde, nasıl olur da düşebilirdi? Onu şeytan aldattı diyebilirler. İyi ama şeytanı kim aldattı?

Şunu soruyorum: bilgisiyle öbür yaratıkların üstüne çıkan varlığı, Tanrı’dan daha büyük olmak isteyecek kadar çıldırtabilen kimdir? Sağlıklı bir ruha sahip olan bu varlık, kendine sahip olduğu sürece, varlığını korumaya çalışmaz mıydı? Ayraca şunu soruyorum: kendi kendine sahip olan ve istemine sahip olan ilk insan nasıl oldu da baştan çıktı ve yanıldı? Gerçekte akıldan tam tamına yararlanabilecek güçte olsaydı yanılmazdı, çünkü kendi kendine sahip olduğu ölçüde, zorunlu olarak varlığını ve sağlıklı ruhunu korumaya çalışırdı. Şimdi onun bu güce sahip olduğunu varsayalım. Öyleyse o ruhunu zorunlu olarak korumuştur ve yanılmamıştır. Ama hikayesine bakılırsa böyle olmadı. Demek ki ilk insan aklını doğru yolda kullanma gücüne sahip değildi, o da bizim gibi tutkularının tutsağıydı.

Teolojik-politik Inceleme (tractatus Theologico-politicus)
BENEDICTUS SPINOZA
Çevirenler:
Cemal Bali Akal – Reyda Ergün
Dost Kitabevi Yayınları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir