Dereler ve İsyanlar ? Mahmut Hamsici. ?Anadolu?nun ekokırım gerçeği?

Türkiye?de son dönemlerin önemli tartışma konularından HES?lerle ilgili ilk kitap Nota Bene Yayınları?ndan yayınlandı. Gazeteci Mahmut Hamsici?nin imzasını taşıyan ?Dereler ve İsyanlar?da kamuoyunun HES?lerle ilgili merak ettiği tüm bilgilerle Hamsici?nin Türkiye?nin dört köşesinden aktardığı gözlemler ve yaşam haklar için mücadele edenlerin hikâyeleri yer alıyor.
Türkiye kamuoyunun son dönemde en fazla tartıştığı konulardan HES?lerle (Hidroelektrik santraller) ilgili tüm merak edilen bilgilerin derli toplu yer aldığı ilk kitap ?Dereler ve İsyanlar? yayınlandı. Gazeteci Mahmut Hamsici?nin yazdığı kitapta HES?leri farklı yönleriyle ele alan bilgi bölümleri, Türkiye?de HES yapılan veya yapımı planlanan farklı yörelerden gözlemlerle HES karşıtlarının yaşam alanı mücadelelerinin hikâyeleri yer alıyor. Kitapta Türkiye?nin HES inşa edilen, planlanan yörelerinden Kastamonu; Sakarya; Düzce; Amasya; Tokat; Ordu; Giresun Çanakçı; Trabzon Tonya, Solaklı; Rize Salarha, Güneysu, Fındıklı, Senoz, İkizdere, Fırtına; Artvin Ardanuç, Şavşat, Murgul, Borçka, Macahel, Yusufeli; Erzurum Tortum, İspir; Tunceli; Antalya Üzümdere, İbradı, Gençler, Akseki, Sülekler, Alakır, Gökbük; Muğla Saklıkent, Yuvarlakçay?dan gözlemlerle bu yörelerde yaşayanların HES karşıtı, su ve yaşam hakkı mücadelelerine yer veriliyor. Bilgi bölümlerindeyse HES konusu genel bilgiler, suyun ticarileştirilmesi, HES?lerin yarattığı çevresel tahribat, ÇED raporları, HES?lerin tarım ve hayvancılığa etkisi, hukuk, enerji, küresel karbon ticareti ve HES?lerin sosyal etkileri başlıkları altında inceleniyor. Kitapta her yöreyle ilgili HES?lerin yarattığı çevresel tahribatı ortaya seren çarpıcı fotoğraflar da yer alıyor.
Hamsici kitabın içeriğini şu sözlerle anlatıyor: ?Bu çalışmayla devlet kurumlarının değil, yurttaşların gözüyle ?çevre etki değerlendirmesi? yapmayı, yaşanan ?ekokırımı? teşhir etmeyi, şirketlerin ve devlet kurumlarının projeleri yaşama geçirmek adına devreye soktukları türlü hukuksuzlukları ortaya sermeyi, üzerinde emekleri olmayan bir doğal kaynağı kullanarak gerçekleştirdikleri projelerle inanılmaz hızla büyüyen, büyüyecek, önemli bir bölümü AKP yandaşı sermaye gruplarının kimliği hakkında ön fikir vermeyi, enerji bahanesiyle yaşama geçirilen santrallerin arkasındaki gerçek niyetleri anlamak üzere bir kapı aralamayı, HES?leri farklı açılardan ele alan özet ama bütünlüklü bilgiler vermeyi ve yaşam mücadelesi veren yerel halkın mücadele deneyimlerini paylaşıma açmayı amaçladım.?

Anadolu usulü direnişin kalbine yolculuk – Serkan Ocak
(01/01/2011 tarihli Radikal Kitap Eki)

Dünyanın en büyük çevre sorunu iklim değişikliği olsa da Türkiye?nin bugünlerde en önemli meselesi hidroelektrik santrallar, kısa adıyla HES?ler. Enerjide dışa bağımlılığa çare olarak bir politika olarak belirlenen HES?ler, bugün Anadolu toprakları üzerindeki neredeyse tüm irili ufaklı dereler üzerine yapılması planlanmış durumda. ?Su akar Türk bakar? anlayışının geride kaldığına kanaat getiren bürokratlar, suyun boşa akmaması için 2006 sonrasında tüm akarsuların 49 yıllık kullanım hakkını özel şirketlere kiraladı. Derelerin yatakları değiştirildi, şantiye sahaları kuruldu, ağaçlar kesildi, dağların içine kilometrelerce tüneller kazıldı, çıkan hafriyatlar ise dere yataklarına boşaltıldı. Sular enerji ürütmek için tünellere hapsedildi.
Kısacası HES?ler büyük bir doğa yıkımını da beraberinde getirdi. Üstelik özel şirketlerin çevre konusundaki ?duyarlılığı? olayı bir doğa felaketine doğru sürükledi ve süreç halen böyle de devam ediyor. HES?lerin yapıldığı yörelerdeki halk başlangıçta ne olduğunu anlayamadı ancak son iki yıldır örgütlenerek HES?lere karşı büyük bir mücadele başlattı. ?Su boşa akmaz? diyen çevreciler ve halk bir araya geldi. Dernekler, platformlar kuruldu, meslek odaları bölge insanlarına yol gösterdi. İmece usulü paralar toplandı ve gönüllü avukatlar aracılığıyla davalar açıldı. Şimdi bu mücadelenin sonuçları tek tek alınıyor. Ancak mahkemelerde durdurulan HES projesi sayısı yüze ulaşamazken, yapılması planlanan HES?lerin sayısıysa 1700?leri buldu.

Aksu Deresi?nin kıyısı
Gazeteci Mahmut Hamsici, HES?ler konusunda Anadolu insanının verdiği mücadele hakkında kitap yazan ilk kişi oldu. ?Dereler ve İsyanlar?, Anadolu insanın HES?ler karşısında verdiği mücadeleyi ilk ağızdan anlatıyor. Kimi zaman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kimi zaman Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, kiminde de HES şirketleri çevreciler için, ?PKKlı?, ?rüşvetçi?, ?yaygaracı?, ?çevreci tipler?, ?o bölgenin insanı bile değiller? gibi yakıştırmalarda bulundu. ?Dereler ve İsyanlar?, HES?lere karşı canını dişine katarak mücadele eden köylülere, bölge insanlarına kulak vererek bu yaftalara da iyi bir cevap niteliği taşıyor.
Hamsici, Anadolu toprakları üzerinde binlerce kilometre yol kat etti. ?Dereler ve İsyanlar?, Anadolu usulü direnişin de öyküsü aynı zamanda. Köy köy HES?lerin izini süren Hamsici, Düzce-Hendek arasındaki Aksu Deresi?nde gördüğü manzarayı şöyle anlatıyor: ?Defne HES?in suyu tuttuğu yere gittiğimizde dehşet verici bir manzara karşılıyor bizi. İp kadar zar zor akan bir can suyu (Canlı yaşamının devamı için dere yatağına bırakılması zorunlu su miktarı), kesilmiş ağaçlar, dere kenarında rengi yavaştan solmaya başlayan bitkiler, ağaçlar?? Aksu Deresi?nin kıyısında yaşamını sürdüren Hacı Süleymanbey Köyü?nden Tayfun Habiçoğlu, HES?in fındık, çilek, hububat başta olmak üzere tarımla üst kesimlerde hayvancılıkla uğraşan yöre insanının yaşama zarar vereceğini ve dere yatağının atık suların aktığı bir bataklığa çevireceğini söylüyor.
Amasya?da 12 Eylül işkenceleri sonrasında sakat kalan bir doğa gönüllüsü Fazlı Kuru ile de karşılaşıyor Hamsici. Yeşilırmak havzasındaki Taşova?nın Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Kuru?nun kimi zaman elektrikli sandalyesi ile kimi zaman da engelli otomobiliyle dört bir yana koşuşturduğuna tanık oluyor. Hamsici, Tokat?ın HES nabzını tutarken bir tarlada soğan başlarını kesen Hanife teyzeye ve diğer emekçi kadınlara rastlıyor. Hanife teyzenin HES tepkisi sert oluyor: ?Bu topraklar dedelerimizden kalmış. Kimin suyunu alıyorsunuz? Valla gelirlerse kendilerini de yakarım, arabalarını da??
Gazeteci Hamsici?nin yolu, bir zamanlar ilk HES mücadelesinin yaşandığı Fırtına Vadisi?nden de geçiyor. Fırtına Vadisi, sit alanı ilan edildiği için şu anda HES tehdidi altında değil. Ancak hükümetin yürürlüğe sokmaya çalıştığı ?Tabiatı Koruma Kanunu?nu bu güvence için soru işaretleri yaratıyor. Henüz tasarı aşamasındaki kanunun resmileşmesi sonucu mevcut koruma statülerinin yeninde gözden geçirileceği belirtiliyor. Fırtına Vadisi?ne gidip de Vatandaş Mustafa?dan altı yıllık mücadelenin hikayesini dinlememek olmazdı: ?Bana telefon ettiler, dediler ki ?en yüksek mahkeme kararını bildirdi ve biz mücadeleyi kazandık?. Oturdum burada ağladım, valla ağladım. Hala da gözlerim yaşarır. O haz var ya o haz, herkese tavsiye ederim??

?Ha pu dereyi hangi pakan paşpakan satacak?
Rize Gürsu?da cami çeşmesinin yanında vatandaşlarla sohbet ederken seksen bir yaşında bir teyze Hamsici?nin bulunduğu yere usulca sokulur. Sabiha teyze, ?Kim bu, Hes çi mu? der. Hamsici?nun durumu izah etmesiyle Sabiha teyze biraz sakinleşir ancak düşüncelerini açıklamaktan da geri kalmaz: ?İnan pencerenin oradan, camdan bakiyorum, kim gelecek, kim geçecek diye. Ha pu deremiz 80 yıldır gür gür akıyor. Bu köyün ismi de Gürsu köyüdür. Eyi dinleyin. Şimdi pu dereyi getirup de hangi pakan, paşpakan satacak? 80 senedir ben pu dereye bakılyorum. Anasina, avradina s?.mayin bana?
Sabiha teyze, ?çevreci tip? değil, hele ?PKKlı? hiç değil. Kimseden de ?rüşvet? aldığı yok. Anadolu?nun pek çok yerindeki köylü kadınlar, erkekler gibi hayatında ilk kez katıldığı mitinglerde, protesto gösterilerinde ?HES?lere Hayır? diyor, ?Sular özgür aksın? diye haykırıyor. Anadolu topraklarında o sular yüzyıllarca özgürce aktı. Pırakun sular gönlünce aksun?
?Dereler ve İsyanlar?, okuyucuyu Muğla Yuvarlakçay?dan Antalya Alakır?a, Kastamonfu Loç Vadisi?nden, Erzurum Aksu Vadisi?ne, Doğu Karadeniz?in eşsiz güzelliklerine uzanan Anadolu?da bir yolculuğa çıkarıyor.

HES hakkında her şey
?Dereler ve İsyanlar?, HES?ler konusunda bir kaynak niteliği de çalışıyor. 304 sayfadan oluşan kitapta Tabiat Bilgisi bölümleri de de yer alıyor. 9 bölümden oluşan Tabiat Bilgisi?nde, Yeni başlayanlar için HES?lere giriş, HES?ler ve suyun ticarileşmesi, HES?ler ve çevresel tahribat, HES?ler ve ÇED raporları, HES?ler ve hukuk, HES?lerin sosyal etkileri, HES?lerin tarım ve hayvancılığa etkileri, HES?ler ve küresel karbon ticareti, HES?ler ve enerji biraz da bilimsel bir dille anlatılıyor. Ayrıca bürokratların ve HES projesi sahibi şirket yetkililerinin HES karşıtı mücadele edenler için söylediği sözlerle ilgili de kitapta derleme bölümler bulunuyor.

Mahmut Hamsici?den ?Dereler ve İsyanlar?
(30/12/2010 tarihli Evrensel Gazetesi Kültür Sayfası)

HES?lerle ilgili bilgiler ve Türkiye?nin dört köşesinden Mahmut Hamsici?nin gözlemleri ve yaşam hakları için mücadele edenlerin hikayeleri, ?Dereler ve İsyanlar? isimli kitapta toplandı.
HES?lerle ilgili bilgiler ve Türkiye?nin dört köşesinden Mahmut Hamsici?nin gözlemleri ve yaşam hakları için mücadele edenlerin hikayeleri, ?Dereler ve İsyanlar? isimli kitapta toplandı.
Türkiye?de HES?lerle (Hidroelektrik santraller) ilgili tüm merak edilen bilgilerin derli toplu yer aldığı ilk kitap olma özelliğine sahip çalışmada, Türkiye?de HES yapılan veya yapımı planlanan farklı yörelerden gözlemlerle HES karşıtlarının yaşam alanı mücadelelerinin hikayeleri yer alıyor. Kitapta, Kastamonu, Sakarya, Düzce, Amasya, Tokat, Ordu, Giresun, Çanakçı, Trabzon Tonya, Solaklı, Rize Salarha, Güneysu, Fındıklı, Senoz, İkizdere, Fırtına, Artvin Ardanuç, Şavşat, Murgul, Borçka, Maçahel, Yusufeli, Erzurum Tortum, İspir, Tunceli, Antalya Üzümdere, İbradı, Gençler, Akseki, Sülekler, Alakır, Gökbük, Muğla Saklıkent, Yuvarlakçay?dan gözlemlerle bu yörelerde yaşayanların HES karşıtı, su ve yaşam hakkı mücadelelerine yer veriliyor.
HES konusundaki genel bilgilerin, suyun ticarileştirilmesi, HES?lerin yarattığı çevresel tahribat, ÇED raporları, HES?lerin tarım ve hayvancılığa etkisi, hukuk, enerji, küresel karbon ticareti ve HES?lerin sosyal etkileri başlıklarında bilgi ve incelemelerin yer aldığı kitapta; HES?lerin yarattığı çevresel tahribat fotoğraflarla da ortaya seriliyor.

Devlet Amerika Biz Kızılderiliyiz – Yusuf Yavuz
(28.12.2010 tarihli www.odatv.com)

Türkiye’nin gündeminden düşmeyen HES mücadelesi, “Dereler ve İsyanlar” adıyla kitaplaştı. Gazeteci Mahmut Hamsici, karış karış dolaştığı Anadolu vadilerinde HES direnişini yazdı. Nota Bene Yayınlarından çıkan kitap, bu alanda ilk çalışma olma özelliğini taşıyor.

KÜREKLİ ÇAPALI HES DİRENİŞİ

Türkiye’de iki yıldır sıklıkla tartışılagelen hidroelektrik santrallerin (HES) yarattığı etkiler Anadolu’nun bir çok yerinde sessiz sedasız halk hareketlerine dönüşerek tepkiyi de beraberinde getirdi. Kimi yerde sert kimi yerde daha sakin bir seyir izleyen HES karşıtı harekete yakından bakıldığında bir çok açıdan ilgiyi ve incelemeyi gerektiren sayısız veri barındırıyor. Siyasetin ve toplum bilimlerinin neredeyse hiç ilgi göstermediği HES mücadelesi, bir yanıyla internet çağında dünyanın diğer coğrafyalarındaki benzer sorunları yaşayan halklarla buluşurken, diğer yandan da Artvinliyle Muğlalıyı kardeşleştiren bir toplumsal dokuyu da örüyor. Anadolu köylüsü, vahşi kapitalizmin iş makinelerine karşı çapayla, kürekle ve sazıyla ve sözüyle destansı bir direnişin tam ortasında.

Öyle ki, derelerindeki isyanı anlatmak, seslerini duyurmak için Muğla Yuvarlakçaylı köylüler Harlem makamında rap şarkısı söylüyor, Erzurumlu köylüler türkü, Artvinliler şiir yazıyor. Köçekli, sarı yazmalı eylemlere, santurlu neyli konserler ekleniyor. Ressamından müzik adamına, dağcısından çobanına Anadolu insanı, dereleri için bir araya geliyor.

‘EKOKIRIM’I TEŞHİR ETMEK

Gazeteci Mahmut Hamsici’nin, neredeyse Anadolu’nun HES kıskacındaki bütün vadilerini tek tek dolaşarak hazırladığı kitabı “Dereler ve İsyanlar”, bu alanda ilk kitap olma özelliği taşıyor. Hamsici, Anadolu’daki HES direnişinin yoğunlaştığı bölgelerden izlenimler ve belgesel aktarımlarla desteklenen ve geçtiğimiz ay Nota Bene Yayınları’ndan çıkan kitabı yazmaktaki amacını şu sözlerle aktarıyor: ?Bu çalışmayla devlet kurumlarının değil, yurttaşların gözüyle ?çevre etki değerlendirmesi? yapmayı, yaşanan ?ekokırımı? teşhir etmeyi,şirketlerin ve devlet kurumlarının projeleri yaşama geçirmek adına devreye soktukları türlü hukuksuzlukları ortaya sermeyi, üzerinde emekleri olmayan bir doğal kaynağı kullanarak gerçekleştirdikleri projelerle inanılmaz hızla büyüyen, büyüyecek, önemli bir bölümü AKP yandaşı sermaye gruplarının kimliği hakkında ön fikir vermeyi, enerji bahanesiyle yaşama geçirilen santrallerin arkasındaki gerçek niyetleri anlamak üzere bir kapı aralamayı, HES?leri farklı açılardan ele alan özet ama bütünlüklü bilgiler vermeyi ve yaşam mücadelesi veren yerel halkın mücadele deneyimlerini paylaşıma açmayı amaçladım.?

ADIM ADIM ANADOLU DERELERİ

Dereler ve İsyanlar, Türkiye?nin HES inşa edilen, planlanan yörelerinde sürdürülen ve aslında çoğunlukla kendi olağan koşulları içinde gelişen HES karşıtı hareketlerin romanı niteliğinde. Kitapta, Kastamonu; Sakarya; Düzce; Amasya; Tokat; Ordu; Giresun Çanakçı; Trabzon Tonya, Solaklı; Rize Salarha, Güneysu, Fındıklı, Senoz, İkizdere, Fırtına; Artvin Ardanuç, Şavşat, Murgul, Borçka, Macahel, Yusufeli; Erzurum Tortum, İspir; Tunceli; Antalya Üzümdere, İbradı, Gençler, Akseki, Sülekler, Alakır, Gökbük; Muğla Saklıkent, Yuvarlakçay?dan gözlemlerle bu yörelerde yaşayanların HES karşıtı, su ve yaşam hakkı mücadelelerine yer veriliyor. Bilgi bölümlerindeyse HES konusu genel bilgiler, suyun ticarileştirilmesi, HES?lerin yarattığı çevresel tahribat, ÇED raporları, HES?lerin tarım ve hayvancılığa etkisi, hukuk, enerji, küresel karbon ticareti ve HES?lerin sosyal etkileri başlıkları altında inceleniyor. Kitapta her yöreyle ilgili HES?lerin yarattığı çevresel tahribatı ortaya seren çarpıcı fotoğraflar da yer alırken, HES direnişinin simgesel isimlerine dönüşen onlarca yerel insan figürünün öyküsü de kendi ağızlarından aktarılıyor.

‘SU AKAR TÜRK YAPAR’ ANLAYIŞI GELİYOR

Hamsici, Türkiye’nin su politikalarının da izini sürdüğü kitabına, Başbakan Erdoğan?ın 1 Temmuz 2008?de AKP?nin meclisteki grup toplantısında yaptığı konuşmayı anımsatarak başlıyor: ?Su akar, Türk bakar anlayışı kalkıyor. Su akar, Türk yapar anlayışını getiriyoruz.?

ŞİMDİ GÖZÜMÜZ AÇILDI

Ardından 9 Temmuz 2008?de DSİ Genel Müdürlüğü?nde düzenlenen toplu HES temel atma törenlerinde konuşan SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu?nun konfeti yağmuru altındaki konuşmasını anımsatıyor: ? Şimdi sen tekstilcisin, ne işin var enerji sektöründe diyeceksiniz. Çünkü herkes böyle bakıyor. Tekstilde beşinci, enerjide birinci kuşağız. Yıllarca barajlar yapılmış biz bakmışız, ama şimdi gözümüz açıldı.?

TÜRKİYE’NİN 50 MİLYAR DOLARLIK SU PAZARI

Birbirini izleyen bu konuşmaların ardından bu kez de 8 Eylül 2008 tarihinde TÜSİAD?ın İstanbul?da düzenlediği suyla ilgili konferansta konuşan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu?nun sözlerini aktarıyor: ? Türkiye?de 25 milyar dolar hidroelektrik santralleri, 20 milyar dolar sulama yatırımları ve yaklaşık 5 milyar dolar da içme suyunda yapılabilecek yatırımlar olmak üzere, aşağı yukarı 50 milyar dolarlık bir yatırım pastası var. Özel sektörün devreye girmesi isabetli olur.

VE İŞ MAKİNELERİ VADİLERE GİRİYOR

Türkiye?de en üst düzeydeki yetkililer ve yatırımcılar tarafından dillendirilen bu görüşlerin yaratıldığı iklimin, 2009?un başlarında İstanbul?da toplanan Dünya Su Forumu?nun hemen öncesine rastlaması hiç kuşkusuz bir tesadüf değildi. Mahmut Hamsici, Başbakan Erdoğan?ın ?devleti şirket gibi yöneteceğiz? sözlerini de anımsatarak bu sürecin ardından ortaya çıkan atmosferi şöyle anlatıyor kitabında: ? Anadolu?nun dört bir yanında vadiler şantiyeye dönmüş. Kamyonlar, iş makineleri vızır vızır çalışıyor, HES inşaatları son hızıyla devam ediyor. Projeler yerel halkın hukuki ve fiili mücadelesiyle karşı karşıya kalmış durumda. Hükümet yurttaşların hukuki kazanımlarını yeni yasal düzenlemelerle püskürtmeye çalışıyor. Bazı yörelerde jandarmanın ve özel güvenlik şirketlerinin sert müdahalesiyle karşılaşıyor.?

ŞİRKETLERİN KÖYLÜYE ‘DEVLET YATIRIMI’ YALANI

HES şirketlerinin yerel halka yönelik akıl almaz propaganda ve rüşvet yöntemlerinin aktarıldığı kitapta, bazı yetkililerin de bu oyunlara alet olduğuna dair çarpıcı anekdotlar dile getiriliyor. Kastamonu Loç Vadisi’nde HES inşaatına başlayacak olan Or-Ya Enerji şirketi, bölge köylerinin muhtarlıklarına gönderdiği yazıda, yatırımlarını ‘devlet yatırımı’ olarak tanıtıyor; devletin ormanına köylüler için ‘şenlik alanı’ yapacağını, yöre halkına istihdam yaratacağını, huzuru bozmayacağını köy konağı yapacağını vs. vaad ediyor. Ancak sonuç Türkiye’nin en değerli doğa alanlarından biri olan Loç Vadisi’ni katleden çalışmalar, ardından inşaatların durdurulması yönünde yargı kararları ve Cidelilerin direnişini beraberinde getiriyor.

‘DOĞA KENDİ PLANLAMASINI YAPMIŞTIR…’

Rize?de ve Doğu Karadeniz?de Derelerin Kardeşliği Platformu adıyla örgütlenerek HES?lere karşı hukuki, bilimsel ve eylemsel mücadele yürüten platformun sözcüsü Mehmet Gürkan?ın aktardıkları aslında vadilerde nasıl bir sürecin yaşandığını da gözler önüne seriyor: ? platform olarak yerel halkın çağrısı üzerine o bölgelere gidiyoruz. İnsanlar gönüllü olarak burada çalışıyorlar. Biz dışarıdan gelen insanlar değiliz, biz yerel halkız. Çevre ve Orman Bakanı ?doğalgaz lobileri onları destekliyor? diyor. Ben her yere cebimden para harcayarak gidiyorum, çoluk çocuğumun rızkından yiyorum, hiçbir lobi bizi desteklemiyor. (?) Su insan hakkı değildir, buna da karşı çıkıyoruz. Su tüm canlı ve cansız varlıkların hakkıdır. Biz de ihtiyacımız olan suyu kullanacağız. Biz suya para olarak bakmıyoruz, yaşam olarak bakıyoruz. (?) Biz Derelerin Kardeşliği olarak can suyunu tartışmıyoruz. ?Derede akan zaten can suyudur? diyoruz. Bütüncül havza planlamasına karşıyız. Doğa kendi planlamasını yapmıştır.?

CAMİDE HES TOPLANTILARI

Kitabın en dikkat çekici yanlarından biri de yerel halkın suyuna sahip çıkmak için gösterdiği direnişin boyutlarını gözler önüne sermesi. Ardanuç Derelerin Kardeşliği Platformu?ndan Kamile Kaya, birbirinden uzak olan köyleri bir araya toplamanın zorluğundan dolayı buldukları yöntemi şöyle anlatıyor: ? Bunun üzerine toplantıları camide yapmaya karar verdik? O gün camide ölmüş birinin mevlidi okunuyordu. Muhtar, ?mevlid bitince başlayın, Cuma namazına kadar anlatın? dedi. Anlatmaya başladık. Namaz vakti gelince ?ben sözü fazla uzatmayayım namaz kılacaksınız? deyince ?sen anlat, biz namazı sonra kılarız? dediler. Biz her Cuma bir namazdan önce bir de namazdan sonra olmak üzere en az iki yerde toplanıyorduk.”

PİZİMLE UĞRAŞMASUNLAR!

Anadolu insanını vareden yüzlerce yıldır içinde yaşadığı doğanın birden ellerinin arasından kayıp gitmesi karşısında yaşadığı şokun etkisi de yansıyor kitabın sayfalarına. Mahmut Hamsici?ninderlediği birbirinden çarpıcı insan öyküleri, HES?lerin gündelik hayata izdüşümünü aktarıyor. Çok sayıda HES projesinin bulunduğu Trabzon/Tonya?da, sağcısı solcusu, dincisi laiği bir araya gelerek HES?lere karşı ortak mücadele yürütüyor. Ancak Tonyalı Ayşe Teyze?nin (Lermi) şirketlere yönelik mesajı bölge insanının ortak tepkisini yansıtması bakımından önemli: ? Piz ha şimdi kalksak pu koyde 100 payan ?haydeyin? desem gider onlari linc ederuk o dereye. İnan ki yapabiliruk yani. Pizim Tonya kadinimuz oyledur. Kuyruğumuza pasma, pastun mi çapalariz. İnişallah pağa bi haber verurler nerede çaluşiyorsalar siz o zaman tuyarsinuz. Kadunlarimiz silah taşir, eşkiyalık yapar. Vallahi pillahi apdestliyim bak. Aç kaliruk gene koymayiruk. Pizimle uğraşmasunlar.?

‘DEVLET AMERİKA, BİZ KIZILDERİLİ’YİZ’

Türkiye?de HES tartışmalarının ve doğal olarak mücadelesinin ilk başladığı bölge olan Fırtına Vadisinin bulunduğu Çamlıhemşin?de adını su için verdiği mücadele ile duyuran Vatandaş Mustafa anlatıyor: ? Bir kısmı için şehir çok güzeldir. Şusu vardır busu vardır ama benim hayatım bu ormanın içindedir. Şurada kayalar vardır. Onların üzerine bakın koca koca çamlar bitmiş. Hep o dere sayesinde. Sonra o nebatla konuşmak var ya? Konuşmak derken yanlış anlama, hakikaten konuşmak. Bilmiyorsunuz ama o ağaçların hepsiyle konuşulabilir, o kuşlarla konuşulabilir, o ayılarla konuşulabilir. Tulum sesi duyduğunuzda sizin ayağınız kımıldar, siz farkında değilsinizdir ama kendiliğinden oynar. Siz nereye giderseniz gidin bu yöreyle ilgili bir şey duyduğunuz, gördüğünüz zaman tüyleriniz diken diken olur. Çünkü hayata başladığınız yerdir, sevdiğiniz yerdir. Hiçbir şey tesadüfi değildir. Allah her şeyi yerli yerine yerleştirmiş. Demiş ki, ? Vatandaş Mustafa? da burada yaşasın.? Ama şu anda biz Kızılderililer gibiyiz. Devlet Amerika?dır, biz Kızılderili?yiz.?

ANADOLU’NUN SU SAVAŞLARI BELGESELİ

Dereler ve İsyanlar, küresel kapitalizmin Anadolu?nun kılcal damarları olan dereleri, vadileri ele geçirme süreciyle başlayan ve buna paralel olarak direnen yerel toplulukların su savaşlarını belgeleyen önemli bir başvuru kitabı olmuş. Belgesel niteliğinde ama bir gazeteci üslubuyla kaleme alınan kitabın sayfalarında gezinirken, ?tabiat bilgisi? başlığını taşıyan bilgi kutularında aktarılan HES?lerle ve enerji politikalarıyla ilgili düzenlemelerin ayrıntıları, aynı zamanda bu ayrıntıların gündelik hayata olan yansımalarının aktarıldığı deneyimlerle HES meselesine bütüncül bir bakış açısı sunarken, fotoğraflarla belgelenen HES tahribatları da gözler önüne seriliyor.

Anadolu’nun binlerce deresinden yükselen çığlık Mahmut Hamsici’nin tanıklığında, güncelden tarihe aktarılıyor. Dileriz ilk kitap olma özelliği tapıyan bu çalışma, başka araştırıcıların ve sosyal bilimcilere yeni kapılar açar.

Kitabın Künyesi
Dereler ve İsyanlar
Mahmut Hamsici
Nota Bene Yayınevi
Kasım 2010
304 sayfa

Bir yorum

  1. direnişin,etkili olması adına.bilgilenmek lazım. sevgili mahmut HAMSİCİ; tebrik ediyor,hayatımıza katkısından dolayi,minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.. saygılarımla.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir