Çiçikov’un Para ve Saygınlık Takıntısı: Lacan’ın “Büyük Öteki” Bağlamında Toplumsal Onay Arayışı

Bu çalışma, Nikolay Gogol’ün Ölü Canlar (1842) romanındaki Pavel İvanoviç Çiçikov karakterini Jacques Lacan’ın “Büyük Öteki” kavramı bağlamında psikanalitik olarak ele almaktadır. Çiçikov’un para ve toplumsal saygınlık takıntısı, bireysel bir hırs olmaktan ziyade, toplumsal düzende kabul görmek için “Büyük Öteki”nin onayını arama çabasının bir tezahürü olarak yorumlanabilir. Bu bağlamda, Çiçikov’un

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çiçikov’un Sahte Başarı Arzusu: Modern Toplumlarda “İtibar Ekonomisi”nin Erken Bir Eleştirisi

Bu çalışma, Nikolay Gogol’ün Ölü Canlar adlı romanındaki başkahraman Pavel İvanoviç Çiçikov’un toplumsal yükselme stratejilerini “itibar ekonomisi” kavramı çerçevesinde inceler. Çiçikov’un sahte başarı arzusu, modern toplumlarda görünüşe dayalı statü inşasının erken bir temsili olarak yorumlanabilir. Bu bağlamda metin, Pierre Bourdieu’nün “sembolik sermaye”, Thorstein Veblen’in “gösterişçi tüketim” ve Erving Goffman’ın “benliğin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gogol: “Eğer Çiçikov kurtulursa, ben de kurtulurum.”

Çiçikov: Gogol’un Kendi Ruhunun Alegorisi Nikolay Vasilyeviç Gogol’un Ölü Canlar adlı eseri, yalnızca Çarlık Rusyası’nın toplumsal ve ahlaki yozlaşmasının panoramasını sunmakla kalmaz; aynı zamanda yazarın kendi iç dünyasındaki ahlaki çatışmayı da sembolik düzeyde yansıtır. Gogol’un Çiçikov karakteri, birçok araştırmacıya göre, onun benliğinin dünyevi ve çıkarcı yüzününkişileştirilmiş hâlidir (Wasiolek, 1969; Nabokov, 1981). 1. Çiçikov: Gogol’un dünyevi

OKUMAK İÇİN TIKLA

İki Kuruşluk Kabadayılıktan, İlahi Kudrete: Ruhumuzdaki O İki “Erkeklik” Suretinin Pek İbretlik Kavgası : Fallus ile Phallos

Yazan: Jungish Azizim, Bu ecnebi ruh hekimlerinin kitaplarını karıştırdıkça, insanın aklı bir tülbent gibi hem açılıyor hem de bir o kadar bulanıyor. Mesele ne, biliyor musunuz? Mesele, bizim “erkeklik” diye bildiğimiz şeyin aslında iki ayrı sureti, iki ayrı tabiatı olması… Biri, küçük harfle yazılan “fallus”; öteki, büyük harfle, pek bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

İsis ve Osiris Miti: Parçalanmış Erilliğin ve Dönüşen Aşkın Arketipi

İsis ve Osiris Hikayesinin Özeti İsis ve Osiris miti, dişil ve eril enerjilerin, yeniden diriliş ve dönüşüm yoluyla nasıl bir araya geldiğini gösteren kadim bir Mısır hikayesi olarak sunulur Hikayenin Temel Unsurları: BParçalanmış Krallığı İyileştirmek: İsis’in Aşktan Yaratılan Phallos’u Kadim İsis ve Osiris miti de, modern psikoloji için hayati önem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ruhunu Satanların İki Sureti: İngiliz Ahmağı mı, Alman Zındığı mı Daha Beter?

İngiliz şair Marlowe’un “Doktor Faustus” hikâyesini daha evvel bir önceki yazımızda deşmiş, o ahmak hekimin hazin sonuna bir güzel hayıflanmıştık. Lakin azizim, meğer bu “Şeytan’a ruh satma” meselesi, bu ecnebilerin aklını ne kadar kurcalamış ki, aradan yüz sene geçmiş, bu sefer de bir Alman dâhisi, o pek meşhur Goethe Efendi,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ruhunu Satarak Sefa Sürmek: Bir Ecnebi Allâmenin O Pek Hazin ve İbretlik Sonu Üzerine Bir Kıssa

Yazan: Jungish Edebiyatın o en fiyakalı, en de tekinsiz, en “Şeytan’la pazarlık” konulu şaheserlerinden birini, o meşhur Doktor Faustus’u,biliyor musunuz ? Azizim, Bizim ahşap konağın penceresinden etrafı seyrederken, insanın aklına ne acayip, ne de ibretlik hikâyeler geliyor. Geçen gün elime, o İngiliz diyarının eski zaman şairlerinden, Marlowe isminde bir zatın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Goethe ve Marlowe’un Faust’u Arasındaki Kurtuluş Paradoksu

C.G. Jung’un çalışmalarından beslenen derinlik-analitik psikolojisi, bireyin bilinçdışı süreçlerini aydınlatmak için sık sık edebi ve mitolojik figürlere başvurur. Marion Woodman’ın analizlerinde de görüldüğü gibi, klasik metinler modern bireylerin içsel çatışmalarını yansıtan arketipsel dramalar sunar. Bu bağlamda, Faust figürü—özellikle Christopher Marlowe ve Johann Wolfgang von Goethe’nin yorumlarında—ruh ve sınırlar arasındaki ebedi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çiçikov’un Politik Görüşü ve Gogol Dönemi Rus Düşüncesi İçindeki Yeri

1. 1840’lar Rusya’sında Politik Atmosfer Bu iki akımın arasında Gogol’ün Ölü Canlar (1842) eseri, toplumsal bir hiciv olarak konumlanır.Ancak Gogol, ne Slavofiller gibi mistik-maneviyatçı, ne de Batıcılar gibi rasyonel-modernisttir. O, ahlaki yozlaşmayı sistem içinde teşhis eder ama politik dönüşüm önermeksizin (Peace, 1981, The Enigma of Gogol). 2. Çiçikov: Statüko Bürokratı Olarak Politik Tip Romanın kahramanı Pavel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kurumsal Dünyada Çiçikov Davranış Biçimleri

1. Kurumsal Dünyada Çiçikov Tipi Nedir? Gogol’ün Çiçikov’u, görünüşte “saygın”, çalışkan, sistemin dilini bilen ama içsel olarak çıkar odaklı, empatisiz ve ahlaki esnekliğe sahip bir karakterdir.Modern kurumlarda bu tip, genellikle: Bu kişi, sistemin çelişkilerini ahlaki sorgulama yerine fırsata dönüştürür.Tam da bu nedenle, birçok kurumsal yapı Çiçikov tipi insanları ödüllendirir —

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gogol’ün Ölü Canlar’ındaki o kurnaz, düzenbaz ama bir o kadar da “normal” görünen adam Çiçikov’dan bugüne ne kaldı?

1. Çiçikov Bir Tiptir, Bir Dönem Değil Gogol’ün Ölü Canlar’ı yalnızca 19. yüzyıl Rusya’sının yozlaşmış bürokratik sistemini anlatmaz; aynı zamanda insanın çıkar hırsıyla ahlaki kimliğini kaybetme sürecinin alegorisidir. Bu nedenle Çiçikov bir karakter değil, bir arşetiptir — yani her çağda başka biçimlerde karşımıza çıkan bir insan modeli (Jung, 1959). Bugün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gogol’ün psikanalitik açıdan babasıyla ilişkisi ve baba eksikliğinin eserlerindeki izleri

1. Gogol’ün Babası: Vasiliy Afanasyeviç Gogol-Yanovski Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809–1852), Poltava yakınlarındaki Sorochintsy kasabasında doğmuştur. Babası Vasiliy Afanasyeviç Gogol-Yanovski (1777–1825) küçük bir toprak sahibi, aynı zamanda amatör bir oyun yazarıydı (Peace, 1981). Gogol’un babası köy tiyatroları için komediler yazar, mizahı seven ancak duygusal olarak içe kapanık bir kişiliğe sahipti. Eğitimli

OKUMAK İÇİN TIKLA

O Eski Günler, Yel Değirmeni Gibi Dönüp Duruyor Hafızalarda

Ergün DOĞAN Ah, eski Beyoğlu… O daracık sokaklarında rakı kokusuyla karışık tütün dumanı, gramofonlardan sızan tango melodileri, bir de kabadayıların “abi” diye selamlaşırken omuz silkmeleri… Ne günlerdi be! Şimdi her yer zincir kahveci, selfie pozlarıyla dolu; ama bir zamanlar, İstiklal’in göbeğinde, bir adam çıkar da şövalyelik ruhunu kabadayı tespihiyle yoğurur,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gogol’ün Ölü Canlar (1842) adlı eserinde yer alan Çiçikov’un Babasıyla İlişkisi: Psikanalitik Bir İnceleme – (Freud, Adler, Lacan, Winnicott temelinde)

Çiçikov’un Babasıyla İlişkisi: Psikanalitik Bir İnceleme Özet Bu çalışma, Nikolay Gogol’ün Ölü Canlar (1842) adlı eserinde yer alan Pavel İvanoviç Çiçikov’un babasıyla ilişkisini psikanalitik açıdan incelemektedir. Çalışmada Freud’un kişilik kuramı, Adler’in bireysel psikoloji yaklaşımı, Lacan’ın “babanın adı” (Nom du Père) kavramı ve Winnicott’un nesne ilişkileri kuramı temel alınmıştır. Bulgular, Çiçikov’un

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gökkuşağı’nın Altında Üç Nesil Fırtına: D. H. Lawrence’ın O Meşhur Hikâyesine Dair Karmaşık Ruhiyem

Bir İngiliz Romanına Dair Bir Kaş Göz Ediş Yazar: Jungish Breh, Azizim! Şu modern zamanların hali nicedir, ne yalan söyleyeyim, oturup da saatlerce dertleşesim gelir sizinle. Her şey tebdil oldu, değişti; ne eski âdetler kaldı, ne de gönül rahatlığı… Tam da bu hengâmede, elime bir İngiliz yazarın, D. H. Lawrence‘ın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yağmurdan Sonraki Şamata: Gökkuşağı Bir “Elîm” Aldatmacası mı, Yoksa Mukaddes Bir Ahid mi?

Jungish Aziz ve sevgili okuyucularım! Bu kez, gökyüzüne bakıp gözlerimizi kamaştıran o rengârenk yay üzerine, yani Gökkuşağı üzerine bir mülahaza yapalım. Nasıl ki Mecdelli Meryem’in hikâyesi bir kargaşadan sonra gelen aydınlanmaysa, gökkuşağı da bizim o bunalımlı, kasvetli yağmurlarımızın ardından bize sunulan, ilahi bir gösteri ziyafeti değil midir? Eminönü Meydanı’nda kahvemi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mecdelli Meryem’in Hâli: Teslimiyet Bir “Günah” Değildir, En Büyük “Apostoluktur!”

Yazar: Jungish Muhterem Okuyucularım! Meryem Ana gibi asil, lakin hikayesi mahalle dedikodularına en çok malzeme olmuş bir figürdür Mecdelli Meryem. O, hem en derin teslimiyetin hem de en büyük yeniden doğuşun sembolüdür. Bugün yine kafamda öyle bir mevzu dönüyor ki, insanın “Aman Yarabbi, bu kadınların çektiği ne karmaşa!” diye isyanı

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçimizdeki Kurban ve Zorba: Ruhsal Özgürlüğe Giden Gizli Yol

Jungish Bu, Jungcu analitik psikoloji çerçevesinde en kritik içsel mücadeleyi tanımlamaktadır. Partnerimizle sağlıklı bir ilişki kurabilmek için, önce kendi içimizdeki iktidar (power) odaklı zincirleri kırmamız gerekir. Partnerimizin acımızı anlamasını sağlamanın yolu, kendi içimizdeki kurban ve zorbanın sorumluluğunu almaktan ve böylece bizi hapseden köhnemiş ebeveyn komplekslerinin gücünü ortadan kaldırmaktan geçer. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Kadının Uyan (amay) ışı : Jane

Jane, güçlü bir içsel evlilik yoluyla kendi değerlerini oluşturmak için on yıl boyunca çalışan bir analizandır. Kendisini, dürüstçe veremeyeceği bir şeyi talep eden güçlü bir baba figürünün zorladığı bir durumla yeniden karşı karşıya kaldığında hastalanmıştır. Bu durumun neden olduğu psikolojik felç (paralysis), Jane’in günlüğüne yazdığı şu pasajda açıkça görülmektedir: Jane’in

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçsel Evliliğin Sırrı: Eril Tarafımıza Dişil Hislerimizi Nasıl Öğretiriz?

**Marion Woodman’ın “Yaralı Damat” (The Ravaged Bridegroom) adlı eserindeki Jungcu analizlere göre, dış ilişkilerdeki çatışmanın ve acının kökeni, bireyin kendi içindeki eril ve dişil enerjileri arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanmaktadır. Eğer kendi içimizde erile, dişil hislerimize değer vermeyi öğretebilirsek, dış hayatımızdaki partnerin de bir gün belki yaşadığımız acıyı daha iyi anlaması mümkündür.

OKUMAK İÇİN TIKLA