Kadın : İktidarların Psikopolitiği

İktidarların, dinler ve kültürün; kadın bedeni-ruhu ve zihni yani kadının yaşamı üzerinde bu kadar ısrarla durmasının, fikir-ideoloji ve politika üretmesinin birkaç yapısal, psikolojik ve ideolojik nedeni vardır. Bunları politik psikolojitoplumsal cinsiyet teorisipsikanaliz ve siyasal ideoloji eleştirisi bağlamında şöyle açıklayabiliriz:


1. Kadın Bedeninin Denetimi = Toplumun Denetimi

Kadın, biyolojik olarak doğurganlıkla ilişkilendirilir. Bu nedenle ataerkil toplumlarda kadın bedenini kontrol etmek, aynı zamanda neslin, ailenin ve “milletin bekası”nı kontrol etmek anlamına gelir.
Michel Foucault‘ya göre beden, iktidarın en temel denetim alanıdır. Kadın bedeni ise bu denetimin merkezindedir: nasıl giyineceği, nasıl doğuracağı, kiminle ne zaman ve nasıl ilişki kuracağı hep birer “milli meseleye” dönüştürülür. Kadın bedeni ne kadar çok kontrol edilirse, iktidar kendini o kadar güçlü hisseder.


2. Kadın, Eril İktidarın Aynadaki Tehdit Edici Yansımasıdır

Psikanalitik açıdan bakarsak, kadın; eril benlik için bastırılmış olan doğa, duygusallık ve bilinçdışıyla özdeşleştirilir.
Kadın, kontrol edilemeyen tarafı, kaosu, değişimi temsil eder.
Freud ve Jung gibi düşünürler, kadının “öteki” olarak görülmesini, erkek egemen bilinçdışının kendi içindeki karanlıkla baş edememesine bağlar. Bu yüzden erkek egemen sistem, kadını bastırarak kendini güvende tutmak ister.


3. Din, Kadını Ahlaki Sınırların Temsilcisi Yapar

Toplumlarda “ahlakın taşıyıcısı” genellikle kadındır. Erkek günah işleyebilir ama kadın onun günahını da taşıyan figür haline getirilir.
Kadının giyimi, konuşması, namusu dinî otoritelerce toplumun “ahlaki dengesi” olarak tanımlanır.
Oysa bu, ahlak değil itaat ideolojisidir. Kadınlar üzerinden inşa edilen ahlaki kodlar, esasen erkek iktidarın kendi sınırlarını kadına çizdirmesidir.


4. Kadın Üzerinden Siyaset Yapmak Kolay ve Popülisttir

İktidarlar için kadın, sürekli gündeme getirilebilecek bir manipülasyon alanıdır.
Başörtüsü, kürtaj, çocuk sayısı, LGBT+ karşıtlığı gibi konularla toplumun dikkatini dağıtmak ve kutuplaştırmak kolaydır.
Kadın haklarını tartışmaya açmak, iktidarın kendi tabanını mobilize etmesine, muhalefeti bastırmasına ve medya gündemini kontrol etmesine yarar.
Yani kadın, iktidar için bir ideolojik aparat, bir tür “günah keçisi” haline getirilmiştir.


5. Kadın Özgürleşirse, Mevcut Güç Yapıları Sarsılır

Kadının özgürleşmesi demek, patriyarkanın, sınıf egemenliğinin, dinsel otoritelerin ve kapitalist piyasanın temellerinin sarsılması demektir.
Çünkü kadın; ev içi emekücretsiz bakım emeğiduygusal hizmetler gibi görünmeyen ama sistemi ayakta tutan alanların taşıyıcısıdır.


Kadın güçlendiğinde, tüm bu yapılar hesap vermek zorunda kalır. İşte bu yüzden kadının özgürlüğü, yalnızca bir cinsiyet meselesi değil; sınıf, din, iktidar ve kapitalizmle doğrudan bağlantılı bir özgürleşme mücadelesidir.