Leopold Bloom’un Sıradanlığı: Kahramanlık Kavramının Yeniden Tanımlanması mı, Yoksa Geçersiz Kılınması mı?
James Joyce’un Ulysses’inde Leopold Bloom’un sıradan bir adam olarak betimlenmesi, geleneksel kahramanlık kavramını kökten sorgular ve modernist bir bağlamda yeniden şekillendirir. Bloom, Homeros’un Odysseia’sındaki destansı Odysseus’un modern bir yansıması olarak sunulsa da, bir reklam satıcısı, ev hanımı kocası ve Dublin sokaklarında dolaşan bir figür olarak, klasik kahramanlık ideallerinden—olağanüstü cesaret, fiziksel güç ve ilahi bir kader—yoksundur. Bu betimleme, kahramanlığı tamamen geçersiz kılmaktan çok, yeni bir kahramanlık tanımı önerir; bu tanım, insanlığın günlük mücadeleleri, empati ve içsel direnç gibi unsurlarla şekillenir.
Geleneksel Kahramanlık Kavramına Meydan Okuma
- Sıradanlığın Ironik Karşıtlığı
Geleneksel kahramanlık, epik destanlarda Odysseus’un kurnazlığı veya Achilles’in savaş meydanındaki cesaretiyle tanımlanır. Bloom ise, kahvaltıda böbrek yiyen, bir cenazeye katılan ve karısının sadakatsizliğiyle yüzleşen bir adamdır. “Calypso” ve “Lestrygonians” bölümlerindeki günlük rutinler, destansı maceraların yerini alır. Joyce, bu sıradanlığı ironik bir üslupla sunarak, klasik kahramanlığın yüce ideallerini alaya alır; ancak bu alay, kahramanlığı tamamen yok saymaz, aksine onu yeniden çerçeveler. - Normatif Kahramanlığın Reddi
Nietzsche’nin “üstinsan” veya Campbell’in “kahramanın yolculuğu” modeline göre, kahramanlık, bireyin olağanüstü bir dönüşümle kendini aşmasıdır. Bloom’un dışlanmış Yahudi kimliği, pasifliği ve toplumsal normlara uyum çabası, bu modeli reddeder. Freud’un psikanalitik perspektifinden, Bloom’un bilinçaltındaki bastırılmış arzular ve kayıp (oğlu Rudy’nin ölümü) ile yüzleşmesi, kahramanlığı fiziksel zaferden çok içsel bir mücadele olarak tanımlar. Bu, geleneksel kahramanlığın sabitliğini sorgular, ancak tamamen geçersiz kılmaz.
Yeni Bir Kahramanlık Tanımı Önerisi
- Empati ve İnsanlık
Bloom’un kahramanlığı, empati ve insanlıkta yatar. “Hades” bölümünde cenazede diğerlerinin duygularını anlama çabası ve “Ithaca”da Stephen’a yardım eli uzatması, destansı bir zafer yerine, insan bağlantısını önceler. Kavramsal olarak, Levinas’ın etik öteki kavramı burada devreye girer; Bloom, ötekine duyduğu sorumlulukla kahramanca bir duruş sergiler. Bu, kahramanlığı, fiziksel güçten çok ahlaki bir direnç olarak yeniden tanımlar. - İçsel Yolculuk ve Direnç
Bloom’un kahramanlığı, dışsal bir yolculuktan çok içsel bir dönüşümle şekillenir. “Circe”deki halüsinasyonlar, onun bastırılmış korkularıyla ve arzularıyla yüzleşmesini sağlar; bu, Jung’un individuation sürecine benzer bir içsel kahramanlık yolculuğudur. Joyce, Bloom’un zihnini bilinç akışıyla sanatsal bir labirente dönüştürerek, kahramanlığın sessiz ama derin bir dayanıklılıkta yattığını gösterir. - Sıradanlığın Evrensel Boyutu
Bloom’un sıradanlığı, kahramanlığı demokratikleştirir. Camus’nün absürt kahramanı Sisyphus gibi, Bloom da anlamsızlıkla dolu bir dünyada, küçük zaferlerle—karısıyla yeniden bağ kurma, Stephen’a destek olma—kahramanca bir duruş sergiler. Bu, kahramanlığın yalnızca seçkinlere değil, her bireye ait olabileceğini önerir; geçersizlikten çok, genişletilmiş bir tanım sunar.
Geçersiz Kılma mı, Yeniden Tanımlama mı?
Bloom’un sıradanlığı, geleneksel kahramanlık kavramını geçersiz kılmaz; aksine, onu modern bir bağlama uyarlayarak yeniden tanımlar. Klasik kahramanlık, epik bir dışsal başarıyı yüceltirken, Bloom’un kahramanlığı, içsel direnç, empati ve gündelik hayattaki insanlıkta bulunur. “Yes” ile biten “Penelope” monoloğu, Bloom’un bu sessiz kahramanlığının Molly ile yeniden birleşme potansiyelini sembolize eder. Bu, kahramanlığın evrenselleşmesini sağlar; Bloom, sıradan bir adam olarak, modern dünyanın kahramanı olur.
Sonuç
Leopold Bloom’un sıradan bir adam olarak betimlenmesi, kahramanlık kavramını tamamen geçersiz kılmaktan çok, yeni bir kahramanlık tanımı önerir. Sanatsal olarak ironik bir yeniden yazım, kuramsal olarak normların reddi ve kavramsal olarak empati ve dirençle şekillenen bu tanım, Ulysses’i, kahramanlığın modern bir manifestosu haline getirir.


