Otizm Dostu Ev Tasarımı: Kevin Erickson’ın Deneyimi ve Önerileri

Kevin Erickson, 38 yaşında otizm teşhisi aldıktan sonra, çocukluğundan beri hissettiği duyusal hassasiyetlerin bir açıklaması olduğunu fark eder. Parlak ışıklar, rahatsız edici renkler, gürültülü sesler ya da görsel karmaşa, onu diğer insanlardan farklı şekilde etkiler. Çevresindeki insanlar, bu hassasiyetleri keyfi tercihler ya da abartı olarak görse de, Erickson için bu durum, hem evde hem iş yerinde çatışmalara ve strese yol açar. Ancak teşhis, ona bu hassasiyetleri anlamlandırma ve çevresini buna göre düzenleme fırsatı verir. Erickson, otizmli bir yetişkin olarak evini duyusal ihtiyaçlarına uygun hale getirmenin hem kişisel rahatlık hem de yaratıcılık açısından nasıl dönüştürücü olduğunu anlatır. Otistik bireylerin ev tasarımına yönelik kaynakların genellikle çocuklar ya da grup evleri için olduğunu belirterek, yetişkinler için deneme-yanılma yöntemine dayalı bir rehber sunar. İşte onun deneyimlerinden ve önerilerinden oluşan bir özet.

Erickson, ev tasarımında büyük resmi şu şekilde ifade eder: içgüdülerinize güvenin ve yeni şeyler deneyin. Her otistik birey farklıdır; birini sakinleştiren bir renk, diğerini rahatsız edebilir. Bu yüzden pahalı değişiklikler yapmadan önce küçük denemeler önerir; örneğin, tüm evin ampullerini değiştirmek yerine birkaç ampulü test etmek ya da bir galon boya almadan önce küçük bir alanda renk denemesi yapmak.

Renk seçimi, otistik bireyler için hayati önem taşır. Erickson, taşındığı evin “stresli şeftali” adını verdiği turuncu-bej tonlarının onu gergin hissettirdiğini fark eder. Teşhisten sonra, otistik bireylerin yumuşak, gri tonlu, mavi-yeşil renklerle daha rahat ettiğini öğrenir. GA Architects gibi uzmanların önerileri, sezgileriyle uyuşur. Evini, Behr’in “Back to Nature” (sakin bir yeşil) ve “Toasty Gray” (soğuk gri) gibi soğuk alt tonlu renklerle boyar; banyosunda ise “Campfire Ash” ile daha hafif bir ton kullanır. Bu renkler, ona huzur ve rahatlama hissi verir. Cesur renkler (özellikle kırmızı) genellikle kaçınılmalı, nötr tonlar tercih edilmelidir. Mobilya ve döşemelerde de düz, düşük kontrastlı desenler önerir; parlak desenler yerine mat ya da sakin tonlar daha uygundur.

Ahşap tonları, sıcak renkleriyle dikkat çeker, ancak Erickson, gri alt tonlu “rustik bej” ya da “gümüş gri” gibi renkleri tercih eder. Çok turuncu, altın sarısı ya da koyu tonlar, stres yaratabilir. Doğayı eve taşımak da sakinlik sağlar; az bakım gerektiren bitkiler ya da akasya ağacından bir masa, odaya huzur katar. Erickson, banyosunda bitkilerle dolu bir merdiven ve mutfağında duvara asılı bir dal örneği verir.

Işık, otistik bireylerin rahatlığı için kritik bir unsurdur. Doğal ışık, stor perdeler ve keten perdelerle kontrol edilerek en üst düzeye çıkarılabilir. Öğleden sonra ışığı sıcak tonlu olduğu için, bu odalarda soğuk renkler (örneğin, “Light Drizzle” gri-mor mavi) kullanmak sakinlik sağlar. Yapay ışıkta, parlamayı azaltmak için birden fazla düşük yoğunluklu ışık kaynağı tercih edilir. Erickson, masa lambaları ve ayaklı lambalarla tavan ışığını dengelemeyi önerir. Ampul seçiminde üç faktör önemlidir: renksel geriverim indeksi (CRI), renk sıcaklığı ve lümen. 90+ CRI ampuller, ışığın doğal renkleri doğru yansıtmasını sağlar; 3000K (yaşam alanları), 3500K (ofisler) ve 4000K (banyolar) sıcaklıklar idealdir. Düşük lümenli ampuller ve dimmer’lar, ışığı kişiselleştirir, ancak ucuz dimmer’lar vızıltı yapabilir. Akıllı ampuller, günlük rutinler için otomatik ayarlar sunar.

Ses, otistik bireyler için büyük bir zorluk olabilir. Erickson, ses iletimi (dışarıdan gelen ses), ses emilimi (odadaki yankı) ve ses üretimi (cihaz gürültüsü) olmak üzere üç kavramı ayırır. Ses iletimi, yalıtımlı duvarlar ya da çift camlı pencerelerle kontrol edilir, ancak bu genellikle pahalıdır. Ses emilimi, yumuşak mobilyalar, kalın halılar ya da akustik panellerle sağlanır. Erickson, ofisinde kumaş kaplı fiberglas paneller kullanır. Ses üretimini azaltmak için sessiz bulaşık makineleri, buzdolapları ya da egzoz fanları seçilebilir. Masif çekirdekli kapılar ve köpük izolasyon, odalar arası ses geçişini azaltır. Kapıların “ses iletim sınıfı” (STC) derecesi, daha yüksekse daha iyidir.

Depolama, otistik bireylerin sistemleştirme dürtüsünü destekler. Erickson, her eşya için yeterli raf ya da çekmece olmasının sakinlik sağladığını belirtir. ADHD’li bireylerin aksine, görünür eşyalar onu rahatsız eder; bu yüzden çekmeceli ya da kapaklı depolama birimleri tercih eder. Plak koleksiyonunu perdelerle gizler, böylece görsel karmaşayı azaltır ve güneşten korur.

Hareket, otistik bireylerin klostrofobi hissini önlemek için önemlidir. Erickson, odalar arası geçiş yollarının açık tutulmasını önerir; eşyalar yerde olmamalı, mobilyalar kapılara yakın durmamalıdır. Az mobilya, daha fazla ferahlık sağlar. Örneğin, bir CD kulesinin geçiş yolunu tıkaması, ona stres verir.

Erickson, ev tasarımını bir macera olarak görmeyi önerir. Renkleri, ışıkları ve düzeni denemek, bir hobi gibi keyifli olabilir. Bu süreç, otistik bireylerin duyusal ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde, yaratıcılıklarını da besler. Yazıyı, okuyucuları kendi deneyimlerini paylaşmaya ve bu süreci eğlenceli bulmaya davet ederek bitirir.


Kısaca Bu yazı, otizmli bir yetişkinin evini nasıl daha rahat ve huzurlu hale getirebileceğine dair pratik öneriler sunuyor.

  • Renkler: Parlak ya da sıcak renkler (ör. turuncu) yerine sakin mavi-yeşil tonlar kullan. Mesela, Kevin evini “stresli şeftali” renginden kurtarıp yumuşak yeşile boyayınca rahatlamış.
  • Işık: Parlak, titreyen ışıklar yerine yumuşak, doğal ışık ya da düşük yoğunluklu lambalar seç. Dimmer’lar ve akıllı ampuller, ışığı kişiselleştiriyor.
  • Ses: Gürültülü cihazları (bulaşık makinesi, fan) sessizleriyle değiştir. Kalın halılar ya da akustik paneller, yankıyı azaltıyor. Masif kapılar, odalar arası sesi kesiyor.
  • Depolama: Eşyaları gizleyen çekmeceler ya da dolaplar, görsel karmaşayı önlüyor. Her şeyin yeri olmalı, yoksa stres artıyor.
  • Hareket: Odalar arası yollar açık olsun; eşyalar ya da mobilyalar yolu tıkamasın. Az eşya, daha ferah bir ev demek.
  • Doğa: Bitkiler ya da ahşap detaylar, eve huzur getiriyor.

Kevin, her otizmli bireyin farklı olduğunu söylüyor; birinin sevdiği renk, diğerini rahatsız edebilir. Bu yüzden küçük denemelerle kendi ihtiyaçlarını keşfetmek lazım. Bu süreç, sadece evi değil, hayatı da daha keyifli hale getiriyor. Kevin’in mesajı: “Evinizi kendinize göre yapın, bu bir süper güç!”

Yorum

  • Güçlü Yönler: Yazı, otizmli bir yetişkinin duyusal hassasiyetlerini samimi ve pratik bir şekilde ele alıyor. Teknik bilgiler (CRI, lümen, STC) ile kişisel deneyimler dengeli bir şekilde birleşiyor. Renk, ışık ve ses gibi unsurların ayrıntılı açıklaması, okuyucuya somut adımlar sunuyor. Yorumlar bölümü, diğer otizmli bireylerin benzer deneyimlerini paylaşmasıyla yazının etkisini artırıyor (ör. Lucy’nin yeşil tonlarla rahatlaması).

  • Düşündürdükleri: Toplumun, otizmli bireylerin duyusal ihtiyaçlarını “abartı” ya da “kapris” olarak görmesi, gaslighting’e yol açıyor. Erickson’ın teşhis sonrası özgüveni, otizmi anlamanın bireyi nasıl güçlendirdiğini gösteriyor. Yazı, otizmli yetişkinler için kaynak eksikliğine dikkat çekiyor; bu, önemli bir toplumsal ihtiyaç.

  • Eleştiri: Yazı, bazı yerlerde tamamlanmamış görünüyor (ör. fotoğrafların eksik olması). ADHD ile otizm arasındaki organizasyon farkına değiniliyor, ama bu daha derinlemesine ele alınabilirdi. Ayrıca, öneriler biraz pahalı olabilir (masif kapılar, yeni cihazlar), bu da herkes için erişilebilir olmayabilir.

  • Genel Mesaj: Otizmli bireyler, çevrelerini kendi ihtiyaçlarına göre düzenleyerek hem rahatlık hem de yaratıcılık kazanabilir. Bu, bir zorunluluk değil, keyifli bir keşif yolculuğudur.

Sizinde kendi yaşamınızı kolaylaştırmak için bulduğunuz yollar varsa bize iletin.


Kaynak : https://embrace-autism.com/autism-friendly-home-design/