Ebeveyn Suçlama : Otistik Çocuğu Olan Ebeveynlerin Yaşadıkları Suçlama Bir Araştırma

Otizm profili gösteren çocukların ebeveynlerin ve Bakıcıları birlikte çalıştıkları uzmanlar tarafından, çocuklarının engelli görünümlerini istinaden suçlanabiliyorlar. Bunlar en çok sosyal medyada çok sık karşımıza çıkan olgulardır aşağıda da buna dair bir araştırma sonucu ve buna dair yorumumuz mevcuttur.

1.016 ebeveyn ve bakım verenden toplanan veriler, aşağıdaki çarpıcı bulguları ortaya koymaktadır:

  • Katılımcıların %87,8’i, otistik ve PDA profiline sahip çocuklarının durumları ya da “gelişim gösteremedikleri” gerekçesiyle suçlandıklarını hissettiklerini belirtmiştir.
  • Katılımcıların %10,93’ü (111 aile), çocuğun otistik özelliklerinden dolayı ebeveyn veya bakım veren olarak kusurlu bulunduklarını ve en az bir resmi çocuk koruma prosedürüne tabi tutulduklarını ifade etmiştir.
  • Bu 111 ailenin %57,66’sı yalnız annelerden, %76,57’si ise nöroçeşitli (otizm, ADHD vb.) ebeveynlerden oluşmaktadır.
  • Bu ailelerin %68,46’sının çocuklarına resmi olarak kabul gören bir otizm tanısı konmuştur.

Toplanan bu nicel veriler, ebeveynlerin suçlanmasının; psikolojik sağlıkları, aile içi işlevsellikleri ve engellilik temelli destek hizmetlerine erişimleri üzerinde ciddi ve olumsuz etkiler yarattığını göstermektedir.

Yorum:

Bu veriler, nöroçeşitli çocukların bakımını üstlenen ebeveynlerin sistematik olarak nasıl damgalandığını ve yalnızlaştırıldığını gözler önüne seriyor. Özellikle şu noktalar dikkat çekici:

  • Suçluluk Yükü: Toplum ve kurumlar, çocukların gelişimsel farklılıklarını ebeveyn hatası gibi algıladığında, anne-babalar kendilerini sürekli bir savunma halinde buluyor. Bu durum, ebeveynin çocuğuna destek olma kapasitesini doğrudan baltalayabilir.
  • Kadınlar ve Nöroçeşitlilik: Resmi prosedürlere maruz kalan ailelerin büyük kısmı yalnız annelerden ve nöroçeşitli ebeveynlerden oluşuyor. Bu durum, hem kadınların hem de nöroçeşitli bireylerin sistem içinde çifte ayrımcılığa uğradığını düşündürüyor.
  • Kurumsal Şiddet: Otizm tanısı almış çocuklara sahip ailelerin bile sistematik şüpheyle karşılanması, resmi koruma sistemlerinin engellilik konusunda hâlâ patolojik ve cezalandırıcı bir yaklaşımı benimsediğini gösteriyor.

Bu bulgular, sadece bireysel değil, aynı zamanda sistemsel bir dönüşüm ihtiyacına işaret ediyor:

👉 Tanıdan bağımsız olarak destekleyici, şefkat temelli ve nöroçeşitliliği dışlamayan bir kamu politikası gerekiyor.

👉 Ebeveynlerin suçlanmak yerine dinlendiği, çocukların ise “bozulmuş” değil, farklı olduğu kabul edilen yeni bir bakış açısına ihtiyaç var.