Otistik Bireylerdeki “Sosyal Jetlag”

Sosyalleşme, insan yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır; ancak otizm spektrumunda yer alan bireyler için bu durum, çoğu zaman özel ve yoğun bir çaba gerektiren bir süreçtir. Bir otizm araştırmacısı ve psikoterapisti olarak, otizmli bireylerin sosyal etkileşim sonrası yaşadığı “Sosyal Tükenmişlik” veya halk arasında “Sosyal Jetlag” olarak da adlandırılan durumu, örneklerle detaylandırarak açıklamak isterim.


Sosyal Tükenmişlik: Otizmli Bireyler İçin Gizli Bir Yük

Otizmli bireyler, sosyal ipuçlarını anlama, karşılıklı konuşmayı sürdürme, beden dilini yorumlama ve duyusal girdileri yönetme gibi konularda nörotipik bireylere göre çok daha fazla bilişsel ve duygusal enerji harcarlar. Bu sürekli “sosyal performans” hali, bireyin sistemini aşırı yükler ve sonunda derin bir tükenmişliğe yol açar. Bu tükenmişlik, sadece fiziksel bir yorgunluk değil, aynı zamanda zihinsel, duygusal ve duyusal bir bitkinlik halidir. Bireyin sosyal ortamdan çekilme, yalnız kalma ve enerjisini yeniden toplama ihtiyacı hissetmesi, bu durumun en belirgin göstergesidir. Bir otizmli birey, tek bir yoğun sosyal etkileşimden sonra enerjisini geri kazanmak için günler, hatta bazen haftalar süren bir toparlanma süreci yaşayabilir.


Neden “Sosyal Jetlag” Benzetmesi?

“Sosyal jetlag” terimi, bedenin biyolojik saatinin farklı bir zaman dilimine uyum sağlamaya çalışırken yaşadığı yorgunluk ve dengesizlik haline benzer bir durumu ifade eder. Otizmli bireyler için sosyal etkileşimler de adeta farklı bir “zaman dilimine” geçmek gibidir. Sosyal kuralların, beklentilerin ve uyaranların yoğun olduğu bu “farklı zaman dilimi”ne uyum sağlamak, zihinsel ve duygusal olarak büyük bir enerji tüketimine neden olur. Sosyal ortamdan çıktıktan sonra ise, birey kendi “doğal zaman dilimine” geri döner, ancak bu geçişin bedeli olarak yoğun bir yorgunluk ve toparlanma ihtiyacı hisseder.


Detaylı Örneklerle Sosyal Tükenmişlik

Bu durumu somutlaştırmak adına, otizmli bireylerin günlük yaşamlarından bazı örnekleri inceleyelim:

  1. Bir Arkadaş Buluşmasından Sonraki Sessizlik İsteği:
    • Senaryo: Otizmli bir genç, en yakın arkadaşıyla 2-3 saat süren, samimi ve keyifli bir kafede buluşma gerçekleştirir. Sohbet eder, güler, belki hafif tartışırlar. Dışarıdan bakıldığında her şey yolundadır.
    • Sosyal Tükenmişlik Etkisi: Eve döndüğünde, genç kendini tamamen boşalmış hisseder. Telefonu sessize alır, odasına kapanır ve günlerce kimseyle konuşmak istemez. En basit sorulara bile cevap vermek zor gelir. Bu, “sosyal pilinin” tamamen bitmesi ve yeniden şarj olmak için mutlak bir sessizliğe ve yalnızlığa ihtiyaç duymasıdır. Arkadaşını sevmemesiyle değil, o etkileşimi sürdürmek için harcadığı muazzam enerjiyle ilgilidir.
  2. Markette Kasiyerle Kısa Bir Sohbet Sonrası Baş Ağrısı ve Zihinsel Tükenmişlik:
    • Senaryo: Otizmli bir yetişkin, market alışverişi sırasında kasiyerle “Nasılsınız?”, “İyi günler” gibi standart birkaç cümlelik kısa bir etkileşim kurar. Belki kasiyer hava durumu hakkında yorum yapar.
    • Sosyal Tükenmişlik Etkisi: Bu kısa etkileşim bile, bireyin zihninde otomatik olmayan bir süreç başlatır. Göz teması kurma, ses tonunu yorumlama, uygun yanıtı bulma ve kibar görünme çabası, beyinde yoğun bir aktiviteye yol açar. Alışveriş bittikten sonra bireyde ani bir baş ağrısı, odaklanmada zorluk ve zihinsel bir bulanıklık ortaya çıkabilir. O gün başka hiçbir karmaşık bilişsel görevi yerine getiremeyebilir.
  3. Veli-Öğretmen Görüşmesinden Sonraki Gün İşe Gidememe:
    • Senaryo: Otizmli bir anne, çocuğunun okuldaki durumu hakkında öğretmenle önemli bir görüşme yapar. Bu görüşme, hem duygusal hem de bilişsel olarak yoğun geçer; okulda yaşanan sorunlar, çözüm yolları, geleceğe yönelik planlar konuşulur. Anne, bu süreçte duygularını kontrol altında tutmaya, soruları doğru anlamaya ve mantıklı yanıtlar vermeye çalışır.
    • Sosyal Tükenmişlik Etkisi: Görüşmeden sonraki gün, annenin yorgunluğu zirveye ulaşır. Vücudu ağırlaşmış, zihni bulanıklaşmış ve hatta duyusal hassasiyetleri (seslere, ışıklara karşı) artmış olabilir. Bu durum, ertesi gün işe gitmesini veya günlük rutinlerini sürdürmesini imkansız hale getirebilir. Vücudu ve zihni “dinlenmek zorunda” sinyalleri verir.
  4. Komşuyla Kısa Bir Selamlaşma Sonrası “Sosyal Performans” Hissi:
    • Senaryo: Otizmli bir birey, evden çıkarken merdivende karşılaştığı komşusuyla “Merhaba, nasılsınız?” şeklinde kısa bir selamlaşır. Belki komşu, yeni aldığı bitki hakkında kısa bir yorum yapar.
    • Sosyal Tükenmişlik Etkisi: Bu kadar kısa bir etkileşim bile, otizmli bireyin zihninde bir “sosyal performans” düğmesine basar. Doğru yüz ifadesini takınma, uygun ses tonunu kullanma, küçük sohbet kurallarını uygulama çabası, bilinçli bir efor gerektirir. Etkileşim bittiğinde, bireyde hafif bir yorgunluk ve “az önce sosyal bir görev tamamladım” hissi oluşur. Bu, tüm gün boyunca birikerek daha büyük tükenmişliğe yol açabilir.

Sonuç ve Farkındalık Çağrısı

Tüm bu örnekler, otizmli bireyler için sosyal etkileşimin ne kadar yüksek efor ve enerji gerektiren bir süreç olduğunu açıkça göstermektedir. Bu durum, onların sosyal etkileşimden kaçındıkları veya insanları sevmedikleri anlamına gelmez; aksine, sosyal etkileşimin onlar için ne denli yorucu ve tüketici olabileceğini vurgular.

Bir araştırmacı ve psikoterapist olarak, otizmli bireylerin “sosyal jetlag” yaşadığını anlamak, onlara karşı daha anlayışlı ve destekleyici olmamızı sağlar. Bu farkındalık, onların sosyal yaşamlarını daha sürdürülebilir kılacak stratejiler geliştirmemize yardımcı olabilir:

  • Esnek Sosyal Takvimler: Onlara sosyal etkileşimler arasında yeterli toparlanma süresi tanımak.
  • Kısa ve Odaklı Etkileşimler: Uzun ve karmaşık sosyal ortamlar yerine, daha kısa ve belirli bir amacı olan etkileşimleri tercih etmek.
  • Destekleyici Çevreler: Bireyin kendini güvende ve anlaşılmış hissettiği, sosyal performans kaygısı yaşamadan var olabileceği ortamlar yaratmak.
  • Kendi Kendini Yönetme Becerileri: Otizmli bireylere, ne zaman sosyalleşmeye ara vermeleri gerektiğini anlama ve dinlenme ihtiyaçlarını ifade etme konusunda yardımcı olmak.

Bu perspektifi benimsemek, otizmli bireylerin yaşam kalitesini artıracak ve onları toplumda daha kapsayıcı bir şekilde var olmalarını sağlayacaktır.