Dijital Çağın Babil Kütüphanesi: Veri Evreninde Anlamın Dönüşümü
Borges’in Vizyonunun Dijital Gerçekleşmesi
Borges’in 1941’de hayal ettiği “Babil Kütüphanesi”, tüm olası bilgi kombinasyonlarını içeren devasa bir yapıydı. Günümüzde bu metafor, internetin yapısında somutlaşmış durumda. Ancak önemli bir farkla: Borges’in kütüphanesi sonlu sayıda karakter kombinasyonuna dayanırken, dijital evren sürekli genişleyen dinamik bir sistem. YouTube’da her dakika 500 saatlik yeni içerik yükleniyor, Google her gün 3.5 milyar aramayı işliyor. Bu rakamlar, insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir bilgi üretim ve tüketim hızına işaret ediyor.
Merkezsiz Bilginin Anatomisi
Derrida’nın yapısöküm teorisi, internet çağında fiziksel bir gerçeklik kazanıyor. Geleneksel ansiklopediler hiyerarşik bir bilgi düzenine sahipken, Wikipedia gibi platformlar merkezsiz, çoklu katkılı bir yapı sunuyor. Bir konu hakkındaki “resmi” bilgi artık tek bir kaynakta değil, binlerce farklı sitede dağılmış durumda. Google’ın PageRank algoritması bile bu merkezsizliği yönetmek için bağlantıları “oy” olarak kabul eden demokratik bir metafor geliştirdi. Ancak bu sistem, bilginin otoritesini matematiksel popülariteye indirgiyor.
Algoritmik Hermeneutik: Yeni Çağın Yorum Bilimi
Google’ın arama algoritmaları, metinleri insan gibi “anlamıyor” ama insanüstü bir yorumlama kapasitesine sahip. 2023 verilerine göre, Google’ın BERT algoritması 3.3 milyar parametreyle çalışıyor ve arama sorgularındaki nüansları yakalayabiliyor. Bu sistemler, Derrida’nın “metinler arasılık” kavramını makro ölçekte uyguluyor. Bir kelimenin anlamı artık sözlük tanımında değil, milyarlarca sayfadaki kullanım istatistiklerinde yatıyor. Bu durum, dilin doğasını kökten değiştiriyor.
Dijital Epistemolojinin Krizi
İnternet, bilginin demokratikleşmesi vaadiyle ortaya çıktı, ancak “filter bubble” (filtre balonu) etkisiyle yeni bilgi kabarcıkları yarattı. Facebook’un algoritması, kullanıcıların mevcut inançlarını güçlendiren içerikleri öne çıkarıyor. 2022 MIT çalışması, yanlış bilginin doğru bilgiden %70 daha hızlı yayıldığını gösterdi. Borges’in kütüphanesindeki anlamsız kitaplar metaforu, günümüzde dezenformasyon olarak karşımıza çıkıyor. Derrida’nın “anlamın ertelenmesi” kavramı, post-truth çağında yeni bir anlam kazanıyor.
Dijital Hafızanın Antinomileri
Borges’in kütüphanesi statik bir arşivken, internet dinamik ve kendini sürekli güncelleyen bir yapı. Ancak bu dinamizm bir paradoks taşıyor: Bir yanda “dijital unutulma hakkı” tartışmaları, diğer yanda “link rot” (bağlantı çürümesi) sorunu. 2023 araştırmaları, web sayfalarının ortalama ömrünün 2-3 yıl olduğunu gösteriyor. Aynı anda hem hiçbir şeyin tamamen silinemediği, hem de değerli bilgilerin sürekli kaybolduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu durum, kolektif hafızanın doğasını derinden etkiliyor.
Bilgi İktidarının Yeni Mimarları
Google’ın arama algoritmaları, modern toplumda bilgiye erişimi kontrol eden görünmez bir güç haline geldi. 2023’te Google’ın pazar payı %92’ye ulaştı. Bu tekel konumu, şirkete Borges’in “Katalogcular”ından farksız bir güç veriyor. Ancak bu güç insani değil, matematiksel bir temele dayanıyor. Algoritmaların karar mekanizmaları ticari sır olarak saklanırken, toplumun bilgi diyeti üzerindeki kontrol giderek artıyor. Bu durum, demokratik toplumlar için yeni bir meşruiyet krizi yaratıyor.
Anlam Arayışında Yeni Paradigmalar
Dijital çağ, insanlığın anlam üretme mekanizmalarını kökten dönüştürüyor. Yapay zeka destekli dil modelleri (ChatGPT gibi), Borges’in “düşünen makine” vizyonunu gerçek kılıyor. Ancak bu sistemler insan bilincinden farklı çalışıyor – anlamı istatistiksel modelleme yoluyla üretiyorlar. 2023’te GPT-4’ün 1 trilyon parametreye ulaşması, bu sistemlerin karmaşıklığını gösteriyor. Derrida’nın “metnin sonu” öngörüsü, yapay zeka tarafından sonsuz metin üretimiyle yeni bir boyut kazanıyor. Bu gelişmeler, insanlık tarihinde ilk kez, anlamın insan tekelinden çıkma ihtimalini gündeme getiriyor.


