Saramago’nun Görmek Romanında Toplumsal Kaos ve Modern Demokrasinin Kırılganlıkları: Hobbes’un Leviathan Teorisiyle Bir İnceleme
Toplumsal Sözleşmenin Çöküş Dinamikleri
Saramago’nun Görmek romanı, bir toplumun seçim sürecinde boş oylar aracılığıyla otoriteye karşı sessiz bir başkaldırı sergilemesiyle başlayan kaosu inceler. Bu durum, Hobbes’un Leviathan teorisindeki toplumsal sözleşme kavramıyla doğrudan ilişkilidir. Hobbes, insan doğasının bencil ve çatışmacı olduğunu savunur; bu nedenle, kaosu önlemek için mutlak bir otoriteye ihtiyaç duyulur. Romanda, halkın boş oy tercihi, bu sözleşmenin sorgulanmasına yol açar. Toplum, otoriteye teslim olmayı reddederek Hobbes’un öngördüğü “doğa durumu”na yaklaşır. Ancak, bu kaos, Hobbes’un korktuğu anarşik bir savaş yerine, kolektif bir iradenin ifadesi olarak ortaya çıkar. Roman, bireylerin otoriteye karşı özerklik arayışını vurgularken, Hobbes’un mutlak otoriteye olan güvenini eleştirir. Bu bağlamda, modern demokrasinin kırılganlığı, halkın iradesinin otorite tarafından manipüle edilebilirliğinde yatar. Devlet, boş oyları bir tehdit olarak algılayarak baskıcı önlemlere başvurur, bu da demokrasinin temel ilkesi olan halk egemenliğinin kolayca aşındırılabileceğini gösterir.
Otoritenin Meşruiyet Krizi
Roman, devletin boş oylara verdiği tepkilerle otoritenin meşruiyet krizini gözler önüne serer. Hobbes’un teorisinde, otoritenin meşruiyeti, bireylerin güvenliği ve düzeni sağlama kapasitesine dayanır. Ancak, Görmek’te devlet, halkın iradesini tanımak yerine, bu iradeyi bastırmaya çalışır. Bu, Hobbes’un mutlak otorite anlayışının modern demokrasilerde nasıl bir paradoksa yol açabileceğini gösterir: Otorite, meşruiyetini halktan alırken, halkın iradesine karşı hareket ettiğinde kendi temelini sarsar. Roman, devletin panoptik gözetim mekanizmaları ve baskıcı politikalarıyla bu krizi derinleştirdiğini ortaya koyar. Modern demokrasinin kırılganlığı, burada, otoritenin halkın katılımına değil, kontrolüne odaklanmasında belirginleşir. Boş oylar, bireylerin sisteme olan güvensizliğini yansıtırken, devletin bu güvensizliğe verdiği tepki, demokrasinin temsiliyet ilkesinin ne kadar kolay manipüle edilebileceğini gösterir. Bu durum, Hobbes’un otoriteye duyulan ihtiyacı abarttığını ve bireysel özerkliğin önemini göz ardı ettiğini düşündürür.
Kolektif İradenin Sessiz Gücü
Saramago’nun romanında boş oylar, kolektif iradenin sessiz ama güçlü bir ifadesi olarak ortaya çıkar. Hobbes’un teorisi, bireylerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceğini ve bu nedenle bir otoriteye ihtiyaç duyacağını savunur. Ancak, romanda halk, bireysel çıkarların ötesine geçerek ortak bir tavır sergiler. Bu, Hobbes’un insan doğasına dair karamsar bakışını sorgular. Boş oylar, bir protesto biçimi olarak, demokrasinin katılım mekanizmalarının sınırlarını test eder. Modern demokrasinin kırılganlığı, halkın iradesinin yalnızca oy verme eylemiyle sınırlı görülmesinde yatar. Roman, demokrasinin, bireylerin aktif ve bilinçli katılımına dayandığını, ancak bu katılımın otorite tarafından tehdit olarak algılanabileceğini gösterir. Boş oylar, aynı zamanda, demokrasinin temsiliyet mekanizmalarının yetersizliğini ve halkın sesinin sistem içinde nasıl susturulabileceğini ortaya koyar. Bu durum, Hobbes’un otorite merkezli anlayışının, bireylerin kolektif gücünü hafife aldığını düşündürür.
Devletin Kontrol Mekanizmaları
Roman, devletin boş oylara karşı geliştirdiği kontrol mekanizmalarını detaylı bir şekilde ele alır. Hobbes’un Leviathan’ında, otorite, kaosu önlemek için her türlü aracı kullanma hakkına sahiptir. Görmek’te ise devlet, gözetim, propaganda ve baskı gibi araçlarla halkı kontrol etmeye çalışır. Bu, Hobbes’un otorite anlayışının modern demokrasilerde nasıl bir baskı rejimine dönüşebileceğini gösterir. Roman, devletin, halkın iradesini anlamak yerine, bu iradeyi bir tehdit olarak kodladığını ve bu süreçte demokrasinin temel ilkelerini ihlal ettiğini ortaya koyar. Modern demokrasinin kırılganlığı, devletin güvenlik adına özgürlükleri kısıtlama eğiliminde yatar. Boş oylar, devletin meşruiyetini sorgularken, devletin tepkisi, demokrasinin katılım ve özgürlük ilkelerinin ne kadar kolay aşındırılabileceğini gösterir. Bu durum, Hobbes’un otoriteye verdiği sınırsız yetkinin, modern bağlamda nasıl bir tehlike oluşturabileceğini düşündürür.
Demokrasinin Temsiliyet Sorunu
Görmek, demokrasinin temsiliyet mekanizmalarının sınırlarını sorgular. Hobbes’un teorisinde, bireyler, güvenlik ve düzen karşılığında özgürlüklerinden feragat eder. Ancak, romanda halk, bu feragatin karşılığını almadığını düşünerek boş oylarla sisteme karşı çıkar. Bu, modern demokrasinin temel bir kırılganlığını ortaya koyar: Temsiliyet, halkın iradesini tam olarak yansıtmayabilir. Roman, seçmenlerin oy verme eyleminin, gerçek bir siyasi etki yaratmaktan uzak olabileceğini gösterir. Boş oylar, bu yetersizliğin bir sembolü olarak, demokrasinin katılım mekanizmalarının yüzeyselliğini eleştirir. Devlet, bu eleştiriye baskıyla yanıt vererek, temsiliyet krizini derinleştirir. Hobbes’un otoriteye duyulan ihtiyacı vurgulayan yaklaşımı, bu bağlamda, bireylerin siyasi özerkliğini göz ardı eder. Roman, demokrasinin, halkın aktif katılımı olmadan yalnızca bir formaliteye dönüşebileceğini ve bu durumun otoriter eğilimleri besleyebileceğini öne sürer.
Bireysel Özerklik ve Sistemin Sınırları
Roman, bireysel özerkliğin sistem karşısındaki gücünü ve sınırlarını inceler. Hobbes’un teorisinde, bireyler, kaosu önlemek için özerkliklerinden vazgeçer. Ancak, Görmek’te boş oylar, bireylerin özerkliğini yeniden talep etme çabasını yansıtır. Bu, Hobbes’un insan doğasına dair karamsar bakışını sorgular ve bireylerin kolektif bir bilinçle hareket edebileceğini gösterir. Modern demokrasinin kırılganlığı, bireylerin özerkliğinin sistem tarafından nasıl sınırlandırıldığında yatar. Roman, devletin, boş oyları bir tehdit olarak algılayarak bireylerin özgür iradesini bastırmaya çalıştığını gösterir. Bu durum, demokrasinin, bireylerin özgür iradesine dayandığını, ancak bu iradenin otorite tarafından kolayca hedef alınabileceğini ortaya koyar. Hobbes’un otorite merkezli yaklaşımı, bireylerin özerkliğini hafife alırken, roman, bu özerkliğin demokrasinin temel taşı olduğunu vurgular.
Sistemin Kendi Krizini Üretmesi
Roman, sistemin kendi krizini nasıl ürettiğini detaylı bir şekilde ele alır. Hobbes’un teorisinde, otorite, kaosu önlemek için vazgeçilmezdir. Ancak, Görmek’te devlet, boş oylara verdiği tepkilerle kendi meşruiyet krizini derinleştirir. Bu, Hobbes’un otorite anlayışının modern demokrasilerde nasıl bir paradoksa yol açabileceğini gösterir: Otorite, halkın iradesine karşı hareket ettiğinde, kendi varlığını sorgulanabilir hale getirir. Modern demokrasinin kırılganlığı, sistemin, halkın katılımını teşvik ederken, bu katılımı kontrol etme eğiliminde yatar. Roman, devletin, boş oyları bir tehdit olarak kodlayarak demokrasinin temel ilkelerini ihlal ettiğini gösterir. Bu durum, Hobbes’un otoriteye duyulan ihtiyacı abarttığını ve bireylerin kolektif gücünü hafife aldığını düşündürür. Roman, demokrasinin, halkın bilinçli katılımı olmadan sürdürülemez olduğunu vurgular.
Gelecekteki Demokrasilerin Sınavı
Görmek, gelecekteki demokrasilerin karşılaşabileceği sınavları öngörmek açısından önemli bir uyarı sunar. Hobbes’un teorisi, otoritenin kaosu önlemedeki rolünü merkeze alırken, roman, otoritenin bu rolü kötüye kullanabileceğini gösterir. Modern demokrasinin kırılganlığı, halkın iradesinin sistem tarafından nasıl manipüle edilebileceğinde yatar. Boş oylar, demokrasinin katılım mekanizmalarının sınırlarını test ederken, devletin bu teste verdiği tepki, demokrasinin özgürlük ve temsiliyet ilkelerinin ne kadar kolay aşındırılabileceğini ortaya koyar. Roman, demokrasinin, bireylerin aktif ve bilinçli katılımına dayandığını, ancak bu katılımın otorite tarafından tehdit olarak algılanabileceğini gösterir. Bu durum, Hobbes’un otorite merkezli anlayışının, bireylerin kolektif gücünü ve özerkliğini hafife aldığını düşündürür. Gelecekteki demokrasiler, bu kırılganlıkları aşmak için daha şeffaf ve katılımcı mekanizmalar geliştirmek zorundadır.