Brecht’in Galilei’si: Kahraman mı, Korkak mı?
🎭 Bertolt Brecht’in “Galilei’nin Yaşamı” adlı oyunu, bilim tarihindeki en çarpıcı figürlerden biri olan Galileo Galilei’yi merkezine alır. Ancak bu Galileo, ne tam anlamıyla bir kahramandır ne de sıradan bir kurbandır. Brecht’in kaleminde Galilei, çelişkilerle örülü bir düşünen insan, hem aydınlanmanın taşıyıcısı, hem de korkunun tutsağıdır.
🔍 Gerçeği Keşfeden Adam
Galilei, teleskopla yaptığı gözlemler sonucunda, dünyanın Güneş etrafında döndüğünü kanıtlayan Kopernik sistemini savunur. Bu bilimsel gerçek, dönemin Katolik Kilisesi’nin otoritesine doğrudan meydan okur. Galilei, bu bilgiyle sadece bir bilimsel devrim değil, aynı zamanda düşünce özgürlüğü için bir isyan başlatır.
Bu yönüyle Galilei, bir kahraman gibi görünür: bilgi uğruna mücadele eden, otoriteye karşı çıkan bir bilim insanı.
⚖️ Ama Sonra Geri Adım Atar
Kilise Galilei’yi Engizisyon Mahkemesi’ne çıkarır. İşkence tehdidi altındaki Galilei, gerçekleri inkâr eder, Kopernik’i savunmaktan vazgeçer. Brecht burada Galilei’yi cesaret eksikliğiyle yüzleştirir.
Galilei, bilimsel hakikati inkâr ederek hayatını kurtarır ama ahlaki bir bedel öder.
🧠 Brecht’in Galilei’ye Bakışı
Brecht’in Galilei’si tek boyutlu değildir. Ne yüceltilmiş bir bilimsel kahramandır ne de zavallı bir korkaktır. O, sistemle pazarlık eden, yaşamak isteyen, ama bir yandan da bilginin peşini bırakamayan insanlık hâliyle çizilmiş bir figürdür.
Öğrencisi Andrea’nın şu sözleri oyun boyunca yankı olur:
“Talihsizlik kahraman yaratır. Ama korkaklık daha çok talihsizlik yaratır.”
Bu cümle, Brecht’in Galileo’ya dair yargısını da yansıtır: Gerçeği bilenin susması, karanlığı uzatır.
🧩 Kahraman mı, Korkak mı?
Brecht’in Galilei’si belki kahraman değildir. Ama kahraman olma ihtimalini bile bile ondan vazgeçen, bu yüzden bizi rahatsız eden, düşündüren bir figürdür. Yani Brecht’e göre en tehlikeli olan şey, yanlışa inananlar değil, doğruyu bilip de susanlardır.


