Günümüzde evrim teorisini reddeden biliminsanı yok mu?

Elbette var! Biliminsanlan tek bir beyinden yönetilen bir aşiret ya da klan değiller. Her birinin kendi deneyim­leri, kendi inançları, kendi düşünceleri var. Kimisi daha dindar ve gelenekçi, bu nedenle evrimsel biyolojiyi tıpkı halk arasında olduğu gibi, daha fazla reddetmeye meyilli. Biyolog olmayan veya biyolojik gelişmelerden haberdar olmayan kimi biliminsanlan “biliminsanı” unvanına sa­hip olmasına rağmen evrimi reddedebiliyor. Tüm bunlar, biliminsanlan arasında evrimin kabulünün %100 olması­na engel oluyor.

Ancak bunda hiçbir sakınca yok. Evrim bir din de­ğil; herkesin sorgusuz sualsiz kabul etmesi gerekmiyor. Önemli olan, hakkında geniş bir görüş birliği bulunan bir bilimsel teoriyi yanlışlarken, sadece şahsi inançlar veya bi­reysel kanaat üzerinden değil; akademik çalışmalar, bilim­sel emek ve tarafsız bir rasyonel sorgulama ışığında analiz ettiğimizden emin olmamızdır. Eğer evrimi sadece inanç­larımızla örtüşmüyor diye reddediyorsak, bilimsel prati­ği takip etmiyoruz demektir. Keza, evrimi reddeden bir akademisyen, bu reddini akademik makalelere dönüştü­rüp yayımlamıyor (veya yayımlayamıyorsa), yine bilimsel pratiğin dışına çıkıp, şahsi inançların ve güvenilmez, bi­reysel görüşlerin alanına girmiş demektir.

Günümüzde evrimi reddedip, bunu akademik çalışma­lara dönüştürüp, evrim teorisinin geçersizliğini gösterebi­len hiçbir akademisyen bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu reddiye de bireysel bir inat, şahsi kanaat veya kişisel dini görüşlerin bir uzantısından ibaret olarak kalmaktadır. Bu nedenle %100’lük bir görüş birliğinin bulunmayışı, evrim ^teorisinin zayıflığı konusunda bir argüman olamaz.

| Dahası, biliminsanları arasında hangi konuyu ele alır­danız alın, mutlak konsensüs (%100 oranında fikir birli­ği) edinmenin oldukça zor olduğunu görürsünüz. Hatta çok basit bilimsel konularda bile! Örneğin biliminsanları- na “Babadan yavruya mitokondriyal DNA aktarılır mı?”, “Küresel ısınma insan kaynaklı mıdır?”, “Evren üç uzay ve bir zaman boyutundan mı oluşmaktadır?” ya da “Küt- leçekim sabiti (G) mutlak bir sabit midir?” gibi yanıtı ol­dukça bariz sorular soracak olsanız da %100 düzeyinde bir görüş birliği elde edemezsiniz.

Peki, tüm bunlara rağmen evrimi kabul eden bilimin- sanlarının oram ne? Bununla ilgili araştırmalar, Pew Araş­tırma Kurumu gibi dünyaca ünlü anket firmalarınca, tüm veriler ve sonuçlar halka açık bir şekilde paylaşılıyor. Buna göre, biliminsanları arasında evrimin bir doğa yasası ola­rak (ister tanrı tarafından koyulmuş bir yasa olsun, ister bir tanrı müdahalesi olmadan yaşanıyor olsun) kabul eden biliminsanlarımn oram %97’dir. Yüzde 97! Amerikan Bili­min llerleyişi Cemiyeti’nin saygın biliminsanları arasında yapılan bir diğer araştırmada ise evrimin kabul oram %98 çıkmıştır! Buna karşılık ABD halkı arasında bu oran ilk araştırmada %61, ikinci araştırmada %64 çıkmıştır. Yani halk ne düşünürse düşünsün, biliminsanları arasında evri­min kabulünün herhangi bir tartışması bulunmamaktadır.

Biliminsanlarının neredeyse tamamının evrimi kabul etmesi, bilim camiası için sıra dışı bir görüş birliğidir. Bu da, evrim teorisinin kanıtlarının, bilim konusunda uzman kişileri ikna etme konusunda ne kadar geçerli, yeterli ve başarılı olduğunu göstermektedir.

İmzalar savaşı: Keşif Enstitüsü,

Ulusal Bilim Eğitim Merkezi’ne karşı…

Öte yandan Keşif Enstitüsü (Discovery Institute) gibi, okullarda evrimin öğretilmesini azaltmayı veya tamamen kaldırmayı hedefleyen, bunun yerine yaratılışçılığı veya onun modernize edilmiş formu olan akıllı tasarımcılığı koyınaya çalışan gruplar, bilim camiasında evrimi reddeden biliminsanlarını bir araya getirerek halkın görüşünü etkilemeye çalışmışlardır. Dünya’daki bütün biliminsanlarının imzalarına açtıkları evrim karşıtı çağrıyı sadece 1000 civarında biliminsanı imzalamıştır. Hatta imza metni de son derece muğlaktır;02ı dolayısıyla imzacıların hepsi, geleneksel anlamda evrim karşıtı olmayabilir bile!

Buna karşılık, Ulusal Bilim Eğitim Merkezi (NCSE) tarafından başlatılan bir parodi imza deneyinde, tüm bi- liminsanlarına değil, sadece “Steve” ve türevleri (“Step- hanie”, “Stephan”, vb.) ismindeki biliminsanlarının evri­me desteği yönünde imza istenmiştir. Steve, ABD’deki en yaygın 71. isimdir; yani o kadar da sık bulunmaz. Keşif Enstitüsü’nün herkese açık imza kampanyasına kıyasla koyulan bunca kısıtlamaya rağmen, evrime destek olan biliminsanlarının sayısı, bu kitabın yazıldığı sıralarda 1500’e yaklaşmıştır; eğer Steve kısıtlaması olmasa muhte­melen on binlerce, hatta yüz binlerce imzaya ulaşılacaktı. Üstelik imza metni de, Keşif Enstitüsü’nün muğlak met­nine göre çok daha açıktır. cı3ı Eğer Keşif Enstitüsü, gerçek

  1. imza metni şöyledir: “Rasgele mutasyonların ve doğal seçilimin yaşamın karmaşıklığına sebep olabileceği konusunda şüpheciyiz. Darwinsel teo­rinin dikkatle incelenmesinin teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. ” Halbuki ben de bu iki cümleye imzamı atarım; Zira bilimde her şeye şüpheyle yaklaşırız, Evrim teorisine şüpheyle yaklaşmakta ve dikkatlice incelenmesinin teşvik edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Elbette bu metnin yazarları ve imzacıları art niyetli oldukları için, şüpheleri ve dikkatli inceleme talepleri de bilimsel ve gerçekçi değildir.
  2. imza metni şöyledir: “Evrim kuramı; son derece sağlam kanıtlarla des­teklenen, bir bilim olan biyoloji açısından bütünleştirici nitelikteki var­lığını destekleyen sayısız veri bulunan, tüm canlıların ortak bir atadan geldiğini gösteren bilimsel geçerliliğe sahip bir kuramdır. Her ne kadar evrim kuramının nasıl ve hangi yöntemlerle işlediği konusunda hala görüşlerini yansıtan daha net bir metinle deneyecek olsaydı,04l aradaki fark (ve hezimet) muhtemelen bundan bile büyük olurdu.

Şunu anlamak önemlidir: Gerçeklere ulaşma çabası, çocukça bir sayı yarışı ve üstünlük kurma mücadelesi değildir. Bilim, dürüst bir merak ve aydın bir emekle sürdürülmelidir. Aksi takdirde insanlık olarak yenilgiye mahkumuz demektir. Bu nedenle bir yanda evrimsel biyologlar dürüstçe ve bilimin kurallarını takip ederek ademik çalışmalarını sürdürürken, diğer yanda evrimi şahsi inançlarına düşman olarak gören ufak bir grup, şah­si inançlarını halka dayatabilme önünde evrimi bir engel olarak gördüklerinden, bu bilimsel gerçeği bilimdışı yön­temlerle saf dışı bırakmaya çalışmaktadır.

Halbuki bilimin yöntemi açıktır; evrim karşıtı metinle­re imza atan her bir biliminsam da bu yöntemden haber­dardır. Bu yöntemi takip ederek akademik uzlaşı görüşü­nü değiştirmeye çalışmak veya bilimsel kongrelerde evrim karşıtı bulgular sunmak yerine, halkın zaaflarını kullana-

tartışmalar varsa da; evrimin varlığı ya da doğal seçilimin doğadaki ger­çekliği konusunda geçerli hiçbir tartışma bulunmamaktadır. Tamamen bir sahte-bilim (pseudoscience) olan akıllı tasarım ve benzerlerinin okulların müfredatında bulunması bilimsel olarak uygunsuzdur ve pe­dagojik olarak sorumsuzluktur.”

  1. Gerçek görüşlerini yansıtan şu metni tavsiye edebilirim (bu metin, bu kişilerin gerçekte savunduğu şeyleri anlamanızı sağlayacaktır; metnin içeriğinin bilimsel olmadığını vurgulamak isterim): “Biz, evrimin bir doğa yasası olduğunu düşünmemekteyiz. Evrim, şayet kütleçekimi gibi bir doğa yasası ise, mutlaka muktedir bir güç tarafından yönlendirilmek zorundadır. Türler, ortak atalardan evrimleşerek var olmamışlardır. Ya bir süpergüç tarafından özel olarak tasarlanmışlardır ya da sözünü et­tiğimiz bu güç tarafından bilinçli bir şekilde yönlendirilen yasalarla, belli bir tasarım fikri çerçevesinde var edilmişlerdir. Dolayısıyla Char- les Darwin ve diğer biliminsanları tarafından öne sürülen evrim teorisi hatalıdır, bilimsel bir teori değildir ve yaşamın karmaşıklığını dikkate değer bir şekilde açıklama gücünden yoksundur. Bu sebeple evrimin okullardaki bilim derslerinde okutulması, bilimdışı bir tavırdır ve der­hal kaldırılmalıdır. Bunun yerine, okullardaki bilim derslerinde evrim değil, kutsal kitaplardan ve dini inançlardan gelen verilerle de ispatla­nabilecek olan akıllı tasarım öğretilmelidir. Eğer bu yapılmayacaksa, evrimin alternatifi, akademik kaynaklara dayanan bilimsel bir teori ola­rak akıllı tasarım da öğretilmelidir.”
    rak ve popülist hamlelerle insanları aldatmaya çalışmak­tadırlar. Çünkü ellerinde bulgu yoktur ve bu nedenle ba­şarısız olmaları kaçınılmazdır. Nihayetinde, Einstein’ın görelilik teorisine karşı olanların yazdığı “Einstein’a Karşı 100 Yazar”cısı metnine cevaben, Albert Einstein’ın söyle­diği iddia edilen°6ı o tarihi sözleri hatırlamakta fayda var­dır: “Eğer hatalı olsaydım, bir tanesi yeterli olurdu.”

Uzun lafın kısası, biliminsanları arasında evrimin ger­çekliği konusunda, her zaman olan sağlıklı ve bilimsel şüphenin ötesinde bir paranoya bulunmamaktadır. Hal­kın, evrimi reddetmek için biliminsanları arasında görüş birliği olmadığını iddia etmesi söz konusu olamaz. Evrim gerçektir; evrim teorisi bilim camiasında eşi benzeri pek az görülen düzeyde bir kabul oranına sahiptir.

50 Soruda Evrim

Çağrı Mert Bakırcı
Bilim ve Gelecek Kitaplığı