Zizek Perspektifinden Sosyal Medyada Beğeniler, Toplumsal Kabul Görme ve Algoritma Ekonomisi

Beğenilerin Toplumsal Değeri ve Bireysel Kimlik Oluşumu

Sosyal medya platformlarında beğeniler, bireyin dijital alanda tanınma ve onaylanma arzusunun somut bir göstergesidir. Bu beğeniler, bireyin kimliğini inşa etme sürecinde bir tür toplumsal sermaye olarak işlev görür. Kullanıcılar, paylaşımlarına aldıkları beğenilerle kendilerini ifade ederken, aynı zamanda başkalarının değerlendirmelerine dayalı bir öz-değer algısı oluşturur. Zizek’in ideoloji eleştirisi çerçevesinde, bu durum bireyin öznelliğinin, toplumsal yapıların bir yansıması olarak şekillendiğini ortaya koyar. Beğeniler, bireyin varoluşsal çabasını görünür kılma aracı gibi görünse de, bu görünürlük bireyi özgün bir özne olmaktan uzaklaştırarak bir tüketim nesnesine dönüştürebilir. Algoritma ekonomisi, beğenileri bir veri noktası olarak işler ve bu verileri bireyin davranışlarını öngörmek, yönlendirmek ve platformların ticari hedeflerine hizmet etmek için kullanır. Bu süreç, bireyin varoluşsal çabasını, algoritmaların oluşturduğu bir döngüye hapseder ve bireyin kimlik algısını platformların belirlediği ölçütlere bağımlı hale getirir.

Algoritma Ekonomisinin Yapısı ve İşleyişi

Algoritma ekonomisi, sosyal medya platformlarının temel mekanizmasını oluşturan bir sistemdir ve kullanıcıların etkileşimlerini (beğeniler, paylaşımlar, yorumlar, görüntülemeler) analiz ederek kişiselleştirilmiş içerik önerileri sunar. Bu sistem, kullanıcı davranışlarını öngörmek ve manipüle etmek için makine öğrenimi tekniklerinden faydalanır. Zizek’in ideoloji kavramına paralel olarak, algoritmalar, bireylerin arzularını şekillendiren bir tür görünmez otorite olarak işlev görür. Kullanıcılar, daha fazla beğeni almak için içerik üretirken, algoritmalar bu içeriğin hangi kullanıcı gruplarına gösterileceğini belirler. Bu seçim, kullanıcıların demografik özelliklerine, geçmiş davranışlarına ve platformun ticari hedeflerine dayanır. Örneğin, bir paylaşımın aldığı beğeni sayısı, o içeriğin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilir, ancak bu süreç tamamen algoritmaların kontrolündedir. Bu durum, bireyin özgür iradesini sorgulatan bir yapı oluşturur; çünkü birey, kendi arzularını özgürce ifade ettiğini düşünse de, aslında algoritmaların öngördüğü davranış kalıpları içinde hareket eder. Algoritma ekonomisi, beğenileri bir ödül mekanizması olarak kullanarak bireyleri sürekli içerik üretmeye ve platforma bağımlı hale getirmeye teşvik eder.

Zizek’in İdeoloji Eleştirisi ve Beğenilerin Rolü

Zizek’in ideoloji anlayışı, bireyin toplumsal düzen içinde nasıl bir özne haline geldiğini sorgular. Sosyal medyada beğeniler, bireyin ideolojik bir özne olarak konumlandırılmasında kilit bir rol oynar. Beğeniler, bireyin varoluşsal çabasını toplumsal bir bağlama yerleştirir ve bu çaba, başkalarının onayına bağımlı hale gelir. Zizek’in “simgesel düzen” kavramı bağlamında, beğeniler, bireyin toplumsal kabul görme arzusunu simgeleyen bir işaret olarak işlev görür. Ancak bu işaret, bireyin özgünlüğünü değil, platformların belirlediği standartlara uyumunu yansıtır. Örneğin, belirli bir estetik, dil veya içerik türü, algoritmalar tarafından daha fazla öne çıkarılıyorsa, kullanıcılar bu standartlara uygun içerikler üretmeye yönelir. Algoritma ekonomisi, bu simgesel düzeni güçlendirir; çünkü beğeniler, bireyin değerini ölçen bir metrik olarak kullanılır ve bu metrik, algoritmalar tarafından manipüle edilir. Bu süreç, bireyin varoluşsal çabasını ideolojik bir yanılsama içinde sıkıştırır ve bireyin kendi öznesi olma kapasitesini sınırlar.

Bireyin Özerkliği ve Algoritmik Kontrol Mekanizmaları

Sosyal medya platformlarında bireyin özerkliği, algoritma ekonomisinin kontrol mekanizmalarıyla ciddi şekilde kısıtlanır. Kullanıcılar, beğeniler aracılığıyla kendilerini ifade ettiklerini düşünse de, bu ifade biçimi algoritmaların belirlediği çerçevelerle şekillenir. Zizek’in “gerçek” kavramına dayanarak, sosyal medyada bireyin öznesi, algoritmaların yarattığı bir yanılsama ile gölgelenir. Algoritmalar, kullanıcıların hangi içeriklere maruz kalacağını, hangi davranışların ödüllendirileceğini ve hangi içeriklerin viral olacağını belirler. Örneğin, bir paylaşımın aldığı beğeni sayısı, algoritmalar tarafından içeriğin popülerlik potansiyelini değerlendirmek için kullanılır ve bu değerlendirme, platformun ticari çıkarlarına hizmet eder. Bu durum, bireyin varoluşsal çabasını bir tür dijital performans döngüsüne hapseder. Kullanıcılar, özgürce hareket ettiklerini düşünse de, aslında algoritmaların yönlendirdiği bir davranış döngüsünün içindedirler. Algoritma ekonomisi, bireyin özerkliğini değil, platformların ticari hedeflerini önceliklendirir ve beğeniler bu hedeflerin bir aracı haline gelir.

Toplumsal Onay Arayışı ve Varoluşsal Krizin Derinleşmesi

Beğenilerin bireyin varoluşsal çabası üzerindeki etkisi, toplumsal onay arayışıyla doğrudan bağlantılıdır. Sosyal medya, bireyin kendisini başkalarının gözünden tanımlama eğilimini güçlendirir ve bu süreç, bireyin öz-değer algısını dışsal bir onaya bağımlı hale getirir. Zizek’in “Büyük Öteki” kavramı, bu bağlamda bireyin toplumsal onay arayışını anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Sosyal medyada Büyük Öteki, algoritmalar ve diğer kullanıcılar tarafından temsil edilir. Birey, beğeniler aracılığıyla bu Büyük Öteki’nin onayını almaya çalışır, ancak bu onay geçici ve koşulludur. Örneğin, bir paylaşımın aldığı beğeni sayısı, bireyin o anki popülerliğini belirler, ancak bu popülerlik, algoritmaların içeriği hangi kitlelere gösterdiğine bağlıdır. Algoritma ekonomisi, bu onay döngüsünü sürekli kılarak bireyi bir varoluşsal krizin içine çeker. Beğenilerin miktarı ve niteliği, bireyin öz-değer algısını belirler hale gelir ve bu da bireyi sürekli bir onay arayışı döngüsüne mahkum eder. Bu döngü, bireyin kendi varoluşsal anlamını inşa etme kapasitesini zayıflatır ve bireyi algoritmik bir bağımlılık döngüsüne hapseder.

Algoritma Ekonomisinin Toplumsal Etkileri

Algoritma ekonomisinin sosyal medya üzerindeki etkisi, yalnızca bireysel düzeyde değil, toplumsal düzeyde de derin sonuçlar doğurur. Beğeniler, bireylerin toplumsal hiyerarşiler içinde konumlandırılmasını etkiler ve bu hiyerarşiler, algoritmalar tarafından şekillendirilir. Örneğin, daha fazla beğeni alan bir kullanıcı, platformda daha görünür hale gelir ve bu görünürlük, toplumsal statü olarak algılanabilir. Ancak bu statü, algoritmaların belirlediği ölçütlere dayalıdır ve bireyin gerçek toplumsal değerinden ziyade, platformun ticari hedeflerini yansıtır. Zizek’in ideoloji eleştirisi bağlamında, bu durum, bireylerin toplumsal düzenin bir parçası olarak nasıl manipüle edildiğini gösterir. Algoritmalar, bireylerin davranışlarını yönlendirerek toplumsal normları ve değerleri yeniden üretir. Bu süreç, bireyin varoluşsal çabasını toplumsal bir performans haline getirir ve bireyin özgünlüğünü, platformların belirlediği standartlara tabi kılar.

Sonuç: Beğeniler, İdeoloji ve Algoritmik Döngü

Sosyal medyada beğeniler, bireyin varoluşsal çabasını görünür kılma aracı olarak işlev görse de, bu görünürlük, algoritma ekonomisinin kontrolü altında şekillenir. Zizek’in ideoloji eleştirisi, beğenilerin bireyin özerkliğini nasıl sınırladığını ve toplumsal onay arayışını nasıl bir yanılsamaya dönüştürdüğünü açıklar. Algoritmalar, bireyin davranışlarını yönlendirerek varoluşsal çabayı bir tür performatif eyleme indirger. Bu döngü, bireyin özgünlüğünü değil, platformların ticari hedeflerini önceliklendirir. Beğeniler, bireyin varoluşsal çabasını hem görünür kılar hem de bu çabayı algoritmik bir kontrol mekanizmasına hapseder. Bu durum, bireyin öz-değer algısını dışsal bir onaya bağımlı hale getirir ve varoluşsal bir krizin derinleşmesine yol açar. Sonuç olarak, sosyal medya ve algoritma ekonomisi, bireyin varoluşsal çabasını bir tüketim döngüsüne dönüştürerek, bireyin özerkliğini ve özgünlüğünü tehdit eder.