Binoküler Görüş: Psikodinamik ve Psikanalitik Bir Sağduyu Yolculuğu
Wilfred R. Bion’un (1962) “binoküler görüş” kavramı, psikodinamik ve psikanalitik teoride önemli bir yere sahiptir ve farklı bakış açılarının birleştirilmesiyle daha derin bir anlayış ve sağduyu geliştirme sürecini ifade eder. Psikodinamik açıdan, bu kavram, bireyin içsel dünyası (bilinçdışı süreçler, duygular, çatışmalar) ile dışsal gerçeklik (nesnel gözlemler, sosyal bağlam) arasındaki dinamik etkileşimi anlamak için bir çerçeve sunar. Psikanalitik bağlamda ise, özellikle terapist-hasta ilişkisinde, farklı perspektiflerin (hastanın öznel deneyimi ve terapistin nesnel yorumları) birleşimiyle ortaya çıkan içgörüyü vurgular.
Psikodinamik ve Psikanalitik Çerçevede Binoküler Görüş
Bion, psikanalitik teoride, zihinsel süreçlerin karmaşıklığını anlamak için biyolojik ve optik bir metafor olan “binoküler görüş”ü kullanır. Tıpkı iki gözün farklı açılardan gelen görüntüleri birleştirerek üç boyutlu bir algı yaratması gibi, binoküler görüş, zihnin farklı bakış açılarını (örneğin, bilinçli ve bilinçdışı, öznel ve nesnel) birleştirerek daha derin bir içgörü ve sağduyu üretmesini ifade eder. Psikodinamik açıdan, bu süreç, bireyin içsel çatışmalarını, duygularını ve savunma mekanizmalarını anlamak için kritik bir araçtır. Psikanalitik bağlamda ise, terapist-hasta ilişkisinde, hastanın öznel dünyası ile terapistin analitik perspektifi arasında bir köprü kurmayı hedefler.
1. Psikodinamik Perspektif: İçsel ve Dışsal Gerçekliklerin Birleşimi
Psikodinamik teori, bireyin davranışlarının ve duygularının, bilinçdışı süreçler (örneğin, bastırılmış arzular, çocukluk deneyimleri) ile bilinçli farkındalık arasındaki etkileşimden kaynaklandığını savunur. Binoküler görüş, bu iki gerçeklik düzeyini birleştirerek sağduyulu bir anlayış geliştirmeyi önerir:
- Birinci Göz: Öznel Deneyim: Bireyin içsel dünyası, duyguları, korkuları, arzuları ve bilinçdışı çatışmaları. Bu, genellikle savunmalar (örneğin, yansıtma, bastırma) veya duygusal tepkilerle şekillenir.
- İkinci Göz: Nesnel Gerçeklik: Dış dünya, sosyal normlar, diğer insanların davranışları ve somut olaylar. Bu, bireyin öznel algılarından bağımsız bir perspektiftir.
- Birleştirme Süreci: Binoküler görüş, bu iki perspektifi birleştirerek bireyin kendi içsel dinamiklerini ve dış dünyayla ilişkisini daha iyi anlamasını sağlar. Bu, sağduyulu bir öz-farkındalık ve davranış değişikliği için temel oluşturur.
- Günlük Örnek: Bir kişi, iş yerinde eleştirildiğinde öfke hisseder ve bu öfkeyi patronunun adaletsizliğine bağlar (öznel deneyim). Ancak, terapide, bu öfkenin çocuklukta otorite figürleriyle yaşanan çatışmalardan kaynaklandığını fark eder (nesnel analiz). Bu iki bakış açısının birleşimi, kişinin tepkilerini daha sağduyulu bir şekilde yönetmesini sağlar.
2. Psikanalitik Perspektif: Terapist-Hasta İlişkisi
Bion, binoküler görüşü özellikle psikanalitik terapide, terapist-hasta etkileşimini anlamak için kullanır. Terapist, hastanın öznel dünyasını (aktarım, duygusal anlatılar) ve kendi nesnel gözlemlerini (karşı-aktarım, klinik analiz) birleştirerek, hastanın bilinçdışı süreçlerine dair içgörü geliştirir:
- Hastanın Perspektifi: Hasta, terapiye kendi öznel hikayesiyle gelir. Bu hikaye, bilinçdışı çatışmalar, savunma mekanizmaları ve duygusal projeksiyonlarla şekillenir. Örneğin, hasta terapisti bir otorite figürü olarak algılayabilir (aktarım).
- Terapistin Perspektifi: Terapist, hastanın anlatısını klinik bilgi, teorik çerçeve ve kendi duygusal tepkileri (karşı-aktarım) üzerinden değerlendirir. Bu, hastanın öznel deneyimlerini nesnel bir bağlama oturtmayı sağlar.
- Binoküler Görüş Süreci: Terapist, bu iki bakış açısını birleştirerek, hastanın bilinçdışı dinamiklerini anlamaya çalışır. Bu, hastanın kendi iç dünyasını keşfetmesine ve daha sağlıklı ilişkiler kurmasına olanak tanır.
- Günlük Örnek: Bir hasta, terapide sürekli terk edilme korkusundan bahseder. Terapist, hastanın bu korkusunun çocuklukta ebeveyn kaybıyla bağlantılı olduğunu fark eder (aktarım) ve kendi duygusal tepkilerini (örneğin, hastaya karşı koruma hissi) analiz eder (karşı-aktarım). Bu iki perspektifin birleşimi, hastanın korkularını anlamasını ve yeni başa çıkma yolları geliştirmesini sağlar.
Bion’un “containing” (içerme) kavramıyla da bağlantılı olan binoküler görüş, terapistin hastanın yoğun duygularını “içermesini” ve bu duyguları anlamlı bir içgörüye dönüştürmesini içerir. Bu süreç, sağduyulu bir terapötik ilişkinin temelini oluşturur.
Binoküler Görüşün Psikodinamik İlkeleri
Binoküler görüş, psikodinamik teorinin temel ilkeleriyle uyumludur ve şu unsurları vurgular:
- Bilinçdışı Süreçlerin Keşfi:
- Binoküler görüş, bilinçdışı çatışmaların (örneğin, id, ego ve süperego arasındaki gerilim) farkındalığını artırmak için öznel ve nesnel perspektifleri birleştirir.
- Günlük Örnek: Bir kişi, sürekli başarısızlık korkusu yaşadığını fark eder. Terapist, bu korkunun bilinçdışı bir mükemmeliyetçilikten kaynaklandığını (öznel) ve iş yerindeki yüksek beklentilerle tetiklendiğini (nesnel) gösterir.
- Savunma Mekanizmalarının Anlaşılması:
- Bireyler, kaygıyı azaltmak için savunma mekanizmalarına (örneğin, yansıtma, inkâr) başvurur. Binoküler görüş, bu savunmaların öznel motivasyonlarını ve nesnel etkilerini anlamayı sağlar.
- Günlük Örnek: Bir kişi, partnerine sürekli öfkelenir ve bunu partnerinin hatalarına bağlar (yansıtma). Terapist, bu öfkenin kişinin kendi yetersizlik korkularından kaynaklandığını fark eder ve bu iki perspektifi birleştirerek içgörü sağlar.
- Aktarım ve Karşı-Aktarım Dinamikleri:
- Aktarım (hastanın terapiste geçmiş ilişkilerden duygular yansıtması) ve karşı-aktarım (terapistin hastaya karşı duygusal tepkileri), binoküler görüşün temel bileşenleridir. Terapist, bu dinamikleri birleştirerek hastanın iç dünyasını anlamaya çalışır.
- Günlük Örnek: Bir hasta, terapisti eleştirel bir ebeveyn gibi algılar (aktarım). Terapist, hastanın bu algısının çocukluk travmalarından kaynaklandığını fark eder ve kendi duygusal tepkilerini (örneğin, sabırsızlık) analiz ederek sağduyulu bir yaklaşım geliştirir.
- Bütünleşme ve Sağduyu:
- Binoküler görüş, parçalanmış (split) zihinsel süreçleri bütünleştirmeyi hedefler. Bu, sağduyulu bir öz-farkındalık ve daha sağlıklı karar alma süreçleri üretir.
- Günlük Örnek: Bir kişi, iş yerinde hem çok çalışkan hem de sürekli yetersiz hissettiğini fark eder. Terapi, bu çelişkili duyguların (çalışkanlık = başarı arayışı, yetersizlik = içsel eleştirmen) birleştirilmesiyle, kişinin kendine daha şefkatli davranmasını sağlar.
Zorluklar:
- Duygusal Direnç: Bilinçdışı çatışmaların yüzeye çıkması, kaygı veya direnç yaratabilir.
- Zaman ve Sabır: Binoküler görüş, derinlemesine bir süreçtir ve hızlı sonuçlar beklenemez.
- Terapistin Tarafsızlığı: Terapistin kendi önyargıları, nesnel perspektifi bulanıklaştırabilir.
- Günlük Örnek: Bir hasta, terapistine karşı öfke hisseder (aktarım), ancak bu öfkeyi keşfetmek yerine terapiyi bırakmayı tercih edebilir.
Günlük Hayatta Binoküler Görüşün Psikodinamik Uygulamaları
Binoküler görüş, günlük yaşamda bireysel ve toplumsal düzeyde psikodinamik bir anlayış geliştirmek için kullanılabilir:
- Kişisel İlişkiler: Bir tartışmada, kendi duygularınızı (öznel) ve karşınızdakinin bakış açısını (nesnel) birleştirerek daha sağlıklı iletişim kurulabilir.
- Örnek: Bir çift, bir anlaşmazlıkta kendi korkularını (terk edilme) ve partnerinin ihtiyaçlarını (bağımsızlık) anlamaya çalışarak uzlaşır.
- İş Hayatı: Çalışanların bilinçdışı motivasyonları (örneğin, takdir arayışı) ile iş hedefleri (verimlilik) birleştirilerek daha motive bir ekip oluşturulabilir.
- Örnek: Bir yönetici, bir çalışanın düşük performansının kaygıdan kaynaklandığını fark eder ve destekleyici bir yaklaşım benimser.
- Toplumsal Sorunlar: Toplumsal hareketler, bireylerin öznel öfkelerini (örneğin, adaletsizlik) ve nesnel verileri (örneğin, istatistikler) birleştirerek daha etkili olabilir.
- Örnek: Bir çevre hareketi, halkın duygusal tepkilerini (doğaya sevgi) ve bilimsel bulguları (karbon emisyonları) birleştirerek güçlü bir kampanya yürütür.
Sonuç
Wilfred R. Bion’un binoküler görüş kavramı, psikodinamik ve psikanalitik teoride, farklı bakış açılarının (öznel ve nesnel, bilinçdışı ve bilinçli) birleştirilmesiyle sağduyulu bir anlayış geliştirme sürecini ifade eder. Psikodinamik açıdan, bu süreç, bireyin içsel çatışmalarını ve dışsal gerçekliklerini anlamayı sağlar. Psikanalitik bağlamda, terapist-hasta ilişkisinde, aktarım ve karşı-aktarımın birleşimiyle derin içgörüler üretilir.


