Kategori: Zahit Atam

Sonsuz Döngü üzerine… (eternal recerrence)! – Zahit Atam

Ben Nietzsche konusunda çok basit bir şey söyleyeyim: Genellikle aptallar, tutunamamışlar ve elbette topluma kendini kabul ettirememiş zavallılar Nietzsche hayranıdır. Hatta daha ilginç bir şey söyleyeyim, giderek hayatlarında atlatamayacakları bir badireye saplanıp kalanlar, tıkananlar, işte o çaresizlik hallerinde bir tür büyüklük satmak ve kendilerine anti-depresan olarak Nietzsche’ye sarılırlar. Bu bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Türkiye Sineması neden tıkandı? – Zahit Atam

Türkiye Sinema Tarihi yazımlarının bana çoğu tuhaf gelir, bunların içinde bu kadar az anekdot anlatılması da anlamsız gelir. Tarihin içinde çok önemli anekdotların anlaşılması onlara vakıf olmak için zorunludur. Sinemacılarımızın anılarını anlatmamaları, anlattıklarında da tuhaf şeyleri anlatmaları da bana tuhaf gelir. Bir de eleştiri meselesi var: bizim eleştirmenlerimizin özelliği, bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sinema dünyasındaki derin sessizlik üzerine…

Sinema dünyası denince akla belli başlı isimler geliyor. Bu isimler genelde medyatikler ve beyazperde üzerinde de adları büyük adlarla yazılır. Genelde de parsanın büyüğünü bunlar alırlar. Ama bir de perde arkasında olan, kimi çok yetenekli insanlar vardır. Bunlar gerçek emekçilerdir. Kriz denilince, aslında bu emekçiler, bu uzmanlar, bu nitelikli insanların

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bayramlar: Riya sahnelerimiz! – Zahit Atam

Bizim sinemamızın esas zayıf yanı, sinemayla hiç alakası olmayacak, yeteneksizlikten çatlayan insanların büyük sanatçı olarak tarihimizde karşımıza çıkmasıdır. Bu insanların esas sorunu senaryo falan değildi. Daha büyük bir sorun var. O da bu insanların bu toplumu nasıl gördüklerinde, bu toplumu anlatmak için gördüklerini nasıl yorumladıklarında kilitleniyordu. Türkiye’de bilenler bilir, asıl

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hayal Satirem’in Türkçesi! – Zahit Atam

Nedense bizim sanatçılarımız ve aydınlarımız Türkiye’yi kurtarma, geliştirme, inkişaf ettirme ve hatta aydınlatma görevlerini tribündeyken yapmayı severler, tarihsel özelliğimizdir bu. Jön Türklerden itibaren, tribünden demokrasi, eğitim, bilim ve kültür sanatta ‘en büyük reformlar’ tribündeyken yapılmıştır, sahaya inince skor tabelasına bakmamak daha iyidir, çünkü maçı devam ettirmek için de moral gerekir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Barbarları Beklerken – Zahit Atam

Neyi bekliyoruz böyle toplanmış pazar yerine? Bugün barbarlar geliyormuş buraya. Neden hiç kıpırtı yok senatoda? Senatörler neden yasa yapmadan oturuyorlar? Çünkü barbarlar geliyormuş bugün. Senatörler neden yasa yapsınlar? Barbarlar geldi mi bir kez, yasaları onlar yapacaklar. Neden öyle erken kalkmış imparatorumuz, şehrin en büyük kapısında neden kurulmuş tahtına, başında tacı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yılmaz Güney: Yıllar sonra gelen dersler – Zahit Atam

Yılmaz Güney’in tarihini ve sanatını incelediğimizde, günümüze bırakılan mirasa baktığımızda, gördüğümüz en acı ders nedir? Çok basit: Siyasi iktidar bu süreci takip etti, müdahil oldu, şekillendirdi ve direnişten dersler çıkardı, sonraki sanatçı-aydınlar için bu derslerin sonuçlarına göre hareket etti. Peki, muhalif, solcular, entelektüeller ne yaptılar? Birçoğu bu mirası anlamadığı gibi,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Türkiye Sineması’nın sorunları: Arpalık bekleyen mazul olma korkusu – Zahit Atam

Bu iş öyle Kış Uykusu’ndaki gibi Türk Tiyatro Tarihi diye başlık atıp, kitap yazdım demeye benzemez. Gençlerin her birine, tümü hiçlikte biten, hiçbir ciddi sorunla uğraşmayan, hiçbir önemli toplumsal sorunla mücadele etmeyen, hiçbir ciddi muhalif kimlikle el ele vermeyen, çoğu anlamsız senaryolara dayanan filmleri kamu bütçesiyle çektiriyorlar. Sonrada ortalarına ‘baş

OKUMAK İÇİN TIKLA

Suçun gizliliği ve temiz hayat sürme mücadelesi – Zahit Atam

(YTS yazılarına niçin ara veriyorum?) İnsan hayatında bir şeylerin gizli kalacağı yanılsaması ya da insanın kendine söylediği en basit ve en iğrenç yalanlardan birisi olarak: Yaptığının hesabını vermeyeceği sanısı, pek çok kötülüğün arkasındaki ‘temel itici güç’tür. Zaten insanlık tarihinde nice korkunç olay, nice insanlık suçunun arkasındaki dürtü bu büyük ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kültürdeki hoşnutsuzluk: Meşruiyet bunalımı – Zahit Atam

Batı Doğuya pek meraklı ve istekli bakmadı. Oysa Doğulu sanatçılar için Batıda görünmek her zaman çok önemli oldu. Kültürel açıdan iyice kültürlerin birbirinin farkına varması bir açıdan İkinci Dünya Savaşının bir ürünüdür. Bu paradoks bugün de geçerlidir. Venedik’ten alınan bir ödülle “ben neymişim” sendromuna girip kendi yaptığının soyut ve somut

OKUMAK İÇİN TIKLA

Avrupa uygarlığının krizi ve Avrupa Sineması – Zahit Atam

Bir uygarlığın anlatısal göstergesi aslında sanıldığından daha basittir: ister ünlü, ister saraylı, isterse sıradan bir insan olsun, o insanın başına sıra dışı veyahut da trajik bir durumun gelmesi ve kişinin bütün hayatını sarsacak ve evrensel olarak insan benliği üzerinde etkili olan anlatılar kurmak. Bu anlamda eğer 19. Yüzyıl Fransız gerçekçi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hollywood, Avrupa ve Türkiye – Zahit Atam

John Berger, Picasso’nun Başarı ve Başarısızlığı kitabında toplumsal siyasal ve uluslararası gelişmelerin sanat tarihi içindeki önemine inanmış birisi olarak, İkinci Dünya Savaşı öncesi dünya sanat piyasasının merkezinin Paris’ten New York’a kayışını anlatır. O dönemlerde, kuşkusuz John Berger olup bitenlerin tam ayırtında değildi, bu değişimin ve merkezin kaymasının sanat tarihinde ne

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çağımızın ruhu: Türkiye nerede? – Zahit Atam

1960’larda Fransa merkezli olarak sosyal teoriyi Saussure kökenli dilbilim sarmaya başladı. Aynı eğilim Metz aracılığıyla sinema teorilerini de kapladı. Metz, sinema teorisinin, çözümlemesinin ve kuramsallaştırma denemelerinin ‘kocadığını’ ve bunun yerine artık teorinin felsefeyi bırakıp, bilim olması gerektiğini anlatıyordu. Bugün geçmişe dönüp baktığımızda, göstergebilimsel çözümlemenin sinema tarihinde ne eleştiriyi ne de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hamburg’da Yılmaz Güney’i anmak… – Zahit Atam

Türkiye’den Avrupa’ya giden insanların Türkiye ile ilişkilerini yakından görmeye başladığımda şaşırmış ve düşünmüştüm. Giderek işler daha da netleşiyor… İlginç dikotomiler var Almanya’da, Türkiye ile göçmenlerin kurdukları ilişkiler arasında. Hamburg’ta Mig-Zentrum 6 yıldır Yılmaz Güney adına etkinlikler düzenliyor. Filmler gösteriyor, tartışmalar düzenliyor. Ancak eksik olan bir şeyler var: bunların kökeni Türkiye’de.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Burjuvazi ve sanatın ruhu – Zahit Atam

Türkiye ilginç bir ülke, bakıyorsunuz tuhaf şeyler oluyor, tam bilemiyorum ama Türkiye’nin ar damarının yerinin değişmesinde herhalde aydınların çok ciddi bir yeri vardır. Aydınlar ve sanatçılar demeliydim, ama bugünlerde pek sanatçı kalmadı, onun için gerekli mi bilmiyorum. Bu çizgi değiştirme meselesi ve iktidara yaranma niteliği giderek insanların ve elbette gençlerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Batıda yükselen ırkçılık ve sanat üzerine – Zahit Atam

Avrupa’da şöyle lakırdılar en yüksek siyasal kimliklerden dile getirildi: Avrupa Birliği bir Hıristiyan Kulübüdür. Yine Avrupa’da Hıristiyan Birlik partilerinin Türkiye’ye yönelik tepkisel yaklaşımları net olarak görülüyor. Amerika’da ise Trump’ın gelişi bir anlamda ‘aşırı sağın’ meşrulaşması ve elbette ki çıkarcı mantığın ‘gemisini kurtaran kaptan’ rolünde dünyayı tek kişilik Haçlı seferleri yapmaya

OKUMAK İÇİN TIKLA