Davranışcı Terapileri Nasıl Anlamalı ? Bölüm 1

”İnsanların hayatını ele alırken yüzeyde kalıp davranış açısından, koşullu refleks ve koşullanma açısından düşünmeyi tercih edenler vardır, bu da davranış terapisi denen şeyi doğurur. “ ( Winnicott, Oyun ve Gerçeklik )

Bu cümle, insan davranışlarını anlamaya yönelik farklı psikolojik yaklaşımlar arasındaki temel ayrımı oldukça eleştirel bir tonda dile getiriyor. Davranışcı terapiyi anlamak açısından da önemli bir saptamadır.


🧠 1. Yüzeyde Kalmak: Davranışın Görünene İndirgenmesi

“İnsanların hayatını ele alırken yüzeyde kalıp…”
Bu ifade, davranışçı yaklaşımın en sık eleştirilen yönünü hedef alıyor:

  • İnsan davranışlarını yalnızca gözlemlenebilir tepkiler ve koşullanma ilkeleri ile açıklamaya çalışmak.
  • Duygular, bilinçdışı süreçler, öznel deneyim gibi “içsel” alanları göz ardı etmek.

Bu anlayış, insanı adeta bir tepkiler makinesi gibi görür:
🔹 Uyarıcı gelir → Tepki oluşur.
🔹 Pekiştirme varsa → Davranış sürer.
🔹 Cezalandırma varsa → Davranış söner.

Ama bu yaklaşımda bireyin neden o uyarıcıya öyle tepki verdiği, bu davranışın anlamı, geçmiş deneyimlerin içsel izleri gibi meseleler yoktur.


🔁 2. Koşullu Refleks – Pavlov’un Köpeğinden Günümüz İnsanına

“Koşullu refleks ve koşullanma” ifadesi, özellikle Pavlov ve ardından Watson & Skinner ile gelişen klasik ve edimsel koşullanma kuramlarını işaret eder.

Bu teoriye göre:

  • İnsan davranışı, çevresel uyarıcılara verilen öğrenilmiş tepkilerden ibarettir.
  • Korkular, alışkanlıklar, sosyal davranışlar bile öğrenilmiş refleksler olarak tanımlanabilir.

📌 Bu yaklaşım, eğitim, davranış değiştirme programları ve bazı fobilerde etkili olsa da, bireyin öznel acısını, varoluşsal sancılarını ya da bilinçdışı çatışmalarını anlamakta yetersizdir.


🛠️ 3. Davranış Terapisi: Yararlı mı, Eksik mi?

Cümlenin sonunda geçen “bu da davranış terapisi denen şeyi doğurur” ifadesi, sanki davranış terapisini indirgemeci ve yüzeysel bulan bir perspektifle yazılmış.
Elbette davranış terapileri birçok durumda etkilidir – örneğin:

  • Fobiler
  • Takıntılar (OKB)
  • Davranışsal alışkanlıklar (tırnak yeme, öfke patlamaları)
  • Otizm spektrumunda beceri kazandırma

Ancak:

  • Bireyin geçmişi,
  • Bilinçdışı çatışmaları,
  • İçsel anlam arayışı gibi daha derin alanları çalışmakta sınırlı kalır.

🔍 4. Psikodinamik Eleştiri: Görünene Değil, Görülmeyene Bak

Bu cümlede dile gelen eleştiri, açıkça psikodinamik ya da varoluşçu yaklaşımların perspektifini taşır:

“İnsan yalnızca yaptığı şey değil, neden yaptığıdır.
Ve bazen kişi kendi yaptığı şeyi bile bilmez.”
(Jung’a selam olsun.)

Bu anlayışa göre, davranış değil; davranışın ardındaki anlam, hikâye ve gizli itki çalışılmalıdır. İnsan davranışı, sadece bir refleks değil; bir imge, bir arketip, bir içsel drama olabilir.


🎯 SONUÇ:

Bu cümle şu temel eleştiriyi dile getiriyor:

🔹 İnsan davranışları yalnızca dıştan gözlemlenebilir tepkilere indirgenemez.
🔹 Koşullanma kuramı faydalı olabilir ama insanın içsel karmaşıklığını açıklamakta yetersizdir.
🔹 Davranış terapisi bu anlayıştan doğmuştur ve etkili olduğu alanlar kadar sınırları da vardır.