“Dindarlık Azalıyor, İnançsızlık Artıyor” Söyleminin Bedensel, Tarihsel, Politik, Etik ve Varoluşsal Katmanları Bölüm 2
🌍 1. Bedenden Kopuş: Tanrıyı Ararken Toprağı Kaybetmek
İnanç sadece Tanrı’ya değil, yaşama, bedene, doğaya ve başkasına duyulan bir bağdır.
Dindarlık azalırken, yalnızca Tanrı figürü değil; ritüelle gelen bedensel düzen, toplumsal zaman, tekrarın sağaltıcılığı da dağılır.
👉 Bugün postmodern birey bedeniyle bağ kurmakta zorlanır çünkü bir ritüel dizgesi yoktur.
Yoga’yı da, meditasyonu da, detoksu da tüketir — ama kendiyle kalamaz.
🧱 2. Heidegger’in İzinde: “Tanrı Öldü” Ama Ne Geldi?
Heidegger’e göre Tanrı’nın ölümü, varlığın unutulmasıdır.
İnsan artık ne için yaşadığını sormaz, sadece nasıl yaşanacağını öğrenmeye çalışır.
Yaşam, anlamdan değil, teknik becerilerden ibarettir.
İnançsızlık, boşluk değil; gürültüyle doldurulur:
Akış, içerik, bildirim, veri, üretkenlik…
Ama sessizlikteki sorular susturulmuştur.
🎭 3. Susan Sontag ve Performans Çağı: İnanç Gösteri Nesnesi Oldu
Sontag’e göre günümüzde her şey temsil halini alır.
Dindarlık da buna dahildir:
- Hashtag’li ibadetler
- Selfie’li hacılar
- Story’e düşen dua sözleri
İnanç artık içsel bir derinlik değil, paylaşılabilir bir içeriktir.
Ve paylaşıldığı oranda “var” olur.
Bu bir inançsızlık değil midir?
Ya da belki de bu, inancın artık görünürlük üzerinden var olmak zorunda kaldığı bir çağdır.
🧩 4. Byung-Chul Han: Tanrı Gitti, Performans Tanrısı Geldi
Byung-Chul Han’a göre modern insan kendini Tanrı’nın gözetiminden değil, başarı ideolojisinin denetiminden kurtaramaz.
Tanrı yargılamaz artık — ama insan kendini verimsizlikten, tembellikten, başaramamaktan dolayı cezalandırır.
İnanç yerini “kendine inan” baskısına bırakmıştır.
Ama o da en az Tanrı kadar zalimdir.
🧠 5. Deleuze & Guattari: Tanrı İnancı Değil, Arzu Yapıları Dönüşüyor
Deleuze’e göre Tanrı bir “arzu makinesi”nin parçasıdır.
Dindarlık, arzuyu yönlendirmenin bir yoludur.
Ama kapitalizm artık Tanrı’ya gerek duymadan arzuyu sonsuz biçimde kodlayabilir:
- Mutluluk,
- Güç,
- Güzellik,
- Ölümsüzlük…
İnançsızlık artmıyor; arzu başka yapılar etrafında yeniden üretiliyor.
💬 6. Spinoza’nın Işığıyla: İnanç Korkuyla mı, Sevgiden mi?
Spinoza’ya göre insanlar genellikle Tanrı’ya korktukları için inanırlar.
Ama sevgiyle kurulan bir inanç, özgürleştiricidir.
Bugün dindarlık azalıyor çünkü inanç korkuyla örgütlendiğinde, insanlar sadece korkularını terk ediyor.
Tanrı’yı değil — belki de sadece cezayı reddediyorlar.
📚 SONUÇ:
“Dindarlık azalıyor, inançsızlık artıyor” demek, aslında başka bir sorunun kapısını aralar:
İnsan neye tutunuyor artık?
Belki artık tanrılar değil,
ama daha incelikli, görünmez
ve çok daha güçlü tanrı-ikameleriyle karşı karşıyayız:
📱 ekran,
📈 verimlilik,
🎭 gösteri,
💊 kontrol,
💼 başarı,
🧘♀️ iyi hissetme arzusu.