Evrim teorisi bilim camiasında hemen kabul gördü mü? Bu konuda günümüzde hiç tartışma yok mu?

Evrim teorisi yayımlandığında hemen genel geçer ka­bul görmedi. Ancak kabul görmesi çok da uzun sürmedi; ilk 10 yıl içinde bilim camiasının geneli evrim teorisini, var olan türlerin çeşitliliğini açıklayan yegane bilimsel ku­ram olarak görmeye başlamıştı. Bu oran her geçen yıl arttı ve günümüzde biyologların %99’undan fazlasının, tüm biliminsanlarının %98’inden fazlasının kabul ettiği bir te­ori konumuna ulaştı. Günümüzde evrim teorisinden baş­ka varoluşu ve tür çeşitliliğini açıklayabilen herhangi bir bilimsel açıklama bulunmamaktadır. Öte yandan evrim teorisi, aşırı kapsamlı ve çok yönlü bir teori olmasından ötürü birçok parçayı bünyesinde barındırmakta, sayısız aktif çalışma sahasına ev sahipliği yapmaktadır.

Fakat söylediğim gibi, bu kabullenme hemen olmadı. Darwin kitabını ilk yayımladığında Türlerin Kökeni, bilim dünyasına bomba gibi düştü. Kitabın yayımlanmasıyla, halkın ve bilim camiasının kabaca ikiye bölünmesi bir oldu: Bir taraf bunun Tanrı’nın muhteşem bir kanıtı ol­duğunu söylüyordu. Diğer bir taraf ise bu fikrin Tanrı’yı öldürdüğünü söylüyordu. Bu bölünme, teoriyi belki aksi takdirde olacağından bile daha popüler kıldı.

Dünya’nın dört bir yanından sayısız yorum, destek ve yergi yağmaya başladı. Darwin, bunlara özenle yanıtlar yazıp, her bir soru işaretine ya yanıt vermeye ya da bu ko­nuda kafa yorduğunu göstermeye çalıştı. Ancak Darwin’in hastalığı, tartışmalara girmesine ve fikirlerinin arkasında durmasına engel oluyordu. Bu nedenle Darwin’in teorisi­ne gelen eleştirilerle genellikle yakın arkadaşları ilgilendi. Bu arkadaşların her biri alanlarında uzman biyologlar, je­ologlar ve biliminsanlarıydı.

Teorinin destekçilerinden en ilgi çekici olanı, Darwin’in sıkı dostlarından Thomas Huxley idi. Huxley ilk etapta teoriye pek de sıcak bakmamıştı. Fakat birkaç haftasını
ayırıp, Darwin’in bulgularım dikkatlice gözden geçirdik­ten sonra, bir ay gibi kısa bir sürede Dünya’nın gördü­ğü en sıkı evrim savunucularından biri haline geldi. Bir biliminsamnın sahip olması gereken en büyük erdem de zaten budur: Kanıt karşısında fikir değiştirebilmek, gerçe­ğin savunucusu olabilmek…

Huxley’in 1860 yılında düzenlenen Oxford Evrim Tartışması’nda piskopos Samuel Wilberforce’un konuş­ması anlatılmaya değer bir hikayedir. Bu tartışma sırasın­da evrimi savunanları aşağılamaya çalışan piskopos Wil- berforce, 21. yüzyılda halen benzerlerini duyduğumuz bir kişiliğe saldırı safsatasını ileri sürmüştür. Şöyle söylediği rivayet edilir: “Merak ediyorum, acaba Bay Huxley anne tarafından mı, yoksa baba tarafından mı maymun?”

Huxley’in bu sözlere verdiği cevap, bir bilim olarak ev­rimsel biyolojinin kanıtları ve ciddiyeti karşısında kim­senin duramayacağını gösteren bir anekdot olarak tarihe geçmiştir. Tartışmanın kendine ayrılan bölümünde uzun­ca bir süre evrim kuramından, kuramın bilimselliğinden, kanıtlarından ve nasıl test edilebileceğinden bahseden Huxley’in, konuşmasının sonunda şöyle söylediği rivayet edilir: “Böylesine bilimsel bir tartışmayı, bu kadar bayağı sözlerle alçaltan bir insanın soyundan gelmektense, bir maymunun soyundan gelmeyi tercih ederim.”

Ancak sözünü ettiğim gibi tüm biliminsanları da ev­rim teorisine bu kadar sıcak yaklaşmamıştı. Bunlardan en önemlisi, Darwin’e derinden saygı duyan ancak teorisi nedeniyle kısa sürede düşmana dönüşen, büyük paleon- tolog ve Londra Doğa Tarihi Müzesi’nin küratörü Richard Owen’dır.

Richard Owen: Bir dost,

bir gerçek karşısında nasıl düşman oldu?

Owen aslında Darwin’i severdi. Darwin de kendisi gibi dindar bir adamdı. Meşhur Beagle yolculuğuna, bir nevi “yaratılışı ispatlamak ve bilimsel bir temele oturtmak için” çıkmıştı. Dedesi Erasmus Darwin, türlerin değişebi­leceğini söylese de, Darwin ona katılmıyor gibiydi.

Fakat Darwin’in fikirlerinin değişmesi, Owen’ı öfke­lendirmiş ve adeta kinle doldurmuştu. Türlerin Köke­ni için yazdığı anonim bir eleştiri mektubunda, teorinin bilimsel değerine değinmek yerine Darwin’e destek olan akademisyenlerin bilimsel kariyerlerine saldırmayı seçmişti. Teoriyi destekleyenleri “Darwin’in müritleri” ve “gerici” olarak niteledi. Teorinin kendisini ise “bilimi kö­tüye kullanmak” ve “dinsizlik” olarak değerlendirdi. Daha da öteye geçerek, gücünü kötüye kullanmaya başladı: Te­orinin en büyük destekçilerindenjoseph Dalton Hooker’ın botanik koleksiyonuna verilen devlet desteğini durdur­makla tehdit etti. Kendisi “fosillere fısıldayan adam” ola­rak anılacak kadar büyük bir üstat iken, sırf inadından, bariz bir şekilde hatalı olmasına rağmen, evrimsel ara formlardan biri olup kuşların dinozorlardan evrimleştiğini ispatlayan Archaeopteryx türünü “tartışmaya yer olmayan ve bariz bir şekilde bir kuş” olarak tanımladı. İnsanı, “Memeliler Sınıfı”ndan ayrı bir sınıf olarak kategorize et­meye kalktı. Bunu destekleyen tek bir biyolog dahi yoktu!

Bu yaptıkları ona pahalıya mal oldu. Zooloji Cemiyeti Konseyi, Thomas Huxley gibi evrim destekçilerini bün­yesine almaya başlayınca, Owen ve bilim karşıtı görüşleri giderek dışlandı. Kendi kariyeri incelendiğinde, bir çalış­mada aslen işi yapan biyoloğa hak ettiği krediyi verme­diği gösterildi. Buna dayanarak Zooloji Cemiyeti’ne ve Kraliyet Cemiyeti’ne üyeliği iptal edildi. Sonradan Krali­yet Cemiyeti Konseyi’ne aday olsa da seçilmedi. Cemiyet, Owen’ın “bilerek ve bilinçli şekilde yalan söylemesini” ret gerekçesi olarak sundu.

Yani biliminsanları, biliminsanlarının yapması gere­keni yaptı. Owen işi biraz abartmış olsa da teoriyi didik didik ederek hatalarını aradılar, eksiklerini gösterdiler, Darwin’i ve teorinin diğer savunucularını adeta çapraz sorguya çektiler. Ancak teori, bu didiklemeler ve bilimsel analizlerden başarıyla geçtikçe güçlendi, güçlendikçe bi­lim camiasında daha fazla kabul gördü.

Aradan geçen 1,5 asrın sonunda evrimin biliminsan- larının tamamına yakını tarafından kabul ediliyor olması

bundandır. Kimileri teorinin ateizm ya da çeşitli siyasal ideolojiler için temel hazırlamasından ötürü biliminsanla- nnın bu teoriyi yücelttiğini iddia etseler de bu, tamamen asılsızdır. Çünkü yapılan araştırmalara göre, biliminsan- lannın %51 civan deist veya teisttir (Bunun detaylarına 46. Soru’da döneceğiz); siyasi ideolojiler konusunda ise biliminsanlan arasında hiçbir görüş birliği bulunma­maktadır. Eğer evrim teorisi gerçekten bu tarz bir ideo­lojik kavgadan ötürü güçlü olsaydı, kabul oranlarının da %50’ye yakın olmasını beklerdik, %99 olmasını değil.

50 Soruda Evrim

Çağrı Mert Bakırcı
Bilim ve Gelecek Kitaplığı