Françoise Tustin’in Otizm’e Bakış

Françoise Tustin’in çalışmasının Melanie Klein ve W. R. Bion’dan güçlü bir şekilde etkilendiğini açıkça belirtmektedir. Tustin, Bettelheim ile benzer çizgide çalışmış, ancak otistik çocuklarla ilişkiler kurmanın mümkün olduğunu bulmuş ve müdahaleleriyle değişikliklerin meydana geldiğini göstermiştir. Kaynakta, Tustin’in kitabında (Autism and childhood psychosis, 1972) otistik çocuk vakalarında olumlu sonuçlar bildirdiği de belirtilir.

Bion’ın Tustin üzerindeki spesifik etkisi, kaynakta öncelikli olarak karşı aktarımın bir yorum kaynağı olarak kullanılması bağlamında ima edilir ve tartışılır. Kaynak, Bion’ın şizofreni vakalarının analizinde karşı aktarıma bir yorum kaynağı olarak güvendiğini belirtir. Tustin’in Bion’dan etkilendiğinin belirtildiği bölümün hemen ardından, karşı aktarımın değerine izin verme ve ona güvenmenin önemi ele alınır.

Otistik çocuklarla çalışmada, geleneksel sözel yorumların sıklıkla etkisiz kaldığı veya zorluklar çıkardığı kaynakta vurgulanır. Çocuklar yorumlara tepki vermeyebilir veya yorumları kendilerine yönelik zulüm olarak deneyimleyebilirler. Bu durum, terapistin ne yaptığından şüphe duymasına yol açabilir. Kaynak, böyle durumlarda, terapistin kendi duygularının ve yansımalarının, yani karşı aktarımının, bir yorum temeli olarak önem kazandığını belirtir. Bu, özellikle çocuğun terapiste kendi ilkel zihinsel durumlarını (fragmentasyon, projektif identifikasyon gibi) yansıttığı durumlar için geçerlidir.

Michael Fordham, otistik çocuklarla kendi çalışmasında bu karşı aktarıma dayalı yaklaşımı benimsemiş, hatta bunu açıklamak için “sintonik karşı aktarım” (çocuğun projeksiyonlarının terapistte uyandırdığı duygular) kavramını kullanmıştır. Bu kavram, Klein’ın projektif identifikasyon ve introyektif identifikasyon teorileriyle açıklanır ve daha dinamik bir boyut kazandırılır.

Kaynak, Tustin’in Klein’ın çocukların oyunlarını yorumlama tekniğini “hassas bir şekilde geliştirdiğini” belirtir. Klein, bu tekniği ilk olarak şizoid bir çocuğa uygulamıştır. Tustin’in bu geliştirme sürecinde Bion’dan aldığı etkinin, terapistin ilkel, sözel olmayan veya çarpıtılmış zihinsel durumları anlamak için kendi duygusal tepkilerini ve deneyimlerini kullanması yönünde olduğu anlaşılmaktadır. Otistik çocukların iç dünyaları genellikle kelimelerle ifade edilemez ve nesnelerle veya kısmi nesnelerle (self-objects) kurdukları ilişki ilkeldir. Bu bağlamda, terapistin kendi içinde hissettiği (çocuğun yansıtması sonucu oluşan) duygular, çocuğun sözel olarak ifade edemediği içsel gerçekliğe dair önemli bir ipucu haline gelir. Bion’ın kapsama (containing) kavramı, kaynakta doğrudan Tustin ile ilişkilendirilmemekle birlikte, projektif identifikasyonun terapistte uyandırdığı duyguların işlenmesi ve yorumlanması süreci, Tustin’in de Bion’dan etkilenerek kullandığı temel bir mekanizma olabilir.

Özetle, kaynak, Tustin’in otizm tedavisindeki tekniklerinin Bion’dan (Klein ile birlikte) etkilendiğini ve bu etkinin özellikle:

  1. Karşı aktarımın, çocuğun ilkel zihinsel durumlarını (projektif identifikasyon yoluyla terapiste yansıttığı) anlamak ve yorumlamak için temel bir kaynak olarak kullanılması.
  2. Otistik çocuklarda sözel yorumların zorlukları göz önüne alındığında, terapistin kendi duygusal deneyimlerinin klinik çalışmada aktif olarak kullanılması.
  3. Klein’ın oyun yorumlama tekniğinin, ağır psikopatolojisi olan çocuklara uygulanmasında Bion’ın katkılarıyla daha derin bir anlayış kazanması.

şeklinde olduğunu ima etmektedir. Kaynakta Tustin’in spesifik klinik örnekleri veya Bion’dan aldığı bir teknik üzerine doğrudan bir vaka detayı yer almamaktadır; ancak Fordham’ın kendi vakalarında (örn. John) karşı aktarımı nasıl kullandığına dair örnekler, bu yaklaşımın otistik çocuklarla çalışmada nasıl uygulanabileceğine dair bir fikir vermektedir.

Kaynak : M. Fordham