Gogol’ün psikanalitik açıdan babasıyla ilişkisi ve baba eksikliğinin eserlerindeki izleri
1. Gogol’ün Babası: Vasiliy Afanasyeviç Gogol-Yanovski
Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809–1852), Poltava yakınlarındaki Sorochintsy kasabasında doğmuştur. Babası Vasiliy Afanasyeviç Gogol-Yanovski (1777–1825) küçük bir toprak sahibi, aynı zamanda amatör bir oyun yazarıydı (Peace, 1981). Gogol’un babası köy tiyatroları için komediler yazar, mizahı seven ancak duygusal olarak içe kapanık bir kişiliğe sahipti. Eğitimli bir insandı, ama ekonomik olarak zayıftı ve genç yaşta öldü. Gogol babasını 16 yaşındayken kaybetti (Karlinsky, 1991).
2. Duygusal Mesafe ve Erken Kayıp: Baba Figürünün Eksikliği
Gogol’ün çocukluk mektupları ve biyografik tanıklıklar, onun babasıyla yakın ama mesafeli bir ilişki yaşadığını gösterir. Babası Vasiliy, oğluna sevgi dolu bir çevre sunmuş olsa da, duygularını doğrudan ifade etmeyen, pasif ve etkisiz bir baba figürüydü (Maguire, 1994). Gogol, daha küçük yaşlarda bile babasının zayıf otoritesini fark etmişti.
Bu durum, Freud’un (1923) tanımladığı “otorite figürünün zayıf temsil edilmesi” olgusuna benzer. Baba, çocuk için hem sevgi hem yasa kaynağı olmalıdır. Ancak Gogol’ün babası “yasayı” temsil edememiş, dolayısıyla Gogol’un bilinçdışında boş bir baba imgesi yerleşmiştir. Bu eksiklik, onun hem kişisel hem sanatsal yaşamında otoriteye karşı ambivalan (hem saygı hem korku) duygular doğurmuştur (Frank, 1966).
3. Psikanalitik Açıdan: Baba Otoritesinin Yokluğu ve Dini Telafi
Gogol’ün yaşamında dikkat çeken noktalardan biri, gençlik yıllarından itibaren dinsel bir baba arayışına girmesidir. Babasının ölümünden sonra yerini Tanrı ve manevi rehberler (örneğin rahip Matvey Konstantinovski) almıştır (Proffer, 1969). Bu durum, Lacan’ın “babanın adı” (Nom du Père) kavramıyla açıklanabilir (Lacan, 1957): Gogol’un sembolik babası artık Tanrı’dır. Yani biyolojik baba otoritesi yerini dinsel baba otoritesine bırakmıştır.
Bu nedenle Gogol, ilerleyen yıllarda kendi yazarlığını da “Tanrısal bir görev” gibi görmüş, yazmayı bir tür ruhsal kefaret olarak yaşamıştır. Bu, psikanalitik olarak “babanın yokluğunu Tanrı ile doldurma” eğiliminin klasik bir örneğidir (Freud, 1913/1950).
4. Babayla İdealleştirme – Suçluluk Döngüsü
Gogol, babasının ölümünden sonra onu idealize etmeye başlamıştır. Mektuplarında sık sık “baba gibi olamadığı”ndan yakınır. Bu, Freud’un (1917) tanımladığı melankolik özdeşleşme sürecine karşılık gelir: kaybedilen kişiyle özdeşleşme, ardından suçluluk hissi. Gogol’un kendine yönelik sert dini eleştirileri (“Ben bir günahkârım, yazarlığım bile Tanrı’ya aykırı”) bu suçluluk mekanizmasının dışavurumudur (Karlinsky, 1991).
Babasını kaybettikten sonra Gogol, yazarlıkla babasının yaratıcı yönünü yaşatmak ister; ancak başarısı arttıkça baba imgesine ihanet ettiği hissine kapılır. Bu çatışma, onun ruhsal krizlerini ve sonunda oruçla ölümüne yol açan patolojik suçluluk duygusunu da beslemiştir.
5. Edebi Yansıma: Baba Eksikliğinin Romanlardaki İzleri
Gogol’ün hemen her eserinde baba figürü ya yoktur ya da yetersizdir.
- Palto’daki Akakiy Akakiyeviç’in babasızlığı,
- Müfettiş’teki otorite korkusu,
- Ölü Canlar’daki Çiçikov’un çıkarcı babası,
hepsi Gogol’un kendi yaşamındaki baba boşluğunun farklı alegorik biçimleridir (Peace, 1981; Todd, 2011).
Çiçikov’un babasının oğluna “parayı sev” öğüdü, Gogol’un babasının duygusal değil entelektüel bir baba oluşunun parodileştirilmiş hâlidir. Gogol, babasının zayıf otoritesini toplumsal yozlaşma ve bürokratik çürüme içinde sembolleştirir.
6. Zayıf Baba, Yüceltilmiş Tanrı
Gogol’ün babasıyla ilişkisi, psikanalitik olarak zayıf baba figürü – güçlü Tanrı figürü karşıtlığıyla şekillenmiştir.
- Freudcu açıdan bu durum, süperegonun dini biçimde sertleşmesine,
- Lacancı açıdan babanın adı yerine Tanrı’nın geçmesine,
- Winnicottçu açıdan ise dışsal onay ihtiyacının içsel benliği bastırmasına yol açmıştır.
Gogol’ün hayatının son döneminde yaşadığı dini takıntılar, oruçla kendini cezalandırması ve kendi eserlerini yakması (1845’te ilk cildin devamını yakmıştır), aslında baba imgesine duyduğu bilinçdışı suçlulukla açıklanabilir.
7. Kaynakça
- Freud, S. (1913/1950). Totem and Taboo. London: Routledge.
- Freud, S. (1923). The Ego and the Id. London: Hogarth Press.
- Frank, J. (1966). The Widening Gyre: Crisis and Mastery in Modern Literature. New Brunswick: Rutgers University Press.
- Karlinsky, S. (1991). The Sexual Labyrinth of Nikolai Gogol. Cambridge, MA: Harvard University Press.
- Lacan, J. (1957). Écrits. Paris: Seuil.
- Maguire, R. (1994). Exploring Gogol. Stanford: Stanford University Press.
- Peace, R. (1981). The Enigma of Gogol: An Examination of the Writings of N. V. Gogol. Cambridge: Cambridge University Press.
- Proffer, C. R. (1969). The Simile and Gogol’s Dead Souls. Ann Arbor: Ardis.
- Todd, W. M. (2011). Fiction and Society in the Age of Pushkin: Ideology, Institutions, and Narrative. Harvard University Press.


