Gordion’un 47’nci Tümülüsü: Frig Kraliyetinin Gizemli İzleri

Gordion Antik Kenti’nde, Frig uygarlığının başkenti olarak bilinen ve tarih sahnesinde derin izler bırakan bu yerleşimde, 47’nci tümülüs (T26) kazıları, arkeolojik dünyada yankı uyandıran bir keşfe sahne olmuştur. Bu tümülüs, 3,1 metreye 2,8 metre boyutlarında ahşap konstrüksiyonlu bir mezar odası ve 88 metal eserden oluşan zengin bir buluntu grubuyla dikkat çeker. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açıklamalarına göre, bu mezar odasının, Frig kraliyet ailesinden önemli bir figüre, muhtemelen Gordios veya Midas ile bağlantılı bir bireye ait olduğu düşünülmektedir. Bu yazıda, 47’nci tümülüsün kime ait olabileceği ve bu çıkarımın nedenleri, çok katmanlı bir yaklaşımla incelenecektir.

Arkeolojik Buluntuların Anlamı

47’nci tümülüs, Gordion’un zengin arkeolojik dokusuna yeni bir katman ekler. Kazılar, Midas Tümülüsü’nden sonra en yoğun buluntu grubunu ortaya çıkarmıştır: bronz kaplar, demir çivilerle asılmış halde bulunan metal eserler ve iri kazanlar. Bu objeler, Frig toplumunun ileri metal işçiliğini ve elit kesiminin ritüel pratiklerini yansıtır. Buluntuların miktarı ve niteliği, mezarın yüksek statülü bir bireye ait olduğunu gösterir. Özellikle bronz kapların sağlamlığı, Friglerin mezar inşa teknikleri ve ölü gömme geleneklerindeki özeni ortaya koyar. Mezar odasının ahşap konstrüksiyonu, Frig mimarisinin anıtsal özelliklerini taşır ve bu, kraliyet ailesiyle ilişkilendirmeyi güçlendirir. Arkeologlar, buluntuların Midas Tümülüsü ile benzerliklerini dikkate alarak, mezardaki kişinin Gordios veya Midas ile akrabalık bağı olabileceğini öne sürer. Bu çıkarım, buluntuların zenginliği ve mezarın konumuyla desteklenir.

Frig Toplumunun Sosyal Hiyerarşisi

Gordion, Frig uygarlığının siyasi ve kültürel merkezi olarak, kraliyet ve aristokrasi için özenle hazırlanmış tümülüs mezarlarıyla bilinir. 47’nci tümülüs, bu hiyerarşik yapının bir yansımasıdır. Frig toplumunda, yüksek statülü bireylerin mezarları, zengin hediyelerle donatılırdı; bu, hem dini inançların hem de toplumsal prestijin bir göstergesiydi. T26 tümülüsünde bulunan 88 metal eser, bu geleneğin bir devamıdır. Bronz kaplar ve kazanlar, Friglerin ölü gömme ritüellerinde kullanılan seremoniyal objeler olarak yorumlanır. Bu objeler, ölen kişinin yaşamındaki statüsünü ve öteki dünyaya geçişinde ona eşlik edecek sembolik unsurları temsil eder. Mezarın kraliyet ailesine işaret etmesi, buluntuların sadece maddi değil, aynı zamanda toplumsal bir anlatı sunduğunu gösterir. Frig aristokrasisinin gücünü ve zenginliğini sergileyen bu mezar, Gordion’un bölgesel hegemonyasının bir kanıtıdır.

Kimlik Tahmininin Dayanakları

T26 tümülüsünün kime ait olduğu sorusu, arkeolojik bulguların detaylı analiziyle şekillenir. Mezar odasındaki eserlerin, Midas Tümülüsü’ndeki buluntularla benzerlik göstermesi, kraliyet ailesine işaret eden en güçlü kanıtlardan biridir. Midas, Frig tarihinin efsanevi kralı olarak bilinir ve onun babası Gordios’un da Gordion’un kurucusu olduğu düşünülür. Bakan Ersoy’un açıklamaları, mezardaki kişinin bu iki figürle bağlantılı olabileceğini öne sürer. Bu tahmin, mezarın boyutları, konumu ve buluntuların zenginliğiyle desteklenir. Örneğin, bronz kapların demir çivilerle duvara asılmış olması, Frig kraliyet mezarlarında görülen bir özelliktir. Ayrıca, mezarın UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil olan Gordion’un merkezinde yer alması, yüksek statülü bir bireye işaret eder. Ancak, kesin bir kimlik belirlemesi için daha fazla genetik ve kronolojik analiz gereklidir.

Kültürel ve Dini Bağlam

Frig uygarlığında mezar ritüelleri, sadece ölümle değil, aynı zamanda yaşamın devamlılığıyla ilgili inançları yansıtır. T26 tümülüsündeki buluntular, Friglerin öteki dünya anlayışını ve elit kesiminin dini pratiklerini anlamak için önemli ipuçları sunar. Bronz kaplar, muhtemelen seremoniyal yemek veya içki sunuları için kullanılmıştır; bu, Friglerin ölülerini onurlandırma biçimini gösterir. Mezar odasının ahşap yapısı, Friglerin mimari ustalığını ve çevreyle uyumlu inşaat tekniklerini ortaya koyar. Bu bağlamda, mezarın kraliyet ailesine ait olması, Frig toplumunun liderlerine atfettiği kutsal bir statüyü de yansıtabilir. Dini ritüellerin, kraliyet kimliğini pekiştiren bir araç olarak kullanılması, Friglerin siyasi ve manevi dünyasını birleştiren bir unsurdur. Bu, mezarın sadece bir gömü alanı değil, aynı zamanda bir kültürel anlatı olduğunu gösterir.

Arkeolojinin Bilimsel Katkıları

T26 tümülüsünün kazısı, Türk arkeolojisinin son yıllardaki dönüşümünü yansıtır. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras” projesi kapsamında, kazı sürelerinin 12 aya yayılması ve Türk bilim insanlarının koordinatörlüğünde yürütülmesi, bu keşfi mümkün kılmıştır. Bakan Ersoy’un belirttiği üzere, 2024 yılında 5 binden fazla kişiye istihdam sağlanmış ve 6 binin üzerinde arkeolojik buluntu gün yüzüne çıkarılmıştır. T26 tümülüsünden elde edilen eserlerin, Ankara Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı’nda titizlikle işlenmesi, buluntuların bilimsel değerini artırmıştır. Korozyon temizliği, kimyasal stabilizasyon ve onarım işlemleri, eserlerin uzun vadeli korunmasını sağlamıştır. Bu süreç, arkeolojinin sadece kazı değil, aynı zamanda koruma ve sergileme boyutlarını da vurgular. T26 tümülüsü, bu bilimsel çabanın bir ürünü olarak, Frig tarihine yeni bir pencere açar.

Toplumsal ve Evrensel Değer

Gordion’un 47’nci tümülüsü, sadece Frig uygarlığına değil, insanlık tarihine de katkı sunar. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 2023 yılında giren Gordion, küresel bir kültürel değer taşır. T26 tümülüsünün buluntuları, Friglerin Anadolu’daki medeniyetler arasındaki yerini yeniden değerlendirir. Mezar odasındaki eserlerin, Midas Tümülüsü’yle karşılaştırıldığında ikinci en yoğun buluntu grubu olması, Friglerin ekonomik ve kültürel gücünü gösterir. Bu buluntular, Frig toplumunun ticaret ağlarını, zanaat becerilerini ve sosyal organizasyonunu anlamak için birincil kaynak niteliğindedir. Ayrıca, mezarın kraliyet ailesine ait olma ihtimali, Friglerin siyasi yapısını ve liderlik anlayışını aydınlatır. Bu keşif, insanlığın ortak tarihine bir katkı olarak, geçmişle gelecek arasında bir köprü kurar.

Geleceğe Yönelik Sorular

T26 tümülüsünün keşfi, Frig uygarlığına dair birçok soruyu gündeme getirir. Mezarın kesin olarak kime ait olduğu, genetik analizler ve daha fazla arkeolojik veriyle netleşebilir. Buluntuların kronolojik sıralaması, Frig kraliyet ailesinin soy ağacını anlamak için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, mezar odasının yerinde sergilenmesi planı, Gordion’un turizm potansiyelini artırabilir. Bu, hem yerel hem de küresel ölçekte kültürel farkındalığı güçlendirecektir. Friglerin dini ve sosyal pratiklerine dair daha fazla bilgi, gelecekteki kazılarla ortaya çıkabilir. T26 tümülüsü, Frig tarihinin sadece bir parçasını aydınlatırken, daha keşfedilecek birçok sırrı barındırır. Bu keşif, arkeolojinin insanlık tarihini yeniden yazma gücünü bir kez daha kanıtlar.