Hasan Sabbah’ın Oğullarını İdam Kararı ve Bu Tahir Arrani’nin Rolü: Derinlemesine Bir Tarihsel Değerlendirme
Alamut’un Kuruluşu ve Sabbah’ın Erken Dönemi
Hasan Sabbah, 1050 civarında Kum’da doğmuş, Yemen kökenli bir aileden gelmektedir. İmamiye Şia’sına bağlı bir çevrede büyümüş, Rey’de eğitim alarak İsmaili inancına yönelmiştir. 1081’de Mısır’a giderek Fatımi halifesi Müstensir’in sarayında bulunmuş, ancak Nizar’ı desteklediği için sürgün edilmiştir. 1090’da Alamut Kalesi’ni ele geçirerek Nizari İsmaili devletinin temelini atmıştır. Rudbar’daki kale, doğal savunma avantajlarıyla stratejik bir merkez haline gelmiştir. Sabbah, kaleyi tahkim etmiş, depolar kurmuş ve idari bir sistem oluşturmuştur. İnzivada geçirdiği 35 yıl boyunca okuma, yazma ve da’va faaliyetlerine odaklanmıştır. Matematik ve astronomi bilgisi, organizasyonel yeteneklerini güçlendirmiştir. Ailesini (eş ve iki kız) Girdkuh’a göndererek kaleyi askeri bir merkeze dönüştürmüştür.
Nizari Topluluğunun Yapısı ve Fedai Sistemi
Nizari İsmaililer, Fatımi halifeliğinden ayrılarak Nizar’ı imam kabul etmiştir. Sabbah, Nizar’ın vekili olarak liderlik yapmıştır. Topluluk, da’va sistemiyle örgütlenmiş; da’iler inancı yayarken, fedailer askeri eylemleri yürütmüştür. Fedailer, yoğun fiziksel ve dini eğitimden geçmiş, sadakatle motive edilmiş gönüllülerdir. Bu Tahir Arrani, fedailer arasında öne çıkar. Arrani, 1092’de Selçuklu veziri Nizamülmülk’ü suikastla öldürmüştür. Arran kökenli Arrani’nin babası idam edilmiş bir figürdür, bu da onun bağlılığını şekillendirmiştir. Eğitim süreci, gizlilik ve disiplin üzerine kuruludur; fedailer, cennet vaadiyle motive edilse de haşhaş kullanımı efsanesidir. Arrani’nin suikast sonrası yakalanması ve affedilmesi, sadakat mekanizmalarının esnekliğini gösterir.
Oğul Muhammed’in İdamı ve Toplumsal Disiplin
Muhammed, Sabbah’ın oğlu, şarap içmekle suçlanmıştır. İslam’daki khamr yasağına aykırı bu davranış, Alamut’un katı kurallarına ters düşmüştür. 1090’ların sonlarında gerçekleşen idam, toplu bir törenle fedailerin huzurunda infaz edilmiştir. Bu karar, Sabbah’ın kişisel duygularını bastırarak liderlik otoritesini pekiştirdiğini gösterir. İdam, topluluğun iç disiplinini güçlendirmiş, eşitlik algısını yaratmıştır. Muhammed’in genç bir yetişkin olduğu tahmin edilir. Bu olay, fedailerin sadakatini yenilemiş ve kuralların herkese uygulandığını vurgulamıştır.
Ustad Hüseyin’in Suçu ve İdam Süreci
Sabbah’ın diğer oğlu Ustad Hüseyin, da’i Hüseyin Qa’ini’nin öldürülmesinde azmettirici olarak suçlanmıştır. 1100’lerin başında gerçekleşen bu olay, toplulukta şok etkisi yaratmıştır. Sabbah, soruşturma sonrası idam emri vermiştir. Karar, iç güvenliği koruma amacı taşır ve hızla uygulanmıştır. Hüseyin’in suçluluğu kanıtlanamamış olsa da, Sabbah aile bağlarını dini otoritenin önüne koymamıştır. Bu idam, topluluğun hiyerarşik yapısında disiplini sürdürmüş, isyan riskini azaltmıştır. Kadınların kaleye girişinin kısıtlanması ve Sabbah’ın ailesinin Girdkuh’a gönderilmesi, bu disiplini destekler.
Bu Tahir Arrani’nin Nizamülmülk Suikastı
Arrani, 1092 Ekim’inde Nihavend yakınlarında Nizamülmülk’ü Sufi kılığında yaklaşarak zehirli hançerle öldürmüştür. Bu suikast, Nizari hareketin Selçuklu’ya ilk büyük darbesi olmuştur. Arrani, eylem sonrası yakalanmış, vezirin son sözleri onu etkilemiş ve Sabbah’a karşı şüphe uyandırmıştır. Ancak Sabbah, Arrani’yi affetmiş, bu da sadakati güçlendirmiştir. Arrani’nin zeki ve sadık profili, fedai sisteminin başarısını yansıtır. Suikast, Selçuklu’da güç boşluğu yaratmış, Melikşah’ın Alamut seferini ertelemiştir. Sabbah, bu fırsatı kaleleri tahkim ederek değerlendirmiştir.
Suikastların Stratejik ve Toplumsal Etkileri
Nizamülmülk suikastı, Selçuklu İmparatorluğu’nda kaos yaratmış, sefer planlarını aksatmıştır. Sabbah döneminde 50’ye yakın suikast düzenlenmiş, yüksek profilli hedefler seçilmiştir. Arrani’nin eylemi, asimetrik savaşın öncüsü olmuş, fedai sisteminin etkinliğini kanıtlamıştır. Suikastlar, Rudbar, Kuhistan ve Suriye’deki Nizari kalelerinin korunmasını sağlamıştır. Oğul idamları, toplulukta morali yükseltmiş, eşitlik ve disiplin algısını pekiştirmiştir. Fedailer, bu kararları örnek alarak bağlılıklarını güçlendirmiştir. Sabbah’ın otoriter liderliği, yazılı emirler ve inziva hayatıyla desteklenmiştir.
Selçuklu-Nizari Çatışmasının Dinamikleri
Selçuklular, Nizari hareketi tehdit olarak görmüş, Melikşah Alamut’a ordu göndermiştir. Ancak suikastlar, bu seferleri engellemiştir. Arrani’nin eylemi, çatışmanın dönüm noktasıdır. Nizari devlet, dağ kaleleriyle savunma stratejisi izlemiştir. Çatışma, 1090’lardan 1124’e kadar sürmüş, Moğol istilasına kadar etkili olmuştur. Sabbah’ın ölümüyle Kiya Buzurg Ummid liderliği devralmış, hareketin coğrafi yayılımını sürdürmüştür. Bu dinamikler, Nizari tarihinin kritik evresini oluşturur.
Kaynakların Yorumları ve Sabbah’ın Liderlik Mirası
Cüveyni, idamları disiplin örneği olarak sunarken, Arap biyograflar Sabbah’ı eleştirir. Batılı kaynaklar, suikastleri abartmış, Marco Polo haşhaş efsanesini yaymıştır. Modern çalışmalar, olayları bağlamsal inceler. Arrani’nin hikayesi, romanlarda işlenmiştir. Sabbah’ın 1124’teki ölümü, hastalıkla gerçekleşmiş; cenazesi Alamut yakınındadır. Mirası, fedai sistemi ve disiplinli topluluk yapısıdır. Oğul idamları, bu mirasın parçası olarak eşitlik ilkesini vurgular. Sabbah’ın liderliği, sabır, planlama ve dini metinlere dayanır.



