Karain Mağarası: Neandertal Döneminin Anadolu İzleri

Jeomorfolojik Konum ve Yapısal Özellikler

Karain Mağarası, Antalya il merkezinin 27 kilometre kuzeybatısında, Katran Dağı’nın doğu yamacında, deniz seviyesinden 430-450 metre yükseklikte konumlanır. Yağca mahallesi sınırları içinde yer alan bu doğal oluşum, kireçtaşı tabakalarının erozyonuyla şekillenmiş geniş bir sistemdir; üç ana oda ve dar koridorlardan oluşur, sarkıt ve dikitler gibi speleotemlerle doludur. Bu jeomorfolojik özellikler, mağarayı rüzgar ve yağışlardan kısmen korurken, traverten ovası üzerindeki konumu erken dönem yerleşimlere elverişli bir mikroiklim sağlar. Arazi eğimi ve yükseklik farkı, su kaynaklarına erişimi kolaylaştırarak, Paleolitik toplulukların uzun süreli kullanımını desteklemiştir.

Erken Yerleşim Katmanlarının Kronolojisi

Kazı verileri, Karain’in günümüzden 500.000 yıl öncesine uzanan Alt Paleolitik katmanlarla başladığını gösterir; Orta Paleolitik’e geçişte, yaklaşık 200.000-150.000 yıl öncesine tarihlenen tabakalar belirgindir. Bu katmanlar, kesintisiz bir stratigrafik devamlılık sergiler ve Üst Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik ile Tunç Çağı’na kadar uzanır. Radyokarbon ve termolüminesans yöntemleriyle doğrulanmış kronoloji, mağaranın mevsimsel ve kalıcı iskanlara ev sahipliği yaptığını ortaya koyar. Özellikle Orta Paleolitik dolgularda, 350.000 yıllık el baltaları ve işlenmiş kemikler, teknolojik evrimin izlerini taşır.

Neandertal Kalıntılarının Paleobiyolojik Analizi

Orta Paleolitik katmanlardan elde edilen bulgular arasında, 39.000 yıl öncesine tarihlenen Neandertal kafatası fragmanı ve çocuk azıdişi öne çıkar; bu kalıntılar, Homo neanderthalensis’in Anadolu’daki varlığını doğrudan kanıtlar. Kafatası parçası, frontal ve parietal kemiklerdeki morfometrik özelliklerle, Klasik Neandertal varyantlarını yansıtır: kalın kaş çıkıntıları, okipital bun ve geniş nazal boşluk. Azıdişi ise, dental aşınma paternleri bakımından, sert bitkisel ve etli diyetin göstergesidir. Bu bulgular, Neandertallerin genetik adaptasyonlarını aydınlatırken, DNA analizleri için potansiyel numuneler sunar.

Taş ve Kemik Alet Teknolojisinin Detaylı İncelenmesi

Mağarada bulunan taş aletler, Levallois çekirdekleme tekniğinin erken örneklerini içerir; 350.000 yıllık iki uçlu el baltaları, silindirik vuruş izleri ve simetrik kenar bileme ile karakterizedir. Bu aletler, avcılık ve deri işleme için optimize edilmiş olup, kuvarsit ve flint hammaddelerle üretilmiştir. Kemik işleme kanıtları ise, 2017 kazılarında ortaya çıkan su aygırı kaburga kemiğiyle somutlaşır: spiral kesiler ve delikler, organik materyallerin araç üretiminde kullanıldığını gösterir. Bu teknoloji, Neandertallerin bilişsel kapasitesini yansıtan planlı üretim süreçlerini belgeler.

Faunal ve Floristik Kalıntıların Ekolojik Yorumu

Faunal assemblage, mağaranın Orta Paleolitik dönemdeki ekosistemini aydınlatır; su aygırı, gergedan, fil, aslan ve geyik kemikleri, subtropikal bir ortamı işaret eder. İzotop analizleri, C3 ve C4 bitki tüketimini doğrular, bu da karışık orman-savanna biyomunu önerir. Av izleri – kırık kemikler ve kesme işaretleri – kooperatif avcılığın hakimiyetini gösterirken, yangın kalıntıları kontrollü ateş kullanımını ima eder. Floristik veriler sınırlı olsa da, tohum ve polen izleri, Akdeniz ikliminin erken varyasyonlarını yansıtır ve Neandertallerin beslenme stratejilerini bağlamlandırır.

Davranışsal ve Kültürel Adaptasyon Örüntüleri

Neandertal kalıntıları, mağaranın sosyal kullanımını ortaya koyar; kafatası fragmanının konumlandığı oda, ritüel veya bakım alanlarını işaret edebilir. Alet dağılımı, mevsimsel toplu etkinlikleri – muhtemelen av sonrası işleme – yansıtırken, mineral boya kalıntıları sembolik davranışlara dair ipuçları verir. Bu örtüntüler, Neandertallerin dil öncesi iletişim ve grup dinamiklerini, Anadolu’nun coğrafi koridoru üzerinden Avrupa-Asya etkileşimine bağlar. Adaptasyon modelleri, iklim dalgalanmalarına karşı esnekliği vurgular.

Modern Araştırma Yöntemlerinin Uygulanması ve Gelecek Perspektifler

Son kazılar, 3D tarama ve GIS modelleme ile stratigrafiyi dijitalleştirerek, mikrokatman analizlerini mümkün kılar; örneğin, 2019 el baltası buluntusu, mikroskobik aşınma çalışmalarıyla kullanım paternlerini açığa çıkarır. Genetik sekanslama, Neandertal-Homo sapiens melezlenmesine dair bölgesel veriler sağlayabilir. Gelecek çalışmalar, iklim proxy’leri ile entegre edilerek, göç dinamiklerini aydınlatacak; bu sayede Karain, hominin dispersiyonunun anahtar bir düğüm noktası olarak konumlanacaktır.