“KUTSAL İLLÜZYONLAR İMPARATORLUĞU: ANTİK SAHNEDEN SİNEMA PERDESİNE İKTİDARIN PSİKO-SİYASAL TİYATROSU”



DEVLETİN KUTSAL METAFİZİĞİ OLARAK SANAT

Atina’da Dionysos ayinlerinde akan şarap, bugün Hollywood’da akan dijital efektlere dönüştü. Tragedya, tanrıların değil, devletin yazdığı bir kaderdi; tıpkı Marvel evreninin Pentagon’la imzaladığı senaryo anlaşmaları gibi. Antigone’nin isyanı, “yasaya itaatsizliğin bedeli”ni gösterirken, Captain America “itaatin erdemi”ni vuruluyor. Peki izleyici, kendi zincirlerini alkışlayan bir köle mi?


MİTOLOJİK ENDÜSTRİYEL KOMPLEKS – KAHRAMANLARIN DÖNÜŞTÜRÜCÜ GÜCÜNÜN YOK EDİLİŞİ

Oedipus’un gözlerini oyması, izleyiciye “gerçeği görmenin bedelini” hatırlatıyordu. Bugün Iron Man, gerçeği yapay zeka vizörleriyle filtreliyor. Antik koronun “kaderiniz değişmez” nakaratı, yerini Transformers’ın “askere katılın” sloganlarına bıraktı. Distopya burada: Kitleler, özgürlük vaadiyle kendini feda etmeye koşullanıyor.


KATHARSİS YALANI – DEVLETİN DUYGULARI TERÖRİZE ETME STRATEJİSİ

Aristoteles’in “arınma” dediği şey, aslında duygusal bir itaat antrenmanıydı. Gladiator’da Maximus’un ölümü, Roma’nın şiddetini romantize ederken, Joker’in çığlığı sistemi eleştiriyor gibi yapıp onu estetik bir tüketim nesnesine dönüştürüyor. Gerçek katharsis, ancak tüm bu sahte acıların bir propaganda olduğunu fark etmekle mümkün.


BRECHT’İN HAYALETİ HOLLYWOOD’DA DOLAŞIYOR

Epik tiyatronun “yabancılaştırma efekti”, Antik Yunan korosunun seyirciye “bu bir oyun” dediği anlara benziyor. Ama The Truman Show gibi filmler, izleyiciye “sen de bir reality show’dasın” diye fısıldarken, stüdyolar bu mesajı bir franchise’a dönüştürüyor. Eleştirel mesajın kendisi bile kapitalizm tarafından yutuluyor.


KOLEKTİF BİLİNÇDIŞININ REHİN ALINIŞI

Zeus’un yıldırımlarıyla Thor’un çekici aynı arketipin ürünü: İktidarın korku ve hayranlık yaratma aracı. Atinalılar, tanrıların gazabından korkarken, modern izleyici süper kahramanların “kurtarıcı” olacağı yalanına inandırılıyor. Jung’un “gölge” kavramı, Black Panther’de bir Disney ürününe indirgeniyor. Kitleler, kendi mitolojilerinin pasif tüketicisi haline geliyor.


PERDEYİ YIRTMAK – ELEŞTİREL SANATIN İSYAN ÇAĞRISI

Ya sanat, iktidarın değil, direnişin dili olsa? Lysistrata kadınları savaşa karşı birleştirirken, Parasite sınıf çatışmasını bir horlama sesiyle anlatıyor. Gerçek ütopya, seyircinin “bu bir düş” değil, “bu bir manipülasyon” demesiyle başlar.

Antik Yunan’da maskeler, tanrıların sesiydi; bugün CGI efektler, sermayenin sesi. Ama her sahne, bir isyanın başlangıcı olabilir. “Gerçek oyun, perde kapandıktan sonra başlar – çünkü artık izleyici değil, oyuncusunuz.”