“Olguların Kırılganlığında Yeni Bir Yol: Tüketim Altyapısını Dönüştürmek”

Yeni Bir Yol Arayışı: Neoliberalizmden Çıkış ve Tüketim Altyapısının Dönüşümü

Günümüz dünyasında, ne neoliberalizm, ne sosyalist produktivizm, ne derin ekoloji, ne de klasik sosyal demokrasi, mevcut ekolojik, toplumsal ve ekonomik krizlere yeterince yanıt verebiliyor. Bu durum, piyasaların kendi kendini düzenleme kapasitesinin, insan-dışı sistemler (örneğin, doğa, teknoloji, ekolojik dinamikler) ve kültürel alanlarla karmaşık ilişkiler içinde sınırlı olmasıyla açıklanabilir. Bu sınırlılıkları aşmak için yeni bir hareketin gerektiğini öne sürüyor: Tüketim altyapısını yeniden şekillendiren, ekolojik ve toplumsal dinamiklere duyarlı, tabandan gelen hareketlerle desteklenen bir yaklaşım.

1. Neoliberalizme Karşı Eleştirel Meydan Okuma

Neoliberalizm, piyasanın üstünlüğünü savunurken, devleti, medyayı, eğitimi, dini ve aile gibi toplumsal kurumları piyasanın mantığına tabi kılmıştır. Ancak, bu sistem, ekolojik krizler, eşitsizlikler ve toplumsal kırılganlıklar nedeniyle sürdürülemez hale gelmiştir. Önerilen çözüm:

  • Neoliberal ideolojiye meydan okumak: Piyasa işlemlerinin insan-dışı sistemler (örneğin, doğa, iklim) ve kültürel yapılarla ilişkisini dikkate alan alternatifler geliştirmek.
  • Olumlu alternatifleri halka yaymak: Toplumsal hareketler, devlet uygulamaları ve bireysel roller aracılığıyla, olguların kırılganlığını görünür kılacak bir dönüşüm sahnesi kurmak.
  • Günlük Örnek: Bir mahallede, yerel bir kooperatif, toplu taşıma yerine bisiklet kullanımını teşvik eden bir kampanya başlatır. Bu, hem karbon emisyonlarını azaltır hem de neoliberal tüketim alışkanlıklarına (örneğin, bireysel araba kullanımı) alternatif sunar.

2. Ekolojik Yaklaşımların Yeniden Şekillendirilmesi

Geç kapitalizmde ekolojik yaklaşımlar, radikal reformlar için geçici gündem maddeleri oluşturmayı gerektirir. Bu, deneysel ve mikro-politik yaklaşımlarla desteklenmelidir:

  • Ara Gündem: Uzun vadeli belirsizlikler nedeniyle, kısa vadeli, uygulanabilir hedeflere odaklanmak. Örneğin, tüketim alışkanlıklarını, yatırım önceliklerini ve devlet politikalarını yeniden şekillendirmek.
  • Deneysel Mikropolitikalar: Toplumsal hareketler, sanatsal eylemler, seçim kampanyaları ve yeni medya aracılığıyla yaratıcı müdahaleler yapmak.
  • Günlük Örnek: Bir grup aktivist, bir üniversitenin müfredatına çevre bilinci dersleri eklenmesi için kampanya yürütür. Bu, öğrencilerin neoliberal piyasa odaklı eğitim yerine ekolojik farkındalık kazanmasını sağlar.

3. Tüketim Altyapısının Yeniden Yapılandırılması

Tüketim altyapısı (otoyollar, havaalanları, sağlık hizmetleri, gıda endüstrisi, medya mülkiyeti), belirli tüketim biçimlerini teşvik ederken diğerlerini zorlaştırır. Bu altyapıyı dönüştürmek, toplumsal hareketler ve devlet politikalarıyla mümkündür:

  • Toplumsal İnisiyatifler: Tüketim alışkanlıklarını değiştirmek için bölgesel topluluklar organize edilmeli.
  • Devlet ve Piyasa Desteği: Tüketim altyapısını ekolojik ve eşitlikçi bir şekilde yeniden yapılandırmak için politikalar geliştirilmeli.
  • Günlük Örnek: Bir şehirde, toplu taşıma sistemi özelleştirme yerine devlet tarafından sübvanse edilir ve elektrikli otobüslerle yenilenir. Bu, hem çevre dostu bir alternatif sunar hem de düşük gelirli vatandaşların ulaşım maliyetlerini azaltır.

4. Kibir ve Hınç: Neoliberalizmin Varoluşsal Dinamikleri

Neoliberalizm, kibir (örneğin, finans elitlerinin, CEO’ların hükmetme arzusu) ve hınç (seküler ve dini kesimlerdeki hoşnutsuzluk) gibi varoluşsal duygularla beslenir. Bu duygular, tüketim alışkanlıklarından yatırım portföylerine kadar birçok alanda etkili olur:

  • Meydan Okuma: İbadethanelerde, okullarda ve medyada aktivizm, bu duygulara karşı daha dönüştürücü temalar sunmalı. Sekülerizmin doğaya hükmetme anlayışı ve dini söylemlerin “her şey Tanrı’dan gelir” iddiası, neoliberalizmin tamamlayıcı unsurlarıdır.
  • Günlük Örnek: Bir kilisede, çevre kirliliğine karşı vaazlar verilmeye başlanır ve cemaat, yerel bir temizlik kampanyasına katılır. Bu, neoliberal tüketim alışkanlıklarına (örneğin, tek kullanımlık plastik kullanımı) karşı bir bilinç oluşturur.

5. Neofaşist Kapitalizm Tehlikesi

Neoliberalizmin kriz eğilimleri, sermayenin yoğunlaşması ve olguların kırılganlığı, neofaşist veya mafya-tipi bir kapitalizmin ortaya çıkma riskini artırır. Bu risk, şu nedenlerden kaynaklanır:

  • Kimlik İhtiyacı: Bireyler, neoliberal hayalin çöküşü karşısında kimlik arayışına girer ve bu, otoriter hareketlere yönelimi artırabilir.
  • Kriz Eğilimleri: Neoliberalizmin periyodik krizleri, faşist eğilimleri besleyebilir (örneğin, 1930’ların Büyük Buhranı sonrası faşist hareketler).
  • Günlük Örnek: Ekonomik kriz sırasında, bir ülkede işsizlik artar ve bazı gruplar, yabancı işçileri suçlayarak milliyetçi söylemlere yönelir. Bu, neoliberal politikaların yarattığı eşitsizliklerin neofaşist hareketleri körüklemesine bir örnektir.

6. Demokratik Devletin Rolü

Demokratik devlet, sermayeyi dizginlemek veya tüketim altyapısını yeniden şekillendirmek için tek başına yeterli değildir, ancak ekolojik ve sosyal ilişkileri dönüştürmede önemli bir rol oynayabilir:

  • Yeni Yaklaşımlar: Devlet, toplumsal hareketlerle işbirliği yaparak ekolojik ve sosyal politikalar geliştirmeli, ancak otoriter eğilimlere karşı dikkatli olmalıdır.
  • Deneysel Kesişimler: Yeni roller, siyasi etkinlikler ve toplumsal hareketler arasında kesişim noktaları yaratılmalı.
  • Günlük Örnek: Bir hükümet, yerel çiftçileri destekleyen bir tarım kooperatifi programını finanse eder ve bu, hem gıda güvenliğini artırır hem de büyük gıda şirketlerinin egemenliğini azaltır.

Olguların Kırılganlığı ve Yeni Bir Hareket

Metin, olguların kırılganlığını vurguluyor: Doğaya yapılan müdahaleler, iklim değişikliği, türlerin kaybı ve toplumsal eşitsizlikler, mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu gösteriyor. Bu kırılganlık, yeni bir hareketin gerekliliğini ortaya koyuyor:

  • Çoğulcu Birleşim: Toplumsal hareketler, sanatsal eylemler ve siyasi stratejilerle, tüketim alışkanlıklarını, devlet politikalarını ve şirket uygulamalarını dönüştürmeyi hedefleyen bir hareket.
  • Genel Grev Potansiyeli: Birçok ülkede eş zamanlı bir genel grev, iklim değişikliğine karşı etkili bir tepki yaratabilir.
  • Günlük Örnek: Bir grup aktivist, iklim değişikliğine dikkat çekmek için toplu taşıma kullanımını teşvik eden bir “arabasız gün” kampanyası düzenler ve bu, yerel yönetimlerin dikkatini çeker.

Böylesi bir gündem oluşturmak, Dünyanin gelecegini umursayan din-dışı kuruluşlar ile mezhepsel ugulamalarına olumlu bir maneviyati da ekleyen çesitli dini geleneklerin sayısız mensubu arasında yeni bağlantılar oluşturabilmek açısından da olmazsa olmaz konumdadır.

Sonuç

Neoliberalizm, piyasanın mantığını topluma dayatarak ekolojik ve toplumsal krizleri derinleştiriyor. Keynesçilik, daha eşitlikçi bir alternatif sunsa da, ekolojik ve teknolojik dinamiklere duyarsız kalıyor. Metnin önerdiği yol, tüketim altyapısını yeniden şekillendiren, tabandan gelen hareketlerle desteklenen, ekolojik ve sosyal dinamiklere duyarlı bir yaklaşımdır. Bu, neoliberalizmin kibir ve hınç gibi varoluşsal dinamiklerine karşı çıkarken, neofaşist eğilimlere karşı da dikkatli olmayı gerektirir. Demokratik devlet, bu dönüşümde önemli bir rol oynayabilir, ancak toplumsal hareketlerle işbirliği yapmalı ve otoriter tuzaklardan kaçınmalıdır. Günlük hayatta bu, yerel kooperatiflerden çevre dostu kampanyalara kadar birçok şekilde hayata geçirilebilir.

Kaynak : William E. Connolly · Hayatın Kırılganlığı.