Otistik Çocukların Nesne İlişkileri

Otistik çocukların nesne ilişkileri (kendilik-nesneleri, nesnelerin manipülasyonu veya yok edilmesi) ve bu ilişkileri etkileyen savunma mekanizmaları çerçevesinde detaylı olarak analiz edelim. Bu analiz, otizmin altında yatan dinamikleri ve bu vakalarda gözlemlenen spesifik davranışların klinik anlamını anlamak açısından önemlidir.

Otistik bozukluğun temelinde yatan patoloji, normal gelişimdeki “ilkel kendilik”in sağlıklı bir şekilde “deentegre” (deintegrated) olamayıp bunun yerine “parçalanmanın” (disintegration) baskın gelmesidir. Bu durum, kendiliğin katı, sert ve genellikle negatif kalmasına yol açar ve çocuğun dış dünyayı ve içsel imgeleri bütüncül bir şekilde organize etme veya dışlama yeteneğini engeller. Bu temel bozukluk, çocuğun nesnelerle (hem içsel hem de dışsal) ilişki kurma biçimini temelden etkiler [i].

Bu bağlamda ele alacağımız temel kavramlar şunlardır:

  1. Kendilik-Nesneleri (Self-Objects): Nesnelerin, çocuğun ayrı bir varlık olarak algıladığı dış nesneler olmaktan çok, kendi ilkel kendiliğinin veya parçalanmış benliğinin bir uzantısı gibi deneyimlenmesidir [i]. Bu nesneler, çocuğun içsel durumunu düzenlemeye veya ihtiyaçlarını karşılamaya hizmet eder.
  2. Savunma Mekanizmaları:
    • Negatif Halüsinasyon: Korkutucu veya çocuğun kendilik-nesnesi gereksinimine uymayan “kötü” nesnelerin, kitlesel bir inkâr yoluyla bilinçli ilişkiden aktif olarak çıkarılması, yani yok sayılmasıdır [i].
    • Yansıtmalı Özdeşleşme (Projective Identification): İstenmeyen içsel parçaların (duygular, dürtüler, parçalanmış kendilik kısımları) bir başkasına veya nesneye yansıtılması ve daha sonra bu dışsal taşıyıcının kontrol edilmeye çalışılmasıdır [i]. Terapistin “sintonik karşı-aktarımı” (syntonic countertransference), bu mekanizmanın terapötik ortamdaki bir tezahürü olarak görülür [i].
  3. Nesnelerin Manipülasyonu ve Yok Edilmesi: Temel patolojiden kaynaklanan şiddet ve düşmanlığın bir dışavurumudur [i]. Çocuk, dış nesneleri kendi ilkel kendiliği gibi ele alabilir ve onları manipüle edebilir veya yok edebilir [i].

Şimdi bu kavramları Alan ve John vakalarında gözlemlenen spesifik davranışlar üzerinden inceleyelim.

Alan Vakası Analizi:

Alan, başlangıçta “pre-psikotik” veya “çocukluk şizofrenisi” olarak tanımlanmış [i] ve daha sonra “infantil şizofreni” teşhisi konulmuş bir vakadır [i]. Başlangıçta prognozu olumsuz görünse de, önemli derecede iyileşme göstermiş ve analiz sonrasında grammar school ve üniversiteye gitmiştir [i]. Fordham, iyileşmesinde analitik terapinin yanı sıra, Alan’ın zaten başlamış olan bireyselleşme süreçlerinin ve destekleyici çevrenin (aile, okul) rolüne dikkat çeker [i, i].

  • Nesne İlişkileri ve Kendilik-Nesneleri:
    • Kaynak, Alan’ın nesneleri yok etme eğiliminin bir göstergesi olarak, ortak kullanımdaki oyuncaklara karşı yıkıcı davrandığını belirtir [i]. Bu, oyuncakların paylaşılan, ayrı varlıklar olmasından ziyade, çocuğun kendiliğinin bir uzantısı gibi algılanması gerektiğini, aksi halde tahammül edilemediğini düşündürür. Kendisine ait bir dolapta saklanan oyuncakları ise sahiplenmiş, eklemeler yapmış veya atmıştır [i]. Bu durum, nesnenin “kendine ait” olmasının veya çocuğun ilkel kendiliğiyle ilişkilendirilmesinin önemini vurgular.
    • James vakasında olduğu gibi (Alan’la karşılaştırılırken bahsedilir), Alan’ın haritalara olan ilgisi [i], beden imgesinin parçalanmışlığına işaret edebilir; insanları değil, mekansal ve somut temsilleri çizmesi [i]. Bu, bütüncül insan veya “nesne” temsillerinden ziyade, parçalara veya soyut sistemlere odaklanma eğilimini gösterebilir.
  • Savunma Mekanizmaları:
    • Yansıtmalı Özdeşleşme: Alan’ın “çılgın bir dünyada yaşadığı” [i] yorumu, aşırı yansıtmalı özdeşleşme kullanımına işaret eder [i]. İçsel terör veya parçalanmış kısımlar dış dünyaya yansıtılır ve dış dünya tehlikeli olarak algılanır.
    • Terapistle olan ilişkisinde, Fordham Alan’ın kendisinde irrasyonel tahminler provoke ettiğini ve kendi karşı-aktarımının genel bir durumun yansıması olduğunu belirtir [i]. Bu, Alan’ın içsel durumlarını terapiste yansıttığını ve terapistin bu yansıtılan duyguları deneyimlediğini gösterir, bu da yansıtmalı özdeşleşmenin bir işaretidir [i].
    • İlk seansta, Alan’ın yorumları reddetmesi [i] veya “içinde bir şeyler olduğu” fikrini anlamakta zorlanması [i], içselleştirememe ve muhtemelen dışarı yansıtma savunmalarıyla ilişkili olabilir.
    • Annesini “cadı anne” olarak deneyimlemesi [i] ve ebeveynleri iyi ve kötü olarak bölmesi [i], özellikle pre-ödipal çatışmalarla ilişkili bölme (splitting) ve yansıtmalı özdeşleşme savunmalarını gösterir.
    • Annesinin hastaneye yattığında (kardeşinin doğumu) “kaybolması” gibi acı verici durumları “yokmuş gibi” ele alması, negatif halüsinasyon savunmasının bir kullanımı olarak yorumlanır [i]. Alan’ın ilkel kendiliğiyle uyumlu olmayan veya tehlikeli algılanan dışsal gerçeklik parçaları inkâr edilir.
    • Tedavinin sonlandırılması konuşulduğunda, Alan’ın oyununda hayvanların şeytanlar tarafından tehdit edilmesi ve öldürülmesi [i], terapisti (veya terapiyi) “kötü” bir nesne olarak algılama ve içsel zulmü dışarı yansıtma (şeytanlar) şeklinde yorumlanır [i]. Bu, yansıtmalı özdeşleşmenin tedavi sürecindeki bir örneğidir.
  • Nesnelerin Manipülasyonu ve Yok Edilmesi:
    • Alan’ın saldırganlığı ve nesneleri yok etme eğilimi belirgindir: diğer çocuklara bir şeyler fırlatması, onlara zarar vermesi, pencereleri kırması, saç çekmesi, şiddetli öfke patlamaları [i].
    • Kara tahta tebeşirlerini kırması [i], ağzıyla nesneleri çiğnemesi ve yırtması [i], bu yok etme dürtüsünün somut ifadeleridir. Terapistin yorumu, tebeşir kırmanın annesine idrarıyla saldırma ve boğma arzusuna, ve penisi koparma savunmasına yönelik olabileceğini öne sürer [i]. Bu, nesne manipülasyonunun içsel fantezi ve beden imgesiyle nasıl ilişkili olabileceğinin bir örneğidir.
    • Lavabodaki su ve kumla oynaması [i], annesini ve terapisti “boğma” [i] ve lavabonun dibindeki kumu (iyi nesne/terapistin içi) çıkarmaya veya yıkamaya çalışması [i], nesneleri içsel çatışmalarını dışavurmak için kullandığını ve “kötü” kısımlardan kurtulmaya çalıştığını gösterir [i]. Kumu gidere itmesi (“yıkama” eylemi), içsel “kötü” şeyleri dışarı atma çabası olarak yorumlanır [i].

John Vakası Analizi:

John, beş yaşından ergenliğe kadar takip edilmiş [i] ve sonunda babasının obsesyonel nevrozunu neredeyse tamamen kopyalayan belirgin bir obsesyonel nevroz geliştirmiştir [i]. Prognozu “üzücü bir sonuç” olarak tanımlanır [i].

  • Nesne İlişkileri ve Kendilik-Nesneleri:
    • John’un annesinin “vücudunun yoğun bir şekilde kullanılmasına” izin vermesi ve evin John’un yararına düzenlenmesi (kırılacak eşya olmaması gibi) [i], anne figürünün çocuğun kendiliğinin bir uzantısı, onun yıkıcı dürtülerini barındıran bir nesne gibi kullanıldığını düşündürür. Sınırlar bulanıklaşır, anne ayrı bir kişi olmaktan çok, çocuğun içsel durumunun bir “kabı” veya “uzantısı” haline gelir.
    • John’un nesneleri hassasiyetle ve beceriyle manipüle etmesi [i], nesnelerle kurduğu ilişkinin, bütüncül bir nesne ilişkisinden ziyade, işlevsel, tekrarlayıcı ve muhtemelen kaygıyı kontrol etmeye yönelik bir kendilik-nesnesi kullanımına işaret eder. Bu eylemlerin “çok anlamlı bir operasyon” olarak görülmesi [i], nesnelerin çocuğun içsel dünyasında özel bir yere sahip olduğunu, ancak bunun bir ilişkisel bağlamdan ziyade bir kontrol veya düzenleme çabasıyla ilgili olabileceğini düşündürür.
  • Savunma Mekanizmaları:
    • Yansıtmalı Özdeşleşme: John’un terapiste “öfkeli sesler koyduğu” (projeksiyon) ve terapistin “çığlık atmak istediği” duygusunu deneyimlediği durum [i], yansıtmalı özdeşleşmenin açık bir örneğidir [i]. John kendi öfkesini veya çığlık atma arzusunu terapiste yansıtır ve terapist bunu kendi içinde hisseder (sintonik karşı-aktarım).
    • Yorumlara “parmağını kulağına sokup ovalayarak” tepki vermesi [i], yorumların veya sözcüklerin “nesneler” haline geldiği ve çocuğun bunları çıkarmak, yok etmek veya silmek istediği şeklinde yorumlanır [i]. Bu, dışsal girdilerin (yorumlar) tehlikeli veya istenmeyen “kötü” nesneler olarak algılanıp, fiziksel yollarla onlardan kurtulma çabasıdır. Bu da yansıtmalı özdeşleşme veya içe atılan “kötü” nesnelerden kurtulma çabasıyla ilişkili olabilir.
    • Yorumların zulmedici veya hoş karşılanmayan davetsiz misafirler olarak algılanması [i], dışsal gerçekliğin (terapistin sözleri) paranoid bir şekilde deneyimlenmesine işaret eder, bu da yansıtmalı özdeşleşme yoluyla dışarıya yansıtılan içsel kötülükle ilgili olabilir.
  • Nesnelerin Manipülasyonu ve Yok Edilmesi:
    • John’un belirgin davranışları arasında başını yatağa vurması ve yatağı sallaması yer alır [i]. Annesi bunun “kasten” yapıldığını ve kendisiyle “dalga geçtiğini” söylerken, babası “kendini hipnotize ettiğini” belirtir [i]. Bu, hem kendi bedenini hem de çevresindeki nesneyi (yatak) manipüle etme ve kontrol etme çabasıdır.
    • Kara tahta tebeşirlerine enerjik saldırıları ve onları parçalaması [i], Alan’ın davranışına benzer bir nesne yok etme örneğidir.
    • Kapıya küçük bir tahta tuğla atması [i] ve “Eğer annen ölürse, sen sorumlusun!” demesi [i], yıkıcı bir eylemi (nesne fırlatma) ölüm fantezisi ve sorumlulukla ilişkilendirir, bu da yansıtılan saldırganlık veya suçlulukla bağlantılı olabilir.
    • Terapiste yönelik şiddetli fiziksel saldırıları (tekmeleme, çimdikleme, tırmalama) [i], terapistin bedeninin doğrudan bir nesne olarak manipüle edilmesi veya saldırıya hedef olmasıdır.
    • Battaniyeleri çiğneyerek parçalaması [i], ağızla ilişkili yıkıcı bir dürtüyü (oral sadizm) bir nesne üzerinde boşaltma örneğidir [i].

Vakaların Karşılaştırılması ve Stratejik Çıkarımlar:

Her iki vakada da otistik patolojinin (parçalanma, kendilik-nesnesi kullanımı) ve savunma mekanizmalarının (yansıtmalı özdeşleşme, nesne manipülasyonu/yok edilmesi) etkileri açıkça görülmektedir.

  • Her iki çocuk da nesneleri (fiziksel nesneler, terapistin bedeni, çevredeki insanlar) kendi içsel durumlarını düzenlemek, kaygıyı kontrol etmek veya parçalanmış kendilik kısımlarını dışa vurmak için kullanır. Alan’ın kum/su oyunu ve John’un tebeşir kırması, benzer dinamikleri (nesneleri içsel çatışmaları dışavurmak için kullanma, “kötü” kısımları atma çabası) farklı şekillerde gösterir.
  • Yansıtmalı özdeşleşme, her iki vakanın da temel bir savunma mekanizmasıdır ve terapistin karşı-aktarımının kullanılması, bu mekanizmayı anlamak ve ele almak için kritik bir yöntemdir [i]. Alan’ın irrasyonel tahminler provoke etmesi ve John’un öfkeli sesleri terapiste “koyması” bu savunmanın somut tezahürleridir [i].
  • Nesne manipülasyonu ve yok edilmesi, her iki çocukta da biriken şiddet ve düşmanlığın dışavurumudur [i]. John’un başını vurması veya battaniye çiğnemesi gibi kendine veya belirli nesnelere yönelik olabilirken, Alan’ın pencere kırması veya diğer çocuklara saldırması gibi daha dışa dönük olabilir.
  • Negatif halüsinasyon, Alan’ın travmatik olaylarla başa çıkma biçiminde açıkça tanımlanırken [i], John’un bazı durumlarda geri çekilmesi veya yorumları yok sayması da benzer bir savunmanın farklı ifadeleri olabilir.

Stratejik liderlik ekipleri için bu analizlerin çıkarımları şunlardır:

  1. Davranışın Altındaki Anlamı Anlama: Otistik çocukların nesne ilişkileriyle ilgili zorlukları ve manipülatif/yıkıcı davranışları, basitçe “uyumsuzluk” olarak değil, derin kendilik ve nesne ilişkisi patolojilerinin ve bu patolojilerle başa çıkmak için geliştirilen güçlü savunma mekanizmalarının bir sonucu olarak görülmelidir. Bu davranışlar, çocuğun iç dünyası hakkında önemli bilgiler taşıyan iletişim biçimleridir.
  2. Tedavi Yaklaşımlarının Derinliği: Etkili müdahaleler, yalnızca davranışsal düzenlemelerden öte, çocuğun içsel dünyasına, kendilik algısına ve nesnelerle kurduğu ilkel ilişki biçimlerine odaklanmalıdır. Yansıtmalı özdeşleşme gibi savunmaların terapötik ortamda ele alınması (terapistin karşı-aktarımı üzerinden olduğu gibi), çocuğun içsel durumlarını işlemesine ve daha bütüncül bir kendilik ile nesne ilişkisi geliştirmesine yardımcı olabilir [i].
  3. Çevrenin Rolü: Aile ve okul gibi çevrenin, çocuğun bu zorluklarla başa çıkmasına olanak tanıyan (Alan’ın ailesi gibi) veya bazen patolojiyi pekiştiren (John’un annesinin sınırları bulanıklaştırması gibi) bir “tutma” veya “kolaylaştırma” işlevi vardır [i, i]. Stratejik olarak, çevresel destek ve eğitim, terapinin başarısı için kritik öneme sahiptir.
  4. Uzun Vadeli ve Esnek Planlama: Otizmin “otistik çekirdeğinin” kalıcı olabileceği göz önüne alındığında [i], tam bir “iyileşme” yerine işlevselliğin artırılması ve uyumun desteklenmesi hedeflenmelidir. Tedavi, uzun süreli, esnek ve çocuğun gelişimsel adımlarına (veya bunların eksikliğine) duyarlı olmalıdır.

Bu derinlemesine analiz, otistik çocuklarda görülen karmaşık davranışların altında yatan psikodinamik mekanizmaları anlamamızı sağlar ve müdahale stratejilerinin bu temel patolojiyi ve savunmaları dikkate alması gerektiğini vurgular.