Platon: Anlattıklarım cahil insanların eline geçmesin. Çünkü onlara göre bunlar saçmalıktan ibarettir.

İKİNCİ MEKTUP
Platon’dan Dionysios’a iyilikler.

Arkhedemos’un söylediklerine bakılırsa, senin hakkında hiçbir şey söylemememi istiyormuşsun. Ayrıca dostlarım da senin beğenmeyeceğin bir şeyler söylememeli ve yapmamalıymış. Bu konuda sadece Dion’a izin verirmişsin. Öte yandan “Dion’dan başka” şeklinde ifade ettiğin sözler, benim dostlarım üzerinde hiçbir etkimin olmadığını gösterir. Hem Dion, sen ve başka insanlar üzerinde bir etkim olsaydı, emin ol bundan sen de Dion da diğer Helenler de yararlanırdı. Neyse ben kendimi yeterince güçlü buluyorum, çünkü hayatımı aklım düzenliyor. Kratistolos ve Polyksenes sana bazı yalan yanlış şeyler söylemişler. Eğer onlar konuşmasalardı, ben de böyle bir şeyden söz etmeyecektim. Ama bu iki adamdan birisi Olympia’da yanımda olan insanlardan bazılarının senin aleyhinde konuştuğunu söylemiş. Sanırım benden daha iyi duyuyor, çünkü ben böyle bir şey duymadım. Eğer bundan sonra da benzeri bir olay yaşanırsa, bana mektup yaz! Çekinmeden ya da utanmadan sana doğruyu söylerim.

İkimizin durumuysa şöyle: Helenler arasında bizi ve aramızdaki ilişkiyi bilmeyen yok. Gelecekte de insanların bu ilişkiyi duyacaklarından emin olabilirsin. Çünkü önemli ve ünlü insanlar olduğumuzdan dolayı ilişkimizi çok sayıda insan duyacaktır. Peki, ne demeye çalışıyorum? Biraz geçmişe gidelim! Doğal olarak bilgelik ve iktidar her zaman birleşir. Her zaman birbirlerinin peşinden giderler, birbirlerini ararlar, bir araya gelirler. Örneğin Hieron[17] ve Lakedaimonialı Pausanias’tan[18] bahsedildiğinde, insanlar Simonides’in[19] onlarla ilişkisini dinlemekten zevk duyarlar. Korinthoslu Periandros[20] ile Miletoslu Thales[21] ve Perikles[22] ile Anaksagoras’ı beraber övmek bir gelenek olmuştur. Kroisos[23] ve Solon,[24] Büyük İmparator Kyros[25] ile beraber anılırlar. Şairler de aynı şeyi yapıyorlar. Kreon[26] ve Teiresias’ı; Polyeidos ve Minos’u,[27] Agamemnon[28] ve Nestor’u,[29] Odysseus ve Palamedes’i bir tutuyorlar. Sanırım ilk insanlar da aynı şeyi Zeus ve Prometheus için yapmışlardı. Şairlerin anlattıklarına bakılırsa, bu insanlar ya dost ya da düşman oluyorlar. Bazen anlaşıyorlar bazen anlaşamıyorlar. Ya birbirlerinden nefret ediyorlar ya da dostluk kuruyorlar.

Bunları söylememin nedeni, isimlerimizin ölümümüzden sonra da beraber anılacak olmasıdır. Bunu aklımızda tutmamız gerekir. Bence geleceği düşünmek önemli bir ödevdir. Sıradan insanların bazıları doğal kanunlar nedeniyle buna katlanamıyorlar. Diğer yandan en iyiler, gelecekteki insanlar tarafından güzel bir şekilde anılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu noktada ölülerin dünyamızda yaşananları gördüklerine dair bir kanıt buluyorum. En güzel ruhlar böyle olduğunu, en kötüler ise olmadığını haber veriyorlar. Fakat tanrılara yakın insanların sözlerine diğerlerinden daha fazla önem vermeliyiz.

Biraz önce sözünü ettiğim eski insanların aralarındaki ilişkileri düzeltme fırsatları olsa ellerinden geleni yapacaklarından eminim. Bizim aramızda da kötü şeyler yaşandıysa, tanrıların yardımıyla bu durumu düzeltme şansımız bulunmakta. Aramızdaki ilişkinin düzelmesi başka insanların felsefeyle ilgili fikirlerinin de değişmesini sağlayacaktır. Birbirimize kötü davrandığımızdaysa bunun tersini beklememiz gerekir. Bu noktaya dikkat etmek kutsal bir yaklaşımdır, dikkat etmemek ise dinen sakıncalı bir harekettir.

Şimdi bu işi nasıl başarabileceğimizi, doğruluğun bizlerden ne beklediğini sana anlatacağım. Sicilya’ya gelme amacım felsefeyle uğraşan diğer insanların önüne geçmekti. Syrakusai’a geldiğimde ise insanların çoğunun felsefeye saygı göstermeleri konusunda, benim [kazandırdıklarımı][30] takdir etmeni beklemiştim. Beklentimin gerçekleşmemesinin nedeni, çoğu insanın zannettiği şeyler değil. Bunun nedeni, senin bana güvensizlik duyarak beni yanından uzaklaştırmak istemen ve başka insanları yanına alarak benim gerçek niyetimin ne olduğunu araştırma isteğindi. Bu yüzden çoğu insan beni küçümsedi ve başka işlerle uğraştığım dedikodusunu yaydı.

Bu noktadan sonra şimdi de durumumuzun ne olduğuyla ilgili sorularına yanıt vereceğim. Felsefeyi küçümsüyorsan ondan vazgeç! Eğer başkasından ya da kendiliğinden bulduğun bir şeyler varsa ona bağlan! Ama benim söylediklerimi doğru buluyorsan, bana saygı göstermelisin. İlk zamanlar olduğu gibi, yine senin ilk adımı atmanı bekliyorum, senin arkandan geleceğim. Bana saygı gösterirsen ben de sana saygı gösteririm, beni küçümsersen ben de susarım. Ama şunu söylemeliyim ki eğer bana saygı gösterirsen ve ilk adımı sen atarsan, buradaki insanlar felsefeye saygı gösterdiğini kabul edecekler ve diğer insanlar tarafından bir filozof olarak kabul göreceksin. Fakat sen bana saygı göstermeden ben sana saygı gösterirsem, o zaman insanlar benim para peşinde koşan bir insan olduğumu düşünecekler; onların buna güzel bir isim vermeyeceklerini ikimiz de biliyoruz. Kısacası, sen bana saygı gösterirsen, bundan ikimiz de şeref sağlarız, ben sana saygı gösterirsem ikimiz de şerefsizlik elde ederiz. Bu konu hakkında bu kadarı yeterli.

O küçük kürenin tam olmadığını Arkhedemos sana gösterecek. Daha önemlisi, o, tanrılara ait bir konu olan ve yanıt beklediğin şey hakkında da seni bilgilendirecek. Arkhedemos, senin ilk başta var olan şeyin özünün iyi bir biçimde anlatılmamasından şikâyetçi olduğunu söyledi. Bunu sana anlatacağım, ama mektubum denizde kaybolur ve başka insanların eline geçerse diye sana her şeyi açık açık anlatmayacağım.

Her şey yönetenin çevresinde olup biter. Her şeyin başı ve sonu O’dur. İkinci olanın çevresinde ikinci şeyler, üçüncü olanın da çevresinde üçüncü şeyler bulunmaktadır. İnsan ruhu kendisine yakın olan şeylerin özünü bilmek ister, ama hiçbir bilgi onu tatmin etmez. Biraz önce bahsettiğim yöneten ile onun yanındakilere benzeyen hiçbir şey yoktur. Bu yanıttan sonra, ruh bunların özünde ne olduğunu merak eder. Ey Dionysios ve Doris’in oğlu! Bu sorunun ruhunda yarattığı doğum sancısından kurtulamadığın sürece gerçeğe ulaşma şansın bulunmamakta.

Günün birinde bahçede defne ağaçlarının altında uzanırken bu konu hakkında düşündüğünü ve kendince bir yanıt bulduğunu söylemiştin. Hatta bulduğun şey doğruysa beni birçok söz söylemekten kurtaracağını ve şu ana dek sorunun yanıtını bulan hiç kimseyi tanımadığımı söylemiştim. Kendimin de uzun süredir bu konuyla uğraştığımı eklemiştim. Ancak sen ya bunları başka birinden duydun ya da tanrının seni yönlendirmesiyle bir sonuca vardın. Sonuçta konunun özünü kavradığını zannettin. Ama konuları birbirine bağlayamadığın için, gerçeğe uygun olmayan düşünceler etrafta dolaşıp durdu. Lakin bu durum ilk defa senin başına gelen bir şey değil. Sözlerimi ilk defa duyan herkes benzeri duygular içine kapılmıştır. Kimileri çok zorlanarak, kimileriyse daha az zorlanarak, bu duygulardan kurtuldular. Ancak hiç kimse kendisini çaba harcamaksızın ve kolayca kurtaramadı.

Geçmişte de şimdi de durum aynı şekilde olduğuna göre, “ilişkimizin nasıl olması gerektiği” sorusuna bir yanıt bulduk demektir. Eğer benim anlattıklarımı başka öğretmenlerden de ders alarak karşılaştırıyorsan veya kendin denetliyorsan ve yaptığın şeyde ciddiysen, anlattıklarım senin de diğerlerinin de kafasına yerleşecek demektir.

Peki, bunu nasıl yapacağız? Söylediklerimiz nasıl gerçek olacak? Arkhedemos’u bana gönderdiğin iyi oldu. Kendisine söylediğim yanıtları duyduğun zaman, belki yine bazı kuşkuların olacak. O zaman da akıllıca davranarak Arkhedemos’u yeniden bana göndermelisin! Yükünü alıp senin yanına gelecektir. Birkaç defa bunu yaptığında, şimdiki kuşkularının farklılaştığını göreceksin. Bana güvenerek öğütlerimi dinle! Sen bundan daha iyi bir alışveriş yapamazsın, Arkhedemos bundan daha iyisini yapamaz, tanrıların da daha hoş bulacakları başka bir alışveriş yoktur.

Ancak dikkat etmen gereken şey şu: Anlattıklarım cahil insanların eline geçmesin. Çünkü onlara göre bunlar saçmalıktan ibarettir, ayrıca yetkin insanların benim anlattığım şeylere hayran olması ve sonrası için şevk duyması daha kolaydır. Anlattığım şeyleri uzun yıllar boyunca dinleyip, tekrar ederek ve büyük çabalar harcayarak etraftaki insanlara anlatmak mümkündür. Zaten altın da bu şekilde temizlenmiyor mu? Şimdi sana bir şey anlatacağım, şaşıracaksın. Benden uzun süre önce ders alan bazı insanlar var. Bu insanlar, dinlediklerini kafalarında tartıp eleştirdikten sonra karar verebilecek çapta insanlar. Benden ders alalı neredeyse otuz yıl oluyor. Bu insanlar, önceleri inanmadıkları şeylere şimdi inandıklarını ve bunları son derece açık bulduklarını ancak daha önceden inandıkları şeylere şimdi inanmadıklarını söylüyorlar. Bu nedenle dikkat et, eğer anlattıklarımı yanlış aktarırsan ileride pişman olabilirsin. En mantıklısı anlattıklarımı yazmak değil, ezberlemektir. Hem yazılı şeyler yanlış insanların eline geçebilir. İşte bu nedenle bu konu hakkında bir şey yazmadım. Platon’un yazılı hiçbir eseri yoktur ve bundan sonra da olmayacaktır. Platon’a ait olduğu iddia edilen eserler ise Sokrates’in gençlik dönemine ait çalışmalardır. Hoşça kal ve bu mektubu defalarca okuduktan sonra yak!

Bu kadarı şimdilik yeterli. Polyksenos’u sana göndermediğim için şaşırıyorsun. Lykophron, Polyksenos ve yanında bulunduğun diğer insanlardan öğrendiğim kadarıyla, doğuştan gelen tartışma yeteneğin ve tarzınla herkesten üstünsün. Çoğu insanın sandığının aksine bu insanlar, eleştirilere seve seve değil istemeden katlanıyorlar. Fakat sen yine de onlara iyi davrandın, kendilerini memnun ettin. Daha fazla bir şey söylememe gerek yok. Zaten bu insanların değerlerine bakılırsa haklarında çok bile konuştum.

Philistion konusuna gelelim! Gerek duyuyorsan eğer, onu dilediğin gibi çalıştırabilirsin. Fakat yine de Speusippos’a vermeni tercih ederim. Bunu isteyen Speusippos’un ta kendisi. Philistion da izin verirsen seve seve Atina’ya, benim yanıma geleceğini söyledi. Taş ocağına hapsettiğin adamı salmakla iyi yaptın! Bu adamın ailesi ve Aristoteles’in oğlu Hegesippos hakkında istediklerimi çok görmezsin herhalde. Çünkü gönderdiğin mektupta, bu insanların hiçbirine haksızlık yapılmasına izin vermeyeceğini söylemiştin. Lysikleides ise aramızdaki ilişkiyi olduğu gibi anlatan tek insan. Her zaman için iyi şeyler söylemeye devam ediyor.


PLATON
MEKTUPLAR
Bütün Yapıtları – 1

Eski Yunancadan Çeviren: Furkan Akderin

Yayıma Hazırlayan: Ahmet Cevizci

Say Yayınları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir